Paylaş
Yalnız sunucu arkadaş değil kimse işin içinden çıkamıyor. Baksanıza günde beş vakit konuşan politikacılar bile bir yorum yapamıyor.
Ama galiba bütün bu olanlar iktidarın yürüttüğü kaos politikasından kaynaklanıyor.
İktidar başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere tüm cumhuriyet kurumlarının üzerine gidip onları yıpratarak sindirmek istiyor.
Bunun için akıl almaz tertipler düzenleniyor.
Şunu anımsatalım ki, bu politika ülkenin tahribinden başka işe yaramıyor.
* * *
İstanbul Milletvekili, emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ’dan bir mail aldım.
Elekdağ’ın saptamaları yalnız iç politikada değil, dış politikada da ürkütücü bir kaosun yaşandığını gösteriyor. Şöyle diyor Elekdağ:
“AKP hükümeti tarafından Türk kamuoyuna ve basınına başarılı Türk dış politikası diye sunulan girişimlerin çoğu, esasında göz boyamadan başka bir şey değil...
Örneğin Kafkasya İstikrar Paktı Projesi...
Rusya’nın Gürcistan’a askeri müdahalesi üzerine Başbakan Erdoğan’ın ortaya attığı bu projenin ilk hedefi, Rusya ile Gürcistan’ı bir araya getirerek Abhazya ile Osetya sorunlarına ilişkin bir çözüm sürecini başlatmak ve yumuşama ortamında bölgesel işbirliği konularının ele alınacağı bir platform oluşturmaktı.
Aslında Demirel’in 1990’larda ortaya attığı bu proje, o zamanın koşullarında yürümemişti. Ancak, bu sefer medya bu projeyi göklere çıkardı ve kamuoyuna büyük bir diplomatik başarı örneği gibi sundu, Erdoğan’a da övgüler yağdırdı.
Oysa daha başlangıçta Putin basına yaptığı bir açıklamada ‘Ben o Saakaşvili denilen adamı husyelerinden (kusura bakmayın Putin’in kullandığı kelime aynen bu) asarım, onunla görüşmek aklımdan geçmez’ dedi.
Aynı şekilde Gürcistan Dışişleri Bakanı da Türkiye’ye geldiğinde Rusya ile görüşmeye oturmayı reddetti. Yani Erdoğan bir kere dahi Rus ve Gürcü temsilcileri bir araya getiremedi. Şimdi taraflar Cenevre’de görüşüyorlar. Ama Türkiye’yi bu işe kesinlikle karıştırmıyorlar. Fakat hükümet hâlâ sanki bir işlevi varmışçasına
Kafkasya İstikrar Paktı’ndan söz eder durur.
* * *
Irak’la yapılan 48 anlaşma teranesi de bir başka tür hava basmadır. Çünkü Güvenlik ve Terörle Mücadele Anlaşması’na göre Türkiye’nin sıcak takip ve sınır ötesi operasyon yapma hakkı Barzani karşı çıktığı için uygulanamıyor.
Sayın Davutoğlu’nun Erbil’e gidip Barzani ile görüşmesi medya tarafından nedense barış ve istikrara katkıda bulunan önemli bir diplomatik olay gibi gösterildi ama, bakanın bu ziyareti hangi amaçla yaptığı ve ne elde ettiği üzerinde durulmadı.
Barzani hâlâ PKK’nın bir terör örgütü olduğunu tanımış ve açıklamış değil...PKK’nın lojistik ikmal yollarını açık tutuyor ve terör örgütünün eylemlerinin önlenmesi için küçük parmağını dahi oynatmıyor.
Davutoğlu, ziyaretinde bu konularda hiçbir sonuç alamadı.
Başbakan 2010 bütçe görüşmeleri sırasında aynen şu ifadeleri kullandı:
‘Türkiye’yi, bölgesel ve küresel roller üstlenen yıldız gibi parlayan bir bölgesel güç yaptık.’
Ancak Başbakan Erdoğan’la Başkan Obama arasında 7 Aralık’ta yapılan ve medyanın bir kısmı tarafından ‘her konuda tam mutabakat’ ve ‘büyük başarı’ gibi başlıklarla övülen görüşmenin sonuçları, Başbakan’ın yukarıdaki açıklamalarının gülünç, boş ve kof bir böbürlenme olmaktan ileri gitmediğini açıkça ortaya koyuyor.”
Elekdağ’ın bu değerlendirmelerine Ermeni açılımını da eklemek gerekir. Koca koca “Tarih yazmıyoruz, tarih yapıyoruz” lafları edilmişti.
Bu lafların hepsi havada kaldı.
Paylaş