Central Park meselesi

Konu çok uzadı. İstanbul’a Central Park’a benzeyen bir yer yapma hevesinin kendi içinde nasıl çarpıklıklar içerdiğini anlatmaya çalışacağım.

Haberin Devamı

İşin en yüz kızartıcı kısmından başlayayım. Kadir Topbaş Merter’deki arazi için demiş ki, “Yaklaşık 500 bin metrekarelik bu alanı bölge parkı yapmak istiyoruz. Central Park’tan daha büyük olacak.” Önce aklım almadı. O bölgede nasıl Central Park’tan büyük bir yeşil alan olabilir diye. Meğerse koskoca kentin belediye başkanı bildiğin sıfır hatası yapmış. Özensiz gazeteciler de hesaba atlayıp Central Park’ı Merter’den küçük gösteren grafikler patlatmış. 340 hektardır Central Park. Metrekareye vurunca 340 bin değil, 3.4 milyon eder. Ve Merter’de planlananın neredeyse 7 katı büyüklüğündedir. İnanın çok utanarak söylüyorum. Central Park yapacaksan önce matematik bileceksin.
İstanbul’a tek bir büyük park yapınca işin tamam olduğunu da zannetme. Central Park, merkez parkı demek ama… New York’un bir merkezi yok ki, Central Park merkez olsun. Ne Times Meydanı ne de Wall Street’in olduğu Downtown… New Yorklular için merkez kendi oturdukları mahallelerdir. Park Slope’ta yaşayan Prospect Park’a gider. Tribeca’daki Battery Park’a iner. Central Park da büyük bir etkinlik olmadığı sürece Upper West ve Upper East’te yaşayanların yeridir. 1700 tane park ve oyun alanı var New York’ta, haberin var mı!..
Hadi kurdun diyelim. Nasıl koruyacaksın? Central Park’ın olduğu Manhattan’da gece nüfusu sadece 1.5 milyon. Onlar da ortalama yıllık geliri 100 bin doların üzerinde olan dünyanın bir şehirde toplanmış en zengin topluluğu. Uzaktan hoş görünüyor da… O park yılda 38 milyon dolar para yiyor. Ve paranın yüzde 85’i de parkı yaşatmak için New Yorkluların kurduğu yardım kuruluşu ‘The Conservancy’nin bağışlarından geliyor. Cihangirliler bir mahalle parkına iki salıncak koydu diye heveslenme. Bağış yapmayı destekleyen bir vergi rejimin var mı? Bağış havuzu için Manhattan’daki gibi konsantre bir üst gelir grubun var mı?
Sırf park olsun diye kurulmuş bir park da değildir Central Park. Çünkü New Yorklular orada haftanın yedi günü sabahın köründen itibaren koşar, bisiklete biner, spor yapar. Spora takıntılı bir kent kültüründen bahsediyoruz. O yüzden sürekli canlıdır. O yüzden rezervuar dedikleri gölün çevresinde sürekli koşan insan olur. İşlevseldir. Böyle bir kent alışkanlığın var mı?
Performanslar ise işin en uygulanabilir kısmı. Yazın köşedeki tiyatrosunda Al Pacino’yu Kral Lear’de izleyebilirsiniz mesela. Sahnesinde Mariah Carey’yi New York Filarmoni’yle söylerken duyabilirsiniz. Konserler ücretsizdir, bunları sağlayan da belediye olur. Yaptın diyelim. Ancak şunu da unutma: New York’ta beş ilçesiyle 8.5 milyon kişi yaşar. İstanbul’da neredeyse 20 milyon.
O olsa bile Central Park başka bir taraftan da, kentte paranın pusulasıdır aynı zamanda. Mesela İstanbul bir su şehridir. Boğaz’da oturmanın statü sayıldığı bir kent. Ama New York’ta nehir, deniz manzarası kimsenin umrunda olmaz. Asıl statü, evden parka bakabilmektir. Su kenarlarına, New Yorkluların Laz müteahhidi Trump ev yapar. Ve Teşvikiye’yi yavaş yavaş öldüren Keten İnşaat gibileri New York’ta ‘eski para’ Dakota Binası’nın yanına bile yaklaştırmaz. Central Park diyorsan eğer… Değiştirebilir misin? Central Park’ın olsun diye kentin tüm yerleşim alışkanlığını kökünden sökebilir misin?
Ve son olarak… Central Park diye tutturan herkes için soruyorum. İnsanın yaşadığı kente şekil verme hevesi son derece anlaşılabilir. Ayrıca Central Park’ın mimarı da bir gazetecidir. Bundan 150 küsur yıl önce oralar boşken bir gazetecinin görevi belki bir park tasarımı çizmek olabilirdi. Ama bugün İstanbul’da gazetecilerin işi hesap dahi bilmeden bir Central Park projesi peşinde koşmak mı? Yoksa kentin kaynaklarının nasıl kullanıldığını denetlemek mi?
Gezi eylemleri ilk başladığında da yazdım. Central Park’a gelinceye kadar Eyüp’te açılan 600 bin metrekarelik Vialand denilen o tematik parka tek biriniz laf ettiniz mi? Bir Allah’ın kulu da çıkıp “Kentin ortasında bu kadar büyük bir arazi halkın kullanımına kapatılıp paralı eğlence yerine dönüştürülemez” dedi mi? Bu tematik parklar dünyanın her yerinde kent dışında bölgelere yapılıyorken, tek bir fahri şehir planlamacısı editör “O bölge düşük gelir düzeyli bir yer. Duvarlarla çevrili bir proje bölgedeki aileler üzerinde derin yaralar açar” diye düşündü mü?

Yazarın Tüm Yazıları