Tufan Türenç: Bilm adamının yanıtı

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Prof. Türkkaya Ataöv ile Kıbrıs'taki Doğu Akdeniz Üniversitesi arasındaki tartışmayı bir yazımda gündeme getirmiştim.

Prof. Ataöv Uluslararası İlişkiler Bölümü yöneticiliğinden alınınca Üniversite'den ayrılmış, sonra da kurumun eğitim açısından yetersiz olduğunu iddia etmişti.

Prof. Ataöv, öğrencilerin bilgisiz yetiştiğini öne sürmüş, buna kanıt olarak bazı sınav káğıtlarının fotokopilerini dağıtmıştı.

Bu belgelerde öğrencilerin bir bölümünün büyük devletlerin ve Türkiye'nin dünya haritasındaki yerini belirleyemediği görülüyordu.

Üniversite yönetimi ve öğrenciler ise Ataöv'ü suçlamış, görevden ayrıldığı için bu iddiaları ortaya attığını söylemişti.

Ben yazdığım yazıda Ataöv'ü eleştirmiş, yöneticisi olduğu bölümdeki eğitimin yetersizliğinden kendisinin sorumlu olup olmadığını sormuştum.

Bir şey daha sormuştum.

Çok değerli bir bilim adamı olan Ataöv bu yetersizliği bölümün sorumlusuyken neden açıklamamıştı?

Kıbrıs gibi binbir zorlukla boğuşan bir toplum için büyük umut olan bir üniversiteyi kişisel öfkesi nedeniyle karalamasının bilim adamlığı sorumluluğuyla bağdaşmadığını yazmıştım.

* * *

Prof. Ataöv bu yazıya bir yanıt yolladı.

Yanıtı beni tatmin etmedi ve Prof. Ataöv'ün davranışı konusundaki olumsuz kanımı değiştirmedi.

Şimdi bu yanıtı yayınlıyorum. Değerlendirmeyi sizlere bırakıyorum:

‘‘DAÜ'nün öğrencilerini ve hocalarını suçlamıyorum. Bölümlerde değerli hocalar ve öğrenciler de var. Akademik personel sendikasıyla benim üstünde durduğumuz şu: öğrenci kalitesinin yükseltilmesi ve demokratikleşme. Benzeri endişeler bazı kuruluşlar için de doğru değil mi?

..... DAÜ'de yeterince çalışmayan öğrenci de var, bilgiye susamış olan da. Sonunculara çalışmanın zevkini verebildiğim içindir ki, kendi bölümümün yüzlercesi rektöre yazıyla başvurup ‘hiçbir yardımı esirgemediğimi' belirtmişlerdir. Önceden verilen sorular ve sınav hazırlamalarına karşın, gene de (cümle sonuna nokta bile koymayarak) çok düşük not alan ufak bir azınlık herhalde memnun olmadı. Ancak, yazılı ve resmi öğrenci değerlendirmesinde aldığım çok yüksek notun aynını öğrenci aldığında ‘şeref-yüksek şeref listesi'ne geçtiğini söylemeliyim.

DAÜ'de çok az öğrenciye doktora programı öneren benim; istemeyenler başkalarıydı. Her yönetimin bildiği gibi kişilerin özel programları yönünden, Kıbrıs'ta öğretim üyesi sağlanması zor. Akademik dünyada ilke, birikim, görüş, beklenti ve tercih nedeniyle birbiriyle uyuşmayan bunca hocanın olması, hatta çelişi, rekabet ve mücadeleleri doğal. Örneğin bazı çevrelerin bizlerle uyuşmaması ancak şeref verir. Bir çevre 41 yıl hocalık ettiğim şanlı bir fakültede otuz küsür hocayı 1402 ile işten çıkarmıştı. Ne deniyorsa, kimin niçin dediğine bakmalı!

Öğrencilerin basit haritaları şaşırtıcı yanlışlarla doldurdukları maalesef doğru. Birçoğu büyük devletlerin ve Türkiye'nin komşularının yerini bile bilmiyordu. Kıbrıs ile Anadolu'yu yanlış yazan öğrenci Asya haritasını ters tuttuğu için özür dilemiştir. Fotokopilerini rektöre de yolladım. Üniversiteler böylesine noksanları gereği gibi değerlendirmelidir. Öğrenciye düşen hocalarını aşmaktır.

Öğrencilerin İngilizceleri genelde çok zayıf. Ders kitaplarını anlamıyorlar. ‘Hazırlık soruları' verip onların yanıtlarını İngilizce ve Türkçe birkaç kez anlatmak gerek. Geçmeyenlere gitgide birkaç kez daha fırsat tanıma, kitap özeti ve sınıfta tartışmalara katılanlara ek not gibi yöntemleri uyguladık. Ücretsiz dersler de cabası. Bu kadar çoğunun geçmesindeki hikmet de bu. Yurtdışına 75'inci yıldönümü nedeniyle birkaç kez devlet göreviyle yollandım.

Konu üniversite eğitimi. Öğrenciler bilgi arayan, yaratıcılığı ön plana çıkabilecek değerli bireyler. Saygıdeğer ana babaların da beklentisi bu. Tümümüz sosyolaji biliminden soruna, nüfus artışından yetersiz lise öğrenimine değin, toplumun giriftliği ve çelişileri içinde ve ülkemizi saran yüksek paralı eğitimin özelliklerinden de dersler çıkararak eğilmemiz gerektiğini bilecek denli nasibimizi aldık.’’



Yazarın Tüm Yazıları