Paylaş
“İçimizden nice kimse İslam ahlakının ilkelerini ayaklar altına almış ve sonra da bizi dinsizlerin, İslam düşmanlarının mahvettiğini sanıyor. Bu ne büyük gaflet ve şaşkınlıktır.”
“İslam dini, onun kitabı Kuran, peygamber, her devirde yaşamış saygın Müslümanlar bizi Mevla’ya götüren yolları göstermişler.
Mevla yoluna gitmeyenler ters yollarda yürüyenler ise belalarını bulurlar. Bu da bize açıkça bildirilmiştir.
İsteyen Mevlasını arasın, isteyen de belasını.”
* * *
Bu ilginç mesajlara devam edelim:
“Caminin önündeyim. Ezan başlıyor. Minarede 10 hoparlör var. Sonuna kadar açmışlar. Müezzinin sesi hiç müsait değil, ne usul biliyor, ne erkân. Sadece avaz avaz bağırıyor.
Zamanımızda minareye çıkmak da yok. Bu zat ezan okumuyor, ezan bağırıyor. Hoparlörleri sonuna kadar açtığı, sesi müsait olmadığı için ezan okurken ezana eza veriyor.
Bu anlattığım manzara dolayısıyla, Diyanet’ten, müftülükten, cami imamından, cami derneğinden, okumuş, nüfuzlu, yüksek tabaka Müslümanlardan şikâyetçiyim.
Diyanet’in küçük bir devlet kadar bütçesi var. 30 Ağustos haftalarında Kemalist hutbeler okutuyor ama doğru dürüst güzel ezanlar okutamıyor.
Diyanet mensuplarının; müftülerin, imamların, müezzinlerin hepsinin lojmanları var. Mesken işlerini halletmişler ama ezan meselesini halledemiyorlar.
Bu işin kuralı şudur: Hoparlör ne kadar açılması gerekiyorsa o kadar açılmalıdır. Sesi bet olanlar, doğru dürüst ezan okuyamayanlar hoparlörle okumamalı, nağme yapmaya yeltenmemelidir.
Diyanet bu konuda üniversitelerdeki akustik uzmanlarıyla işbirliği yapmalıdır.”
* * *
“Dini imanı para, mal-zenginlik olan sözde Müslüman bir toplum kesinlikle iflah olmaz.
Üçüncü köprü yapılacak ya, İzmit Körfezi’ne köprü-yol yapılacak ya, işte rantçılar harekete geçtiler.
Binbir dalavere, alavere, hile ile yolların güzergâhını öğrendiler, oradaki araziyi ucuza kapattılar ve şimdi rant yemeye hazırlanıyorlar.
Sadece üçüncü köprü, İzmir Körfezi köprüsü değil irili ufaklı yüz binlerce konuda rant yeniyor.
İstanbul’da on binden fazla inşaat ve yapılaşmaya kapalı arazi ve arsaya şaibeli izinler çıktı.
Rant, rant, rant. Bu rantlar haramdır. Elde edilen gelirler devletin, halkın, ülkenin hakkıdır.
Bunları haram ve gayrimeşru şekilde elde edenlere lanet olsun. Bu rantlar devletin bütçesine girse, Türkiye iç ve dış borçlarını beş senede öder bitirir.
Rant yiyen kâfirlere, materyalistlere, ateistlere, ahireti inkâr edenlere fazla bir şey demiyorum. Lakin hem Müslüman geçinip hem de haram, necis, kara, kirli servetler edinenlere karşı öfkem çok büyüktür.
Cenabı Hak belalarını versin. Kirli ve kara servetleri onlara ateş olsun. Rahat ve huzur içinde yiyemesinler. Dünyada ve ahirette işleri yaman olacak. Rezillik onlara, rüsvalık onlara.
- Saçmalama, hezeyanlarına son ver, bak ne güzel yiyoruz haram paraları, çatur çutur, çıtır çıtır... Oh keka, gel keyfim gel!...
- Ya öyle mi!... A ne oldum delisi, sen ne olacağını düşünüyor musun?”
NOT: Yukardaki mesajlar İslamcı yazar Mehmet Şevket Eygi’ye ait. Bu bölümleri onun çeşitli makalelerinden alıp bazı sözcükleri yeni Türkçe sözcüklerle değiştirdim. Bu doğru eleştirileri din taciri rantçıların dikkatine sunarım. T.T.
Paylaş