Paylaş
Birini Reyhanlı vurdu
ötekini IRS ve AP
Okur yorumlarına bakıyorum.
Bu geziyle ilgili ne yazarsak yazalım...
İster en önemli konu başlıklarının ne olacağını ister Fethullah Gülen’le bir görüşmenin olup olmayacağını...
İnsanlar hep aynı şeyi söylüyorlar.
Başbakan niye Reyhanlı’ya gitmedi de Washington’a gitti?..
Bu Tayyip Erdoğan’ın durumu.
Geçiyorum.
Açın bakın Amerikan gazetelerinin birinci sayfalarını...
Sanki geçen hafta Obama’nın Suriye’de kırmızı çizgi saydığı kimyasal silah kullanımını bangır bangır tartışan bu medya değilmiş gibi...
Varsa yoksa IRS, AP...
IRS vergi müfettişlerinin Obama’nın muhaliflerini takibe alma emrini kim verdi?..
Ve AP’de çalışan gazetecilerin telefon arama kayıtlarını kim istedi?..
Bu işlerde Beyaz Saray’ın parmağı var mı?..
İşte bu da Obama’nın durumu...
Evet doğru, bu Beyaz Saray toplantısı Tayyip Erdoğan’ın 10 yıllık başbakanlığının en kapsamlısı.
En son Aralık 2009’da buluşmuştu Obama’yla Beyaz Saray’da. 3.5 yıl sonra gelen çok kritik bir temas.
Ancak Suriye’de izlediği çizgi ve Reyhanlı’da yaşanan saldırının ardından aynı zamanda şimdiye kadar yaptığı 14 Washington ziyaretinin iç politika açısından tartışmasız biçimde en talihsiz olanı.
Buna Obama’nın yaşadığı skandallar haftasını ekleyin.
Oval Ofis’te buluşup gazetecilere fotoğraf vermelerinden sonra herkesi dışarı aldıklarında Obama Erdoğan’a eğer şunu derse hiç şaşırmam:
“Allah aşkına Tayyip, biz niye bugün buluştuk ki?..”
Çok kısa bir örnekle anlatmaya çalışacağım.
Dün görüşme öncesi bilgi edinmek için Beyaz Saray’a gittim.
Basın odasındayım.
Bugün Erdoğan ve Obama’nın görüşmesinden sonra TSİ 20.00’de ortak bir basın toplantısı düzenlenecek, Türk ve Amerikan medyasından ikişer soru kabul edilecek. Beyaz Saray kurallarına göre de her iki tarafın kontenjanından soruları kimin soracağına her iki tarafın yönetimleri karar verecek.
İşte Amerikan medyası adına o iki sorudan birini sorma ihtimali olan büyük bir gazetenin Beyaz Saray muhabiriyle konuşuyoruz.
“Sen ne sorardın” dedim.
“Deli misin, tabii ki IRS ve AP” dedi.
Tereddüt etmeden
Hadi onu geçtim.
IRS Skandalı iyice dallanıp budaklanınca Obama dün gece bir basın toplantısı düzenledi.
Hazine Bakanı’ndan brifing aldığını ve olayla ilgili IRS’ten istifaları kabul ettiğini söylemek için...
O bile bugün Erdoğan’la yapacağı basın toplantısında karşılaşacağı soruların nereden geleceğini kanıksamıştı.
Aynen şöyle dedi: “Yarınki basın toplantısında da bazı sorular bekliyorum ama...”
Dün gece kalabalık bir basın grubu Fogo de Chao’da yemekteydik.
FBI binasının bir blok yanındaki Brezilya lokantası.
Tam kalkılacak, haber geldi... “Bakan Bey geliyor, kimse kalkmasın lütfen” diye.
Sonra MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu herkes sırayla masaya oturdu.
Konuşmalar yapılıyor.
Halbuki hatırlıyorum.
2010’da Başbakan ikili toplantı da değil... Washington’a nükleer zirve için geldiğinde dahi daha fazla tansiyon vardı.
Evet tamam.
Türkiye’nin Suriye’den Irak’a, Kıbrıs’tan ticari ilişkilere çok hayati gündem maddeleri olacak bugün.
Ama 2013 Obama-Erdoğan zirvesi de hep başta söylediğim minvalde hatırlanacak.
Ben aslında bu geziyi Mavi Marmara saldırısında ölen Furkan Doğan’ın (19) acılı babası Ahmet Doğan’ın durumunun kısmen özetlediğini düşünüyorum.
Okudunuz değil mi?..
Ahmet Doğan Salı günü TBMM’deki grup toplantısında Başbakan’ı görmeye gidiyor ve Obama’ya bir mektup götürmesi için ricada bulunuyor.
Aynı zamanda Amerikan vatandaşı olan oğlunun durumuna Obama’nın ilgi göstermesini istemek için randevu talep eden bir yazı.
Erdoğan da Doğan’a “Pasaportun, vizen var mı” diye sorup, “O zaman mektubu sen kendin ver” diyor. Ve Ahmet Doğan’ı apar topar heyete dahil ediyor, Washington’a getiriyor.
Dün heyettin kaldığı, Beyaz Saray bahçesinin yanındaki Willard Otel’de Ahmet Doğan’la buluştum.
“Yarın gerçekten Obama’yla görüşecek misiniz” diye sormak için.
“Başbakan’ın danışmanlarından bu akşam haber bekliyorum. Görüşme olması muhtemel” dedi.
Uzun uzun konuştuk.
New York’ta davayla ilgilenen avukatlarının Obama’ya verilmek üzere Furkan Doğan vakasını özetleyen kapsamlı bir mektup hazırladıklarını...
Mektupta 1.5 yıl önce Washington’a gelip Adalet ve Dışişleri Bakanlığı temsilcileriyle görüşerek oğlunun ölümüyle ilgili bağımsız bir soruşturma açılması konusunda yaptıkları başvuruların geçen sürede nasıl sonuçsuz kaldığını...
Furkan’ın ölümüyle ilgili ABD Yönetimi’nin bağımsız bir soruşturma açmasını istediklerini...
Hepsini anlattı.
Teşekkür ettim. Ayrıldık.
Beyaz Saray’a sordum hemen. “Böyle bir görüşme gözüküyor mu” diye...
“Başkan’ın bütün toplantıları günlük programda açıklandı. Türklere sorun” dediler.
Türklere sordum. “Görüşme, mektup var mı” diye...
“Öyle bir şey yok” dediler.
O zaman şunu sormak gerekmiyor mu?..
Ahmet Doğan Washington’a niye geldi?..
Yazarın son yazıları |
Paylaş