Paylaş
1972 yılı ocak ayında askere gitmeye karar vermiştim. O zaman yedeksubaylığın süresi 18 aydı. Bunun 6 ayı okul, 12 ayı da kıta hizmetiydi.
Milliyet'teydim. 4 yıllık gazeteci olmama rağmen henüz kadrom yoktu.
O zamanlar gazeteci olmak için epeyce uzun süren bir deneme döneminden geçilirdi.
Rahmetli Abdi İpekçi tam dört yıl sonra benim kadroya alınmama karar vermişti.
Her şey tamamdı ama askerlik yapmadığım için bizim kadro işi olmuyordu.
Yazı işlerindeki ağabeyler beni bir köşeye çekip askerliğimi bir süre ertelememi önerdiler.
Düşündüm, taşındım bir an önce askerliğimi yapıp dönmeye ve mesleğe kesintisiz devam etmeye karar verdim.
Bütün ısrarlara rağmen başvuruda bulundum ve nisan ayında Tuzla Piyade Okulu'na teslim oldum.
Sonra kura çekip kıtaya çıktık.
Sayılı günler hızla geçti gitti ve 1973 yılının eylül ayında tezkereyi alıp gazeteye döndüm.
Bu kez kadrom hemen yapıldı ve bıraktığım yerden, Sansaryan Han'daki Emniyet Müdürlüğü'nde haber kovalamayı sürdürdüm.
* * *
Aradan çok değil bir yıl geçti, kısa dönemli yedeksubaylık çıktı.
O güne kadar askerliği erteleten, kaçan, bir yolunu bulup kaytaran arkadaşların birçoğu başvurup 4 ay askerlik yaptılar.
Bana askerliğimi ertelemem için öneride bulunan ağabeyler ‘‘Enayiliğine doyma. Bak sen de 4 ayla kurtulacaktın’’ dediler.
Gerçekten de 14 ay fazla askerlik yapmış, meslekten de uzak kalmıştım.
Ama hiçbir zaman bunun muhasebesini yapmadım. Herhangi bir pişmanlık da duymadım.
Asker ocağında çok şey görmüş, bir sürü ilginç olaya tanık olmuştum.
O ocakta yaşadığım olayları bir daha yaşama olanağı bulamazdım.
Örneğin nöbetçi olduğum geceler binlerce askeri barındıran koca kışlanın tek başıma sorumluluğunu üstlenmiştim.
İnsan yönetmeyi, karar vermeyi, belli kurallara bağlı kalarak bir bölüğe, birliğe emir komuta etmeyi öğrenmiştim.
Kısaca askerlik benim için önemli dersler aldığım bir okul olmuştu.
Onun için fazladan yaptığım 14 ay askerliği yaşamımda bir kayıp olarak değil, bir kazanç olarak gördüm hep...
* * *
Bugünlerde yapılan bedelli askerlik tartışmaları bana bunları anımsattı.
Hiç kuşkusuz bazı gruplara ayrıcalık tanıyan yasalar kamuoyundaki adalet inancını sarsar, yakınmalara, hatta isyanlara neden olur.
Bunun için hukuk devletinde ayrıcalıklı yasalar çıkarılmaz.
Devlet, bütün vatandaşlarına eşit haklar getiren yasalar yapar.
Çıkarılmasına karar verilen bedelli askerlik yasası da bazı gruplara ayrıcalık tanıyan ve hukuk devleti felsefesine ters düşen bir yasadır.
Konulan sınır 1973 ve daha sonraki tarihte doğmuş olanlara bir haksızlıktır.
Ama bunun herkes için geçerli kılınması da olanaksızdır, çünkü bu bir hesap meselesidir.
Silahlı Kuvvetler asker gereksinimine göre bu sınırı çizmiştir.
Bunun değişmesi zordur.
Ama bu yasanın ne kadar büyük adaletsizliklere neden olduğunu her gün gazetelerde verilen örneklerde görüyoruz.
Gün farkıyla yasanın tanıdığı ayrıcalıktan yararlanamayan insanlar var.
Ama dediğim gibi ayrıcalık tanıyan yasaların adaletli olması zaten olanaksızdır.
Yasadan yararlanamayan genç arkadaşlar, yapacakları askerliği yaşamları için bir kayıp olarak değil, bir kazanç olarak görsünler.
Çünkü asker ocağı çok önemli bir hayat okuludur.
Paylaş