Musul muamması

MUSUL krizinin başından beri Washington’da topladıklarımı aktaracağım.

Haberin Devamı

Sonunda kentin en önemli Irak uzmanlarından Judith Yaphe’nin Ankara’ya yönelttiği sorularla bunun nasıl bulanık bir iş olduğunu göstermeye çalışacağım. Zannedildiği gibi bu bir “terörist” IŞİD Musul’u aldı, herkes karalar bağladı hikâyesi değil.

*

ÇARŞAMBA IŞİD diplomatları rehin aldı. O sırada Washington’da bulunan Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu da, bir araya geldiği muhataplarıyla sadece bunu konuştu. Verdiği mesaj da şu oldu: “Rehineleri kurtarmadan askeri bir operasyona girişmeyin.” Sonra Türkiye Bağdat’la irtibat kurdu. Ve aynı mesajı onlara da iletti.
Sinirlioğlu’nun ardından iş sonra en tepeye kadar çıktı. Ve Ahmet Davutoğlu’nun Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry ile yaptığı telefon konuşması dışında Başbakan Erdoğan da Başkan Yardımcısı Joe Biden ile şimdiye kadar sırf bu konu için iki ayrı telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

*

BU durumda ne beklersiniz? Amerika’nın bölgedeki en yakın müttefiği Türkiye’nin başı belaya girmişken, kendi içinde yürüttüğü değerlendirmede meseleyi öne almasını değil mi? Hayır. Çarşamba günü yapılan açıklama dışında Dışişleri brifinglerinde konunun gündeme gelmemesini geçtim. Pentagon’daki bazı üst düzey isimlerin bu rehine işinden haberleri bile yok!
Cuma günü Obama’nın konuşmasından sonra Pentagon’da görüştüğüm üst düzey bir isim, “Türk diplomatlar rehin” dediğimde bana ne dedi biliyor musunuz? “Bilmiyordum, ne zaman oldu?” Elbette Savunma Bakanlığı tarafında bu konuda haberdar olanlar da vardı. Ama o konuşma şunu gösterdi ki: Krizle ilgili bütün üst düzey bilgilendirme toplantılarına katılan bir Amerikan Genelkurmay yetkilisinin aldığı brifinglerde bu iş cumaya kadar gündeme dahi gelmemişti.

*

BUNUN iki açıklaması olabilir: Birincisi, Irak konusunda Obama Yönetimi öyle bir çöküş yaşadı ki... Trilyon dolara mal olan bir proje, bin kişilik dağınık bir güç karşısında öyle savruldu ki... Hemen müdahale etmek istedikleri için önlerine taş koyacak hiçbir şey istemiyorlar. Türk rehineleri o yüzden göz ardı ediyorlar. Mümkün mü?
Olabilir elbette. Ama benim kaynaklarım bu seçeneği güçlü görmüyor. Obama’nın Cuma günkü konuşmasında da vardı. Maliki Yönetimi mezhep ayrılıklarını gidermediği müddetçe ABD’nin İHA ya da savaş jetiyle IŞİD’I vurması kendini bataklığa sürüklemekten başka hiçbir işe yaramayacak. IŞİD’in Musul’da yaptığı geçit töreninin 14 dakikalık videosu izlerseniz, halkın bu işten hiç de mutsuz olmadığını siz de görürsünüz. Nitekim, bu konuda Obama Yönetimi’ne rapor sunan Washington’ın en önemli istihbarat uzmanlarından eski CIA yöneticisi Bruce Riedel da, dün bana Katar’dan attığı mesajda şunu dedi: “Bağdat’ı kurtarmak için Maliki’ye İran yardım edecek. Obama kenarda, Hamaney savaş alanında.”

*

İKİNCİ seçenek ise işte Amerika’nın bu konuda Türkiye’nin tezlerine destek vermiyor olma ihtimali ki, ne kadar tartışmalı bir varsayım olsa da, kentte bunu dillendirmeye başlayanların olduğunu bilin.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi krizi mümkün olduğunca hafifletme gayretlerini... Ya da Şiilere karşı sınırımızda bir Sünni devletin doğduğunu, diplomatların da rehine değil “Sünni kardeşlerimizin misafirleri” olduğunu söyleyenleri bir tarafa bırakırsak... Washington’da Musul işgali sonrası Türkiye’ye eleştirel yaklaşanların sayısı her geçen gün artıyor. İşte onların en başında gelenlerden biri de, kentin en saygın Irak uzmanlarından George Washington Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü profesörü Judith Yaphe. “İskambil destesindeki son isim İzzet İbrahim El Duri’nin Maliki’nin muhaliflerine liderlik ederken Türkiye’de saklandığı doğru mu? Türkiye’nin Irak’ın çözülmesindeki rolü tam olarak nedir” diyen Yaphne, Ankara’nın izlediği Irak politikasını sorguluyor. Ve Washington’daki pek çok kişi de bu soruların cevabını merak etmeye başlıyor.

Yazarın Tüm Yazıları