İranlı kadınların onurlu direnişi

ÜÇ-dört gündür yayınladığımız İran yazılarını sanıyorum okuyorsunuzdur.

İran, İslam devriminden sonra sürekli dünya gündeminde olan bir ülke.
Ama son yıllarda katı İslam rejimi yumuşamaya ve günün koşullarına göre eğilip bükülmeye başladı.
İran’da kadınların örtünmesi zorunlu ama örtünme şekline baktığınız zaman bizim tarikatların emriyle örtünen kadınlarımızdan daha serbest.
İranlı kadınlar örttükleri eşarpları başın ön kısmını tamamen açıkta bırakacak şekilde bağlıyorlar.
Saçları görülüyor, makyajları ise eksiksiz.
Arkadaşlarımızın anlattığına göre yasaklar her geçen gün biraz daha yumuşuyor.
Evinin bahçesindeki yüzme havuzunda bikinisiyle poz veren bir işkadını bunu korkmadan yapabiliyor.
Bir başka kadın da Ahmedinejad’ın herkesi pes ettirdiğini ama kadınlara yenildiğini söylüyor.
Bizde örtünme giderek yayılırken, İranlı kadınlar örtünme yasağına karşı ciddi bir savaşım veriyorlar.
Düşündürücü bir çelişki.
* * *
İran’da içki satışı da, tüketimi de yasak.
Molla rejimi bu konuda kesinlikle ödün vermiyor.
Ama Nevşin Mengü ile Sebati Karakurt’un resmi rakamlara dayanarak yaptıkları saptamalara göre İran’da 4 milyon uyuşturucu bağımlısı var.
2 milyon kişi uyuşturucu alım satımıyla geçiniyor.
Ülkenin komşularından birinin Afganistan olması, bu tehlikeli gelişimin en büyük etkeni ancak uzmanlar başka etkenlerin de olduğunu söylüyorlar.
Doktorların ve uyuşturucuyla mücadele eden dernek yöneticilerinin ilginç bir savı var.
Onlara göre İran’da alkol ve eğlence serbest bırakılsa, uyuşturucu kullanımı bu kadar korkunç boyutlara ulaşmaz.
Evet bu bir gerçek ama gelin de siz bunu mollalara anlatın.
Amerika’yı kuran Başkan George Washington’un ilginç bir sözü var. Şöyle diyor:
“Bir ülkede içki serbest olursa içki kültürü olan aklı başında insanlar yetişir. Eğer içkiyi yasaklarsanız bol bol alkolik elde edersiniz.”
Bir arkadaşım anlatmıştı. Bir yemekte yanına oturan muhafazakâr biri şöyle demiş:
“Neden bu kadar içiyorsunuz? Sağlığınıza zarar verir.”
Bizim arkadaş şu yanıtı vermiş:
“Sen beni hiç merak etme, bana bir şey olmaz. Avrupalılar bizden daha çok içki içiyorlar ama bizden de çok yaşıyorlar.”
* * *
Anadolu kentlerini dolaşanlar iyi bilirler. Resmen bir içki yasağı yok.
Yok ama yasaktan beter bir mahalle baskısı var.
Bugün birçok kentte içki satan yer, içki servisi yapan lokanta ya hiç yok, ya da bir veya iki tane var.
Ne yapıyor insanlar?
Evlerinde ya da gözden ırak mekânlarda içki sofraları kuruyorlar.
İçki tüketimine baktığınız zaman azalıp çoğalmanın tamamen ekonomiye bağlı olduğunu görüyorsunuz.
Ekonomik kriz dönemleri dışında içki tüketiminde sürekli artış oluyor.
İlginç olan da mahalle baskısının yoğun olduğu kentlerde artış oranı daha yüksek. Bu da doğaldır.
Bizim Başbakan’ın “İçki içmeyin, onun yerine üzüm yiyin” önerisinin geçerli olmadığını hem İran gerçeği hem de ülkemizdeki gerçekler gösteriyor.
Washington’un “İçkiyi yasaklarsanız bol bol alkolik elde edersiniz” sözündeki gerçek, günümüzde yalnız alkolik değil, uyuşturucu bağımlıları da yaratıyor.
Üzüm yemekle bu işler olmuyor.
Yazarın Tüm Yazıları