PaylaÅŸ
İlk günkü konseri tam 5 bin kişi izledi.
Büyük kentlerde bile böyle kalabalıkları toplamak kolay değildir.
Bu hem sevinilecek, hem de övünülecek bir olay.Â
Festivalin bütün giderini karşılayan Doğuş Grubu’nun sanata yaptığı bu katkıdan bir klasik müzik izleyicisi olarak büyük mutluluk duydum.
Önce ilk günü anlatmak gerekiyor.
Festivali düzenleyenler büyük bir cesaretle dünyanın en saygın orkestralarından biri olan İngiliz Royal Filarmoni Orkestrası’nı getirmeyi başardılar.
Böyle ünlü bir orkestranın burada çalması festivalin artık dünyada da tanındığının önemli bir kanıtıdır.
Royal Filarmoni bizim uluslararası piyano virtüözümüz İdil Biret’e eşlik etti.
Grzegorz Nowak yönetimindeki orkestra, Samuel Barber’ın adagiosu, Nevit Kodallı’nın Telli Turna’sının ikinci bölümünü harika çaldı.
Burada bir önemli olaya dikkat çekmek istiyorum. Dünyanın en saygın orkestralarından birinin, bir Türk bestecinin yapıtını seslendirmesi çok önemlidir ve bu festivalin gücünün ve etkinliğinin önemli bir göstergesidir.
* * *
Gelelim İdil Biret’e...
İdil Biret’e gelmek kolay ama bu büyük sanatçıyı anlatmak çok zor.
Bir gecede iki zor konçertoyu seslendirebilmek her sanatçının altından kalkabileceği bir olay değil.
Sanatçı önce Chopin, ikinci yarıda da Schumann çaldı.
Her iki konçertoyu da nefis bir yorumla seslendiren İdil Biret’i orkestra şefinin saygıyla kutlaması, eminim ki bütün izleyicileri benim gibi gururlandırdı.
Chopin ve Schumann dünya müziğine büyük katkılar yapmış iki bestekârdır.
İkisinin de yaşamı hüzünlü ve kısa olmuş.
Talihsiz Schumann, besteci olarak en verimli çağında yaşama bir akıl hastanesinde veda etti.
Bu değerli piyanist-besteci, ruhsal sıkıntılar içinde geçen yaşamında hep delirmekten korku duymuştu.
46 yaşında korktuğu başına geldi... Schumann’ın hüzünlü yaşamı hüzünlü bir şekilde son buldu.
Chopin ise tam bir dehaydı. Çocuk yaşta üstün yeteneği ile harikalar yarattı.
Besteciliği genç yaşta olgunlaştı, yazdığı piyano parçalarını oya gibi işliyordu.
Chopin müziğin şiirini yazmış adamdır.
Onun bestelerini çalarken, o şiirsel duyguyu ancak İdil Biret gibi usta sanatçılar yansıtabilir.
İdil Biret’in tuşelerinden çıkan Schumann ve Chopin piyano konçertoları o gece binlerce insanı soluksuz bıraktı.
* * *
Gecenin en tatsız anı ise konserin başında Kültür Bakanı’nın öyle üç-beş kişi değil, binlerce kişi tarafından yuhalanmasıydı.
Festivale gönderdiği kısa mesaj okunduktan sonra bir anda büyük tepki sesleri ve yuhalamalar yükseldi.
Üzüldüm.
Bir kültür festivalinde ülkenin Kültür Bakanı’nın yuhalanması gerçekten hüzün vericiydi.
Bunu onaylamak kuşkusuz olanaksız ama bir gerçeği de vurgulamak gerekir.
Böyle bir çirkinliğin yaşanması Bakan’ın kendi tercihlerinden ve bakanlığı dönemindeki tutumundan kaynaklanmaktadır.
Ben böyle bir tepkinin bir yerlerde patlayacağından hep korkuyordum.
Bu tepki sonunda Turgutreis’te patladı.
PaylaÅŸ