Paylaş
Geçen ay bir cumartesi günü gazetedeki arkadaşlarla birlikte otomobil fuarına gittik.
Ama kalabalıktan park alanına bile giremeden geri döndük.
Kim bilir fuar salonunun içi nasıldı.
Gelen otomobillerin çoğu kargaşayı görünce bizim gibi yarı yoldan geri dönüyorlardı.
Otomobil, özellikle son yıllarda Türk toplumunda inanılmaz bir tutku haline geldi.
Parası olan da alıyor, olmayan da...
İşin garip yanı otomobil, Türkiye'de Batı toplumlarında olduğu gibi insanların günlük gereksinimlerini karşılayan bir araç olarak kabul edilmiyor.
Daha çok gösteriş nedeni oluyor.
Lüks otomobil düşkünlüğü bunun en belirgin özelliği.
Nedense Türkiye'de insanlar, güçlerini zorlayarak lüks otomobil sahibi olma tutkusu ile yanıp tutuşuyorlar.
Kısacası birçoğumuz ezikliğimizi ve eksikliğimizi bu yolla giderdiğimizi sanıyoruz.
* * *
İki, üç yıl önceydi... Berlin'de gazeteci arkadaşlarla bir lokantada yemek yiyorduk.
Yanımızdaki masada oturan bir adam kalkıp bizim masaya geldi ve konuşmalarımızdan Türk olduğumuzu anladığını, bizlerle tanışmak istediğini söyledi.
Sonra ‘‘Ben Mercedes Fabrikası'nın Ortadoğu ülkelerinden sorumlu müdürüyüm’’ diyerek kendisini takdim etti.
Müdür, ülkemizi ve insanlarımızı çok merak ettiğini, çünkü Mercedes'in en saygın müşterilerinin Türkler olduğunu söyledi ve şöyle dedi:.
‘‘Türkler inanılmaz insanlar. Satışlarımızın en durgun olduğu dönemde bile Türkiye'den talep düşüşü olmadı. Siz bizim en sadık müşterimizsiniz. Onun için Türkiye'yi ve Türkler'i çok merak ediyorum. Ülkenize mutlaka geleceğim.’’
Mercedes müdürünün sözleriyle gururlanmamız mı yoksa hayıflanmamız mı gerektiğine bir türlü karar verememiştik.
Adam ‘‘Sizler kadar gösterişine düşkün insanlar görmedim’’ mi demek istemişti acaba?
* * *
Bir ilginç anı da Bülent Ecevit'ten dinlemiştik.
Anımsayacaksınız, Ecevit bir süre önce Mercedes marka makam otomobiline binmeyeceğini söylemiş, partinin bir Renault marka otomobilini kullanmaya başlamıştı.
Sonra kendisine daha mütevazı bir makam otomobili alınmıştı.
Ecevit'in bu tutumunu birçoğumuz eleştirmiştik.
Bu eleştiriler nedeniyle Ecevit bir anısını anlatmıştı.
Ecevitler İskandinav ülkelerine karşı özel bir yakınlık duyarlar.
Oradaki gösterişsiz yaşam, kişiler arasında uçurumlar yaratmayan ekonomik model onların daima ilgisini çekmiş.
Norveç'e ilk yaptıkları seyahatte Ecevitler'i en çok devlet görevlilerinin makam otomobilleri ile ilgili tutumları etkilemiş.
Bakanların kendi otomobillerine bindiklerine, üstelik bu otomobilleri de kendilerinin kullandığına tanık olmuşlar.
Gerçekten de Avrupalıların gelir düzeyi bizden çok daha yüksek olmasına karşın bizim kadar rahat ve gösterişli yaşam sürmezler.
Gösteriş onların iltifat etmediği bir tutkudur.
Oldukları gibi görünürler, vatandaş sorumluluğunu hiç unutmazlar.
Bu nedenle bizdeki kadar lüks otomobil düşkünlüğü yoktur.
Toplum olarak Batılının kültür düzeyini yakaladığımız an onlarla aynı çizgide buluşacağız.
O zaman sorunlarımızın bir bir ortadan kalktığına şahit olacağız.
Paylaş