’LAILA’ Ankara’nın en gözde eğlence mekanıydı. Ancak karşısına AKP Genel merkez binası yapılınca gözden düşüverdi.
Mekánın sahipleri baktılar olacak gibi değil, kapattılar.
İçini dışını yıkıp yeniden yaptılar.
Bütün izleri sildiler.
Adını da "Şahhane" diye değiştirdiler.
İçkiyi kaldırdılar.
Şerbet, meşrubat, ayran ve şalgam suyu koydular.
Eğlenceyi, müziği, dansı tamamen kestiler.
Başta "risotto" olmak üzere tüm alafranga mönüyü bir kenara attılar.
Yerine her çeşit kebap, içli köfte, çiğ köfte, lahmacun ve Türk tatlılarından oluşan zengin bir mönü hazırladılar.
Ama bütün bu yapılanlar AKP’lilerin gelmesine yetmedi.
* * *
AKP’li (ya da AKP’liye oynayanlar) müşteriler tedirgindi.
Çünkü şarap içilmiş bardaklar, şaraplı yemeklerin yendiği tabaklar, çanaklar, kaşıklar ve çatallar hep mundardı.
Bunun üzerine Şahhane’nin sahipleri bütün bardakları, porselen tabakları, çanakları, çatalları, kaşıkları hepsini atıp yerine yenisini koydular.
Şimdi artık AKP’liler ve yandaşları gönül rahatlığıyla gelip iftarlarını açıyorlar.
Şahhane’nin sahipleri de durumdan son derece memnunlar.
* * *
Türkiye’deki dincilerin ne kadar bağnaz olduğunu bundan daha iyi anlatan bir olay sanırım olmaz.
Şarap içildi diye, şaraplı yemek yendi diye, hatta belki domuz eti servisi de yapılmıştır diye bardağı, tabağı, çatal kaşığı mundar sayan kafa...
Bu kafayla Türkiye nasıl Avrupa Birliği ile ortak olacak?
Aydınlık bir din olan İslamiyet’i bakın ne hale getirdiler.
Diyanet İşleri’nin hepsi değil ama aklı başında olan yorumcuları da lokanta malzemelerinin değiştirilmesinin gereksiz olduğunu söylüyorlar.
Ama o kafa bunu anlayacak, dinleyecek mantıktan yoksun.
* * *
Politik psikolojinin dünyadaki en önemli isimlerinden biri olan Prof.Dr.Vamık Volkan’ın açıklamaları bu kafaların Türkiye’de yarattığı işte bu tehlikeleri vurguluyor.
Bu yıl ikinci kez Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen, geçen yıl Freud Ödülü alan Volkan aslen Kıbrıslı, şimdi Amerika’da yaşıyor.
Söyledikleri satır başları olarak şöyle:
"Türkiye’de bir kimlik değişimi var.
İnsanların tavır ve kıyafetleri değişiyor.
Siz içinde olduğunuz için fark etmiyorsunuz.Çünkü yavaş yavaş görmeye alışıyorsunuz.
Kadınların vizyonunun kesilmesinden korkuyorum.
Nüfusunun yüzde 50’si kadın olan Türkiye’de bunun yüzde 30’u baskı altında yaşarsa dünya ne kadar gelişirse gelişsin, Türkiye geri kalır.Toplumda çürüme olur.
Anayasa makul olursa, şu andaki durumu durdurursa Türkiye Malezya olmaz.
İnsanların endişelerini ciddiye alıyorum.
’Bu yanlış’ dediğinde ’Gavur’ oluyorsun.Ama bu gerçek din değil.Bu dini içine alan bir süreç.Buna aşmamız lazım."
Prof.Dr.Vamık Volkan bunları söylüyor.
Ama kim takar Prof.Vamık Volkan’ı... Nihayetinde gavurun teki işte...