Eksik kalan parça Kürtler

SURİYE’de bir süredir pek konuşulmayan eksik parçayı ele alacağız bu hafta. Kürtlerin durumunu.

Haberin Devamı

59 dakika sürdüğü tespit edilen Dışişleri’ndeki 13 Mart tarihli Süleyman Şah toplantısının 27 Mart’ta servis edilen 13 dakikasında da tek bir Kürt lafı geçmiyor. Halbuki önünüze bir harita alın. Konuşmalara göre tank sokulması planlanan alana bakın. Sınırdan 35 km güneydeki türbeye ulaşmak için geçeceğin yer belli: Kürtlerin Suriye’de ilan ettikleri üç kantondan biri olan Kobani.
*
HAFTA içi ABD’nin görevden yeni ayrılan Şam Büyükelçisi Robert Ford’un WINEP’deki konuşmasını dinledim. Önemli gördüğüm iki not. Birincisi... Ford, Suriye’deki Kürt unsurlarından bahsederken PYD ya da onun silahlı kolu YPG’yi kullanmıyor. Direkt PKK diyor. İkincisi de, soru üzerine verdiği bir cevaba göre Suriye’nin geleceğinin kantonlara ayrılmak olduğunu düşünüyor.
Yine de PKK değil de Suriye’deki Kürtlerin tercih ettiği terminolojiyle konuşurşak... YPG Genel Komutanı Sipan Hemo’nun cuma günü Firatnews.com’da yayınlanan söyleşisini okudum. Biz Süleyman Şah işine gömülmüş ve Türkiye’nin IŞİD’le gireceği olası bir çatışmayı tartışıyorken... Hemo, YPG’nin 10 Mart’tan beri (yani Dişişleri toplantısından üç gün önce) Kobani’de IŞİD kuvvetlerine karşı Suriye’deki iç savaşın başından bu yana Kürt unsurlara yönelik başlatılan en kapsamlı harekâta karşılık vermeye çalıştıklarını anlatıyor. Ve sıkı durun... Bu çatışmalar sırasında da IŞİD gruplarının Akçakale üzerinden Türkiye’ye girip Kobani’ye (Ayn el-Arap) saldırdıklarını iddia ediyor. Yayın kuruluşları Kurdistan24.org’da buna kanıt olan bir video da var.
*
NEDİR Kobani’nin önemi? Bunu Türkiye’deki üst düzey Kürt siyasetçilerden biriyle konuştum. Kobani’nin Kürtlerin Suriye’de ilan ettiği diğer iki kanton Afrin ve Cizire’ye göre hem taban hem de operasyonel boyutta PKK’yı en fazla temsil eden yer olduğunu söyledi. Ancak daha önemlisi, benimle şubat ayında İmralı’da yapılan Öcalan görüşmeleri sonrası tutulan notlardan da bir bölüm paylaştı. Ve Öcalan’ın, kendisini ziyaret eden BDP mensuplarına “Türkiye’nin Suriye’deki Kürtlere karşı tutumu, çözüm sürecinin bir parçasıdır” dediğini aktardı. Siyasetçi, gerçekte neyi amaçladığı halen net olmayan Süleyman Şah’a olası bir harekâtın da biraz bu açıdan ele alınması gerektiğini söyledi.
*
BUNLAR doğru mudur bilmiyorum. Tam da Türkiye’nin El Kaide bağlantılı IŞİD’e karşı sonunda doğru bir stratejiye yöneldiğine inanmışken, umarım değildir. Nitekim 13 Mart’taki Dışişleri toplantısından iki gün sonra Kobani kantonundan kalabalık bir Kürt heyeti, resmi görüşmeler için Ankara’ya davet ediliyor. Ve Türkiye’den IŞİD ablukası nedeniyle yardım istediklerinde Ankara da IŞİD’i kınayan sözler söylüyor. Ve Kürtlerin rejim muhalifleri ile son dönem kurduğu ilişkiden duyulan memnuniyetini dile getiriyor.
*
MEMNUNİYETİN sebebi ne mi? Onu da Mart sonunda Suriye’deki Kürt kantonlarında bir hafta geçiren, şimdi Erbil’deki Hollandalı araştırmacı Wladimir van Wilgenburg ile Skype’tan görüştüm. Söylediği, Kürtler artık sadece IŞİD’le savaşıyorlar. Örneğin geçen yılki El Nusra’yla olan çatışmalar da yerini IŞİD’le olan mücadeleye bırakmış. Çünkü Kürtlerin hâkim oldukları bölgelerde sınır komşusu olarak sadece IŞİD kalmış. En önemlisi, IŞİD’in de rejimi destekleyen bir örgüt olduğuna inanıyorlarmış. Bu yüzden başta El Nusra, Türkmen gruplar ve diğer muhaliflerlerle olan çatışmaları sonlandırmışlar.
“Kantonların idaresi nasıl” dedim. Üç kantonda da idareler kurulmuş. Her birinde başkan ve 22 bakan var. Bölge bölge farklı stratejiler izliyorlar. Örneğin eğitim bakanlıkları var. Okullar açık. Ama öğretmenlerin maaşları halen Şam’dan geliyor. Gelir üretici alanlar yaratıyorlar. Mesela trafik polisleri atamışlar, ceza kesiyorlarmış. Ama örneğin Cizire kantonundaki Kamışlı’da rejimin de trafik polisleri halen çalışıyormuş.
*
SON olarak... “Tüm bu karmaşık ilişkilerin arasında bu hendek nereden çıktı” dedim van Wilgenburg’a. Barzani’nin Irak-Suriye sınırına açtırdığı 3 metre derinliğinde 17 km uzunluğundaki çukur. “PYD, bunun para kaynaklarının kesilmesi için düşünüldüğüne inanıyor” dedi. Çünkü kantonlarda kurululan idarelerin halen en büyük gelir kaynağı kaçakçılık. Ve PYD’nin kurduğu teşkilata maaş ödemek için yaslandığı tek yer de bu alan. “Ya Türkiye” dedim. “Ankara’nın bu işte bir rolü olduğuna inanıyorlar mı?” “Evet” dedi. “Bu hendek işinin arkasında Barzani’yle birlikte Türkiye’nin olduğunu düşünüyorlar.”
“Ortadoğu” dedim. “Evet” dedi, “Ortadoğu.”

Yazarın Tüm Yazıları