Paylaş
Sahip olma isteği ya da kazanma hırsının hiçbir zaman bir başkasına zarar vermeyeceğini düşünürüz ama gerçek hayat öyle değildir. Kazançların ve zaferlerin ardında hep bir kaybeden yatar. Kuşkusuz hayat bir kumar değildir ama bizler kazanma hırsı ile bu hayatı dev bir kumara çevirebiliriz. Senin kazancın bazen bir başkasının kaybı, senin kaybın bir başkasının kazancı olur. Bu sıraladıklarım dünya derdi taşıyan insanlar için geçerli. Peki, ya bir hayat sanata ve bilime adandığında insan yine bencil midir? İşte cevabını aradığımız asıl soru bu...
*
Geçtiğimiz günlerde Bandırma Bilim ve Sanat Merkezi’ni ziyaret etme fırsatı buldum. Özel yetenekle alınan ve ders dışında bilim ve sanatsal çalışmalar yapan çocuklarla vakit geçirdim. 187 öğrenci bu merkezde birçok farklı çalışmalara imza atıyor. Robotlar yapıyorlar, resim ve müzik eğitimi alıyorlar. Düşünsenize 7-8 yaşında bir çocuk, piyanonun başında. Filmlerde görüp şaşırdığınız bir sahne tam karşınızda ve Bandırma’da yaşanıyor. Haydi bunları bir kenara bırakalım,“yetenek Allah’tan” dedik. Şimdi size okuldaki başka bir hikâyeden bahsedeceğim. Okulda kantin yok. Yok dediysem de çocuklar aç falan kalmıyor. Yalnızca çelik bir dolap var. Açıyorsunuz kapağını içinde çeşit çeşit yiyecek, bisküviler, çikolatalar... Adı “Erdal Bakkal” ve orada yer alan ürünlerin fiyatları piyasanın son derece altında. Örneğin, su 50 kuruş. Okula gelen çocuk, açıyor dolabın kapağını içinden dilediği yiyeceği alıyor. Ücretini de dolabın içinde bulunan teneke bir kutunun içine atıyor. O kutu da kilitli falan değil. Örneğin, çocuk okula geldi, cebinde parası yok. Yine açıyor “Erdal Bakkal”ın kapağını, dilediği yiyeceği alıyor, parası olduğunda da getirip kutuya atıyor. Soruyorum, “Peki, açık çıkmıyor mu?” diye. Yetkililerin verdiği cevap “ açık çıkmıyor, kâr gözeterek yapılmadı ama zaman zaman birkaç lira kâra geçiyor” İşte bu küçük yaşta sanat ve bilimle tanışan çocukların yazdığı bir hikâye. Bu hikâyeden çıkarmamız gereken ders ise bencil olmamak, diğer insanlara karşı sorumlu olmak, yaşadığımız yeri sahiplenmek. Demek ki neymiş? Bilimle, sanatla uğraşanlar dünya malı için bencil olmaz, açgözlü olmaz, hak yemezmiş... Ebeveynler, çocuklarınızın bencil, sorumsuz birer insan olmasını istemiyorsanız. Onları sanatla ve bilimle büyütün.
HİÇBİR ÇOCUĞU UNUTMAYIN
Birçok kez sokakta dilenen, mendil satan çocukların hikâyesini yazdım. Onlardan alışveriş yapmayın. Arz-talep dengesi, alırsanız onlar sokaktan para kazanacakları için bu işe devam edecekler. Almayın, içinizde duyduğunuz ses vicdanın sesi değil, suçluluk duygusu. Evet, o çocukların sokaklarda yaşadıkları her kötü şeyden toplum olarak hepimiz sorumluyuz ve Bandırma’da sayıları gitgide artıyor. Yetişkinlerin bile evde olması gereken bir saatte o çocuklar barların, meyhanelerin önünde mendil satıyor. Lütfen duyarlı olun yetkililere haber verin, adresini alın. Siz ulaşamıyorsanız yetkililerin ulaşmasını sağlayın ama kesinlikle para vermeyin. Para olduğu sürece o çocuk sokakta var olmaya devam edecektir. Bütün çocuklar katıksız güzeldir. Bir zamanlar bizler bile...
Oysa ne güzel çocuklardık aşka, yalana, ihanete ve düzene yenilmeden önce!
Paylaş