Demokratik rejime ayrı saflardan açılan ateş

YARATILMAK istenen Danıştay çetesi fos çıkar çıkmaz becerisi tartışılmayan polisimiz yeni bir çete çıkardı ortaya.

Yeni çete gerçekten ürkütücü.

Bombalar, çeşit çeşit silahlar ile hem Başbakanımıza, hem de danışmanına suikast planları ele geçirildi.

İlk bilgilere göre çetecilerin amaçları darbeye zemin hazırlamak.

Bakalım işin sonu nereye kadar dayanacak. Hep birlikte izleyeceğiz.

Bu gariplikler olurken, Türkiye dolu dizgin bir yerlere doğru sürükleniyor.

Ülkemizi ziyaret eden İsveç Kralı Gustaf ile kraliçe Silvia’nın ağırlanışında Çankaya ile hükümet arasında uyuşmazlık iyice ortaya çıktı.

AKP iktidarı türbanı devlet protokolüne sokmak için bu ziyareti bulunmaz bir fırsat olarak kullandı.

Çankaya ise laik devlet duyarlılığı anlayışından geri adım atmadı.

Bu yüzden İsveç Kralı’nın Ankara Palas’ta verdiği geleneksel yemeğe Cumhurbaşkanı Sezer ve eşi türbanlı eşler nedeniyle katılmadı.

İsveç geleneklerine göre Kraliçe Silvia onur konuğu Bülent Arınç’ın kolunda girdi yemek salonuna.

Aynı şekilde Kral’ın da onur konuğunun eşinin kolunda girmesi gerekiyordu.

Ancak Kral bu geleneği türbanlı olan Münevver Arınç için bozdu. Kral ve Bayan Arınç salona ayrı ayrı girdiler.

* * *

Bir gün önce Münevver Hanım’ın Kraliçe Silvia onuruna verdiği yemekte İsveç Kraliçesi Emine Erdoğan ile Hayrünnisa Gül arasına oturdu. Tam karşısında da Münevver Arınç ile başka türbanlı hanımlar vardı.

Ortaya çıkan fotoğraf laik Türkiye Cumhuriyeti görüntüsü açısından hiç de parlak değildi.

Avrupa Birliği ile bütünleşmeye can attıklarını söyleyenlerin tesettür ile ilgili bu kadar katı bir tutum içinde olmaları ciddi bir çelişki.

Kimse kimsenin inancına, giyimine kuşamına karışmıyor ama devleti temsil edenlerin ülkenin imajı konusunda daha duyarlı olmaları gerekmez mi?

Erbakan bile bu konuda daha dikkatli davranıyordu.

Bugün İslam dünyasına baktığınız zaman pek çok ülkenin liderinin eşlerinin bizde olduğu gibi örtünmediğini görüyoruz.

Üstelik bu ülkelerin bir çoğunda Türkiye gibi kadın hakları Batı uygarlıkları düzeyinde de değil.

Hatta birçoğunda hálá şeriat hukuku geçerli.

* * *

Türkiye bu konuda talihsiz bir dönem yaşıyor.

Kadınların tesettüre girmeleri için yoğun bir gayret içinde olan tarikatlar son derece rahat bir çalışma ortamlı içindeler.

Tesettüre girme yaşının 9 olduğunu halka kabul ettirmek için yoğun baskı yapıyorlar.

Anadolu’nun geleneksel örtünmesinin ise tesettürle uzaktan yakından bir ilgisi yok.

O nedenle başörtüsü ile türbanı eşdeğerli tutmak bir saptırmadır.

AKP yöneticileri konuşmalarında bilinçli olarak türban ile başörtüsünü aynı şeymiş gibi gösteriyorlar.

Oysa türbanla başörtüsünün amacı, hedefi başkadır.

Türban "Siyasal İslam"ın bir simgesidir ve laik demokratik cumhuriyete karşı olanların kullandığı bir silahtır.

Artık şu gerçeği görmek zorundayız: Laik demokratik rejimi yok etmek isteyen darbe heveslileri de, şeriatçılar da aynı hedefe ateş ediyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları