New York’lular DC’yi çok kıskandı

West Village’da Grove Street’in köşesinde bir piyano bar var. Gelenlerin koro halinde Broadway müzikalleri söylediği yeraltında ufak bir yer. A Chorus Line, Mary Poppins derken içeridekilerin temposu biraz düştü mü, piyanist her seferinde aynı şeyi yapıyor. New York New York’a geçiyor ve kalabalık bir anda kendine geliyor. İnsanlar avazı çıktığı kadar yine şarkı söylemeye başlıyor.

Dünyada yaşadığı kente bu kadar aşık başka bir topluluk var mıdır bilmiyorum. Göç ettiği şehirde memleketten gelen muhtarın oğluna iş ayarlamış vefalı hemşeriden bahsetmiyorum. Dar bölge milliyetçiliği değil, New York’luların New York’a duydukları bağlılık duygusu söylediğim.

Şöyle anlatırsam belki daha kolay olur. New York bu hafta Washington’ı kıskandı.

Eskiden para Wall Street’te, yıldızlar Upper East’teydi. Halbuki şimdi 800 milyar dolarlık kurtarma paketi, Washington Post’tan başka gazete, lacivertten başka renk bilmeyen bir DC bürokratının elinde. Obama en büyük yıldız. New York’un en ünlü iki politik figürü Hillary Clinton ve Timothy Geithner ise artık yok. Kabineye giriyorlar, ikisi de DC yolcusu. E bütün bunların üstüne bir de Obama’nın taç giyme töreni eklenince hikaye New York’lulara fazla geldi.

Ben devir teslimi Columbia Üniversitesi’nde izledim. Obama Columbia mezunu olduğu için rektör kampusa dev bir ekran yerleştirip orta alanda konuşma yaptı çünkü. "Gurur duyuyoruz" konuşması. "Onlar Washington’da, biz de New York’tayız" diyordu. Yanımdaki New York’lu bir öğrenci ise bana bu krizin çok büyük olduğunu ama işi yine New York’un çözeceğini, o yüzden bu devir teslimin aslında sembolik olarak New York’ta yapılması gerektiğini anlatıyordu. Ne diyeceğimi bilemedim.

Daha önce banka batışlarında da oldu. Lehman çökünce, "Wall Street hemen toparlansın, yoksa bankacılığın merkezi Charlotte olur, müsaade etmeyelim" dedi birkaçı. Charlotte, Bank of America’nın bulunduğu kent. Teknoloji şirketlerinin balonu patlamadan önce de California New York’u geçecek mi, diye çekiniyorlardı. Basquiat tablolarının fiyatı düşecek, Rockefeller’daki Noel ağacının boyu kısalacak diye ödleri kopuyor.

İstemiyorlar. New York hep en tepede olsun istiyorlar. En önde, en popüler, en cazip olsun... Ne müzik zevki ne de Afganistan-Irak politikası dışında bir kitap okumuşluğu olan protokol budalası başkentliler ise fazla abartılmasın.

60 dolara Sex and the City nikáhı

Amerika’nın bir numaralı evlilik destinasyonu Las Vegas’tır. Karşınıza hiçbir formalite çıkartılmadan anında evlendirir, balayı paketinizi de verir yollarlar. İşte hırslı New York’luların bu hafta en son el attığı iş, bu evlilik turizmi meselesiydi.

Proje, Belediye Başkanı Michael Bloomberg’e ait. Chinatown’un altındaki belediye binalarından birini renove ederek evlendirme dairesi yapmış, sonra da ekibine, New York’u dünyanın evlilik başkenti haline getirin, demiş.

Geçen hafta açılan binaya gidip baş memur Michael McSweeney’le görüştüm. Nereden çıktı bu evlendirme atağı, diye sormaya.

"Biz dünyanın en romantik kentiyiz. Niye insanlar ucuz bir Elvis Presley taklidi görmek için ta Las Vegas’a gitsin ki, buraya gelsinler" diyor.

Bütün dünyadan müşteri bekliyorlar. İlk hafta bir Japon ve Çin akını yaşanmış zaten ama belediyenin gözü Avrupalılarda. Orada tuttu mu her yere yayılır çünkü.

Başvuru çok basit. İnternetten bir form dolduruyorsunuz, 60 doları da verdiğinizde ertesi gün bir odada sizi 5 dakikada evlendiriyorlar. Etraftaki oteller de daha ilk haftadan uyanmış. Onlar da yeni evliler için özel paketler hazırlamışlar. İsterseniz buralarda bir davet de verebiliyorsunuz.

Sex and The City filmini izleyenler bilir. Onca aksiliğin ardından Carrie Bradshaw’un nikáhı, en sonunda New York Belediyesi’nde kıyılıyordu. McSweeney’e "Filmi de bedava bir tanıtım gibi kullanabiliriz diye düşünüp esinlendiniz mi" dedim. "Hayır hayır, kesinlikle esinlenmedik" dedi. "Her şeyi başkanımız düşündü."

9 reklam ajansı ordu için çalışıyor

Amerika’da ordunun 2006’dan 2011’e kadar 1.35 milyar dolarlık bir reklam bütçesi var. "Army strong" (ordu kadar güçlü) sloganıyla 17-24 yaş arası gençleri askere yazılmaya çağırıyorlar. Kampanyanın başında Pentagon’da görevli bir pazarlama subayı duruyor. İşin prodüksiyon ve medya kısmı için ise McCann Grubu önderliğinde 9 reklam ajansı çalışıyor. Pazarlama subayı, New York Times’a kampanyayı anlatırken, reklamla ordunun fiziksel, ruhsal, zihni faydalarını aktarmaya çalıştıklarını söylemiş. Kampanyanın başarısını ise kaç kişiyi askere alabildikleriyle ölçtüklerini anlatmış. Profesyonel, şeffaf ve amacı belli gayet net bir iş. Oyunun kuralı neyse ona göre davranıyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları