Modern zaman pişkinliği

İki farklı toplumsal davranış üzerine bir deneme. Biri, yeni düzenin zorladığı bir pişkinlik. Külyutmaz New Yorklu’ya ıstakoz yerine yıllarca kerevit yutturan ters manyel. Öteki, babadan kalma bir ikiyüzlülük. Facebook’u özgürlük aracı diye pazarlayan kitlesel bir sahtekârlık

Haberin Devamı

Tam 15 yıl kakalamış. Üstüne yazana bakıyorsun. Istakoz salatası. İçindekileri okuyorsun... Istakozdan başka her şey. Üstelik onca sene satıyor. Bir-iki kişi dışında kimse itiraz etmiyor. Ne zaman ki New Orleanslı bir gazeteci New York’a, Upper West Side’daki kentin en havalı ve belki de en güzel şarküterisine gidip ıstakoz salatası satın aldığında içindekileri okumayı akıl ediyor... Kıyamet kopuyor. Maine’deki ıstakozcular bile ayaklanmış durumda. Meşhur Zabar’s, New Yorklulara ıstakoz yerine kerevit yedirdi... Istakozun adını kullandı, herkesi aldattı diye...
Şunun için anlatmadım: Dünya eskiden ne dürüsttü. Ama şimdi her şey ne kötü oldu.
Öyle değil. Üstelik tam tersi... Eminim, eskiden kerevit de değil... O salataya bisiklet lastiği eklenmiş yapay bir et koyarlardı. İçindekiler bölümüne de doğal olarak bisiklet lastiği yazmazlardı. Istakoz derlerdi.
O zaman sanırım şunu sormak gerekiyor: Madem öyle nedir bu aldatmaca?
Meşhur bir şarküterinin, üstüne ıstakoz yazdığı halde dünyanın en kılı kırk yaran kentine kerevit yedirebilmesi... Ve o dünyanın en müşkülpesent insanlarının da... Kerevit yediklerini bildikleri halde yarım kilosu 30 liradan adı ıstakoz salatası olan bir şeye yıllarca para verebilmesi... Her şeyi yanlış mı anlamışız?..
Modern zaman pişkinliği bu!.. Günlük hayatta artık her gün çok sık karşılaştığımız... Onca ters manyelin arkasında yatan... Yeni nesil sahtekârlık...
Eski Amerikan başkanlarından birine ulusal güvenlik danışmanlığı yapmış bir komşumuz var. Pazar günü arabayla evden çıktım. Giyinmiş yürüyor. Hava yağacak gibi. Durdum. “Bırakayım” dedim. Bindi. Georgetown’daki episkopal kilisesine pazar ayinine gidiyormuş.
Havadan sudan konuşuyoruz. Birden döndü. “Sen cumaları camiye gitmiyorsun ve şimdi neden kiliseye gittiğimi merak ediyorsun, öyle değil mi” dedi. “Hiç öyle şeyler düşünmem” dedim. Ama yine de bir açıklama yapmak istedi. Ve “Çünkü” dedi, “Donald Rumsfeld ve Madeleine Albright da pazar ayinine oraya gidiyor. Benim de o yüzden gittiğimi düşünüyorlar.”
Ne neden kiliseye gittiğini merak ettim. Ne başka kimlerin gittiğini. Ne ıslanmasın diye bir naylona sardığı yeni kitabından iki nüshayı kimlere vereceğini... Ama anlattı.
Peki niye anlattı?.. Çünkü belki biri internete bunları yazmıştır. Bir gün belki o yazılanları okurum. Ve o anlatmadığı, ben kendim öğrendiğim için de... Belki daha menfi düşünürüm diye.
Hakkında dolaşıma çıkabilecek bir bilgiyi, en baştan kendi kontrol etmek istediği için...

Haberin Devamı

SOSYAL MEDYA
Eski usul sahtekârlık

Haberin Devamı

Pişkinlik var. Ama kandırmacaya gönüllü bir boyun eğme de var. Hem de çok eski bir usulle...
Kafeinsiz kahve içiyorlar mesela. Ve kimse de çıkıp “Dalga mı geçiyorsunuz. ‘Kahve’ değil başka bir şey deyin o zaman buna” demiyor. Uzun yaşayacaklar. Üstelik ‘kahve’den de vazgeçmeyecekler... Fırdöndüdeki ‘hepsini al’ gibi!..
İngiltere’de kopan fırtına örneğin. Neler olduğunu anlamaya çalışıyorum. Bu yağmalar nasıl böyle geniş bir harekete dönüştü. Sağlam bir cevap arıyorum. Ama asıl sosyal medya tartışması şaşırtıyor beni. Mısır’ı ‘özgürleştiren’ Facebook’un... İsyancılara platform oldu diye İngiliz Devleti’ni tehdit eder hale gelmesi...
Hafta içi çağırdılar hepsini. Twitter’ı, Facebook’u, Blackberry’yi... “Bir dahaki karışıklıkta hizmetleriniz kesilecek, işbirliği yapın” demek için... Ve o idol haline getirmeye pek meraklı olduğumuz ‘kapüşonlu inek’in şirketi aynen şunu söyledi: “Aldığımız önlemlerle, Facebook’un bu zor zamanlarda İngiltere halkı için güvenli ve olumlu bir platform olduğunu İçişleri Bakanı’na anlatmak için sabırsızlanıyoruz!..”
Vay vay vay... Peki değişecek mi Facebook hakkındaki algınız?.. Batılı devletlerin yalakası diye düşünmeye başlayacak mısınız?.. Muhtemelen hayır. İngilizler kapatabilir. Ama kapatılmasının yasak olduğu Ortadoğu’da Facebook dünyayı ‘özgürleştirmeye’ devam edecek çünkü. Kafeinsiz şeye ‘kahve’ dedikleri gibi, Facebook’a da hak etmediği bir unvanı vermeye devam edecekler.
Bu da işin ikinci boyutu işte. Pişkinlik dışında... En eski usul sahtekârlık: İkiyüzlülük...

 

YENİ LAF
Viagratize etmek

Haberin Devamı

Bugün dünyayı değiştirdiği söylenen sosyal medya araçlarının aslında nasıl felsefi bir temelden yoksun olduğunu... Nasıl sadece ineklerin elinden çıkma kuru yazılımlar olduğunu... Ve gerçek işlevlerine asıl sizin elinizde kavuştuğunu şirketler konuştukça anlıyorum. Yaptıkları bir inovasyon sadece. Özgürlük savaşçısı gibi dolaşmalarıysa bir ambalaj.
Viagratize etmek diye bir terim çıktı şimdi. Bir ürününüz var. Ancak o ürünü kullanmak tüketici için bir utanma duygusuna neden oluyorsa... Ürünün algısını değiştiriyorsunuz. Böylece insanlar eskiden erkeklik gururunu zedeleyecek bir konuda artık nasıl rahat hareket edip göğsünü gere gere Viagra istiyorsa... Sizin ürününüzü de utanıp sıkılmadan tüketiyorlar. Ürünü Viagratize ediyorsunuz.
Tam tersi durumlardaysa ürününüz hakkında yanlış bir imaj oluşmaması için tüketici temizliği yapıyorsunuz. Jersey Shore diye... Amerikalı avam gençlerin çıktığı bir reality şov var. Abercrombie, şovdaki gençlerin Abercrombie giymesinden o kadar rahatsız oldu ki... Giymesinler diye hafta içi üste para vermeyi teklif etti.
Yaşadığımız dönem de bu ikisi arasında bir denge sanırım. Önce viagratize ediyorsun. İmajındaki sıkıntı veren yerleri kırpıyorsun. “Sadece bir şirket değil, bir sosyal fenomen” diyorsun!..
Sonra da seni kim kullanacak seçiyorsun. İngilizler değil Araplar!..


 

Yazarın Tüm Yazıları