Fethullah Gülen’in Amerika’daki evi

Hafta içi, Fethullah Gülen’in Pensilvanya’da kaldığı eve gittim.

Okyanusun öteki ucunda, 70 milyonluk bir ülkede her gün adının etrafında kıyametler koparken, burada bir günü nasıl geçiyor, öğrenmek için. Türkiye ne kadar gürültülüyse, burası o kadar sessiz. Türkiye’de herkes ne kadar sinirliyse, buradakiler o kadar rahat. Ağaçların ortasında, serin, sakin bir çiftlik burası. Bir durum kendi içinde ancak bu kadar ironik olabilir.
/images/100/0x0/55ea53adf018fbb8f878a64f
Kapıda duruyordum. Orta yaşlı biri geldi. Üstünde kumaş pantolon ve dışarı sarkıttığı düz beyaz gömleğiyle karşıdaki mescidin önünde oynayan çocukları izlemeye başladı. 9-10 yaşlarında, 10 kadar çocuk, aralarından uzun boylu olanın tuttuğu topun etrafında koşturup duruyor. Bir süre sonra, artık bir tanesi rahatsız oldu. Uzun olan topu vermiyor diye... Orta yaşlı adamın yanına geldi ve bir şeyler söyledi. Adam da çocuğa “Cevdet’in oğlu Esat değil mi o. Çok haşarı. Halbuki büyüklerin daha akıllı davranması lazım” dedi. Sonra kapıdaki görevliye selam verip çıktı.

Sonra bulaşıkçı geldi arabasıyla. Kapıdaki görevliye benim filmleri indirdin mi internetten, dedi.
Sonra bir muhasebeci geldi. Üstünde kumaş pantolon ve dışarı sarkıttığı düz beyaz gömleğiyle... Beni New York’a gezmeye götürecek misin cuma günü, diye sordu.

Sonra çocuklardan ikisi geldi. Annemizi ara, bizi alsın, sıkıldık dedi.
Arada herkul.org sitesinde Fethullah Gülen’in açıklamalarını dinliyorum. İşte kapıdakileri izlerken, benim de Gülen’in orada yaptığı konuşmalar aklıma geldi. Burada yaşayan en gergin kişi galiba o, diye...

ADI ‘KAMP’ Gülen’in, Manhattan’a 140 km. uzaklıkta, Saylorsburg kasabasında yaşadığı çiftliğe “kamp” deniyor. 21 Mart 1999’da gelmişti Amerika’ya. New Jersey’de kısa bir süre için kullandığı ev dışında, aşağı yukarı 10 yıldır burada.
Arazi, 1993’te yakın arkadaşı Necdet Başaran tarafından satın alınmış. Golden Generation (Altın Nesil) Vakfı adına, Türkiye’den gelecek öğrencilere eğitim verilmesi için. Ancak Gülen 28 Şubat döneminde Türkiye’den ayrılınca, kendisine tahsis edilmiş.

7 ÇALIŞAN VAR Kampta, biri inşaat halinde 9 müstakil ev var. Bu evlerden birinde Gülen kalıyor. Diğerleri ise ziyaretçiler için misafirhane, yemekhane, mescit olarak kullanılıyor.
İçeride aşçı, bulaşıkçı, teknisyen, kapı görevlisi, toplam 7 hizmetli var. Hepsinin evleri kampa yakın yerlerde. Aileleriyle 1000-1500 dolar arası kiralık evlerde kalıp, Golden Generation’dan maaş alıyorlar.

ÇEKİRDEK KADRO Gülen’in dışında kampın diğer sakinleri ise çekirdek kadrodakiler. Bunların arasında en önemlisi, Gülen’in yeğeninin eşi Cevdet Türkyolu. Türkyolu, Gülen’in asistanı gibi. Bütün özel ihtiyaçlarıyla o ilgileniyor. Arada kendi evinde ağırlıyor. Görüşmek için randevu isteyenler de önce ona iletiliyor.

VİZE PROBLEM Türkyolu dışında diğer önemli kişi, doktoru Kudret Ünal. Çalışanlar “Doktor Abi” diyor ona. Normalde Gülen’in devamlı yanında olması isteniyor ama vize sorunu var. O yüzden yılın ancak 6 ayı kampta kalabiliyor. Kendi gelemediği zamanlarda ise yerine Türkiye’den başka bir doktor gönderiyor.

Saylorsburg’a taşınan Türkler/images/100/0x0/55ea53adf018fbb8f878a651

Dünyanın her yerinden ziyaretçiler geliyor kampa. Endonezya’dan Brezilya’dan... Ancak kampa girmek için mutlaka randevu almak gerek. Bunun için de, referans vermeniz isteniyor. Kapıdaki giriş çıkışlar çok sıkı. Randevusuz gelen cemaat yöneticileri bile geri çevriliyor. Benim orada bulunduğum gün, trafik hiç bitmedi. Sordum, etrafta oturan ve sırf Gülen Saylorsburg’da oturduğu için bu kasabaya taşınan Türklermiş. 5 aile varmış bu şekilde. Onların giriş çıkışı da daha kolay. Mesela arabadan inip kapıdaki görevliye cep telefonlarını vermek zorunda kalmıyorlar. Randevu alanlar, etraftaki Türkler ve çalışanlar derken, kampta her gün en az 30 kişinin bulunduğunu öğrendim.

İkindiden sonra sohbet var

Kampta bütün gün toplu namaz kılınıyor ama gelenler, özellikle ikindi namazına geliyorlar. Çünkü Gülen, eğer sıra dışı bir durum yoksa, her gün ikindi namazından sonra mutlaka bir konuşma yapıyor. “Sohbet” diyorlar buna... Sohbetlerin konusu değişiyor. Bazen politik olaylar hakkında konuşuyor bazen de dini meselelerden. Konuşmalarının hepsi kameraya alınıyor. Sonra bazıları herkul.org’da yayınlanıyor. Yayınlanacaklara kim karar veriyor dedim, çalışanlardan biri, etrafındakilerin tavsiyesiyle belirleniyor, dedi. Teknik eleman Emrullah kayda alan kişi. Ama içerikte asıl etkili olan, Osman Şimşek. Gülen’in yetiştirdiği öğrencilerinden.

Sizden bir şey olmaz
/images/100/0x0/55ea53adf018fbb8f878a653
Kampta yaşları 25-35 arası, ilahiyat mezunu, 5 de öğrenci var. Gülen, bu öğrencilere yakın zamana kadar düzenli ders veriyormuş. Çalışanlardan biri, “Son 1-2 yıldır artık ders vermiyor” dedi. Niye, dedim. Sinirlenmiş çünkü. “Hocaefendi tanımadıklarına bir şey demez ama sevdiği insanlara kızabilir. Onlara da kızdı. Sizden bir şey olmaz deyip, azarladı” dedi.
Etrafındakilerle ilişkisi çok mesafeli. Kimse soru soramıyor. Konuşabilmek için de ancak onun bir şey demesini bekliyorlar. Hiç yakınlık kurmaz mı, dedim birine. Çocuklar nasıl diye sorduğu oluyormuş arada. Saygı mı, korku mu, bilmiyorum.

En fazla 2 saat uyuyor

Fethullah Gülen, bugün 68 yaşında. Şekeri yüzünden her gün ensülin iğnesi vuruluyor. Ayrıca kalp, mide, tansiyon için ayrı ayrı ilaçlar alıyor. Uykusuzluk problemi varmış. En fazla 2 saat uyuyor, gece kalkıp dolaşıyormuş. “Nasıl dayanıyor” dedim, “Hocaefendi’nin bünyesi çok sağlamdır” dedi biri. 8 yıl önce yaşanan tek bir olay dışında, şimdiye kadar hiç acilen hastaneye kaldırılması gerekmemiş mesela. Kasabada hastane olmadığı için, o zaman 15 dakika uzaklıktaki Stroudsburg’a götürmüşler. Bu arada 11 bin nüfuslu Saylorsburg’da polis de yok. Hiç olay yaşanmadığı için gerek duymamışlar. Ancak sorun şu ki, devlet, vahşi yaşam alanı sayılan bölgede evlerin etrafına çit de çekilmesine izin vermiyor. Bu durumda Gülen’in yaşadığı ev, ormanın ortasında Nasreddin Hoca’nın türbesi gibi kalıyor. Önü kapı, arkası açık. Hiç güvenlik sorunu yaşadığınız olmadı mı, diye sordum görevlilerden birine, “Olmadı” dedi. Ama sonra çit konusunda rahatsız olduklarını söyledi.

Olmadı, işportacılık yaparız

Dışarıdan baktığınızda, kamptaki yaşam doğrusu çok cazip. Eğer Fethullah Gülen’seniz, sürekli okuyor ve konuşmalar yapıyorsunuz. Ona yakın kişilerden biriyseniz, onun gücünden faydalanıyorsunuz. Önemli biri oluyorsunuz. Türkiye’yle konuşmalar, gelen giden misafirler, uzun sohbetler... Ancak bu tür durumlarda, ben daha çok, kendini bu işe vakfetmiş, aşağıda kalan yarı gönüllü insanları merak ederim hep. Konuştuğum kişiler, 30-40 yaş arası, bir mesleği olmayan ve cüzi bir maaş karşılığı kendini adamış insanlardı. “Gülen öldü, diyelim. Geçimini üstlendiğiniz aileleriniz var. Ne yaparım, diye düşünüyor musunuz” dedim birine. “Yooo hiç düşünmüyorum” dedi. “Hocaefendi ölürse, burası öğrenci kampı olarak devam eder” dedi. Sonra durdu, “Olmadı, taksicilik yaparım” dedi. Yanında başka biri oturuyordu. Güldü. O da, “Hiç olmadı işportacılık yaparız” dedi.
Yazarın Tüm Yazıları