İki kadın portresi anlatacağım bu hafta. California’da yaşayan... Dünyanın en büyük şirketlerinde CEO’luk yapmış... Şimdi politikaya girmiş... Önümüzdeki ay yapılacak seçimlere hazırlanan iki Amerikalı kadın. Meg Whitman ve Carly Fiorina
Meg Whitman (54), California valiliği için yarışıyor; Carly Fiorina (56), California senatörlüğü için... Hayır, birbirlerine tezat değiller. Tam tersine çok benziyorlar. Ama ikisi de, kimisi boş önyargılara kimisi istatistiklere dayanan alışıldık kalıpların dışındalar. Bu işlerde kadın olmak mı zor?.. Yoksa kadın olup da onlar gibi mi olmak bilemedim. Sırayla gidelim göreceksiniz.
California’dan seçilmek istiyorlar. Californialı değiller. Fiorina Teksas, Whitman New Yorklu. Eyaletle tek bağları, teknoloji üssü Silikon Vadisi...
Erkekler, kadınlara göre teknolojiye hâlâ yüzde 50 daha çok para harcıyor. Silikon Vadisi şirketleri de hâlâ erkeklerin kontrolünde. Ama ikisi de teknoloji alanında çalıştı ve en tepeye kadar yükseldi.
Fiorina 1999’da HP’nin başına geçtiği zaman, o ana kadar bir Fortune 20 şirketinde kadın CEO hayal gibiydi. İlk olmayı başardı. Whitman da ondan bir yıl önce ebay’in başına geçtiğinde, ebay balon deniyordu. 2007 sonu bıraktığında 8 milyar dolar ciro vardı.
Amerika’da kadınlar Demokrat Parti’de çok daha güçlü. Kongre’de 90 kadın politikacıdan 69’u demokrat. Ama ikisi de Cumhuriyetçi Parti’de. İkisi de muhafazakâr...
Doğru dürüst kar yağmayan, sörfçülerin eyaletinde politika yapıyorlar. En büyük destekçileri Alaskalı Sarah Palin.
Kadın olabilirler. Ama erkeklerden daha kavgacılar. Fiorina Cumhuriyetçi Parti önseçiminde rakibi için bir video hazırlattı. Adam domuzların arasında şeytani koyun diye tasvir ediliyordu!..
Ayrıca kadın olabilirler. Ama kürtajı desteklemiyorlar. Fiorina tamamen karşı. Whitman sadece bazı durumlarda yapılabilir diyor.
Evcil, para pul işlerinden uzak kadınlar bekliyorsanız yanılırsınız. Whitman’ın konuşmasını dinleyin. Bütçe konusuna girince ellerini çıkartıyor. Parmaklarıyla konuşmasını maddeleyip, dakikalarca rakam anlatıyor. Procter&Gamble kökenli!.. Hepsi tornadan çıkmış gibi olur.
Erkek valiler fahişelerle yakalanıyor burada. Ama kadın politikacıların pek skandalı olmuyor. Olursa da seks skandalı değil. Whitman’ın evinde çalışanlardan birinin kaçak göçmen olduğu ortaya çıktı. “Bilmiyordum yalan makinesine gireceğim” diyor.
New York Times’ta Maureen Dowd yazdı bir kere. Hillary Clinton başkanlık için yarışıyorken, “Bu ülkede bir kadının başkan olması bir siyahın başkan olmasından daha zordur” dedi. Fiorina muhtemelen bir kısmını hak etti. Ama ikisi de görevdeyken haklı haksız çok eleştirildi. Portfolio geçen yıl bir liste yayınladı. Tüm zamanların en kötü 20 CEO’sundan biri dedi Fiorina’ya.
Ancak hepsine rağmen... Yani California gibi liberallerin kalesi olan bir yerde işe Cumhuriyetçi Parti’den girmiş... Bazen hakarete varan eleştiriler almış... Kimine göre iş dünyasında cinsel ayrımcılığa uğramış olmalarına rağmen... İkisi de bırakmadı. Çok sabırlılar!..
KADINLIK MI EGO MESELESİ Mİ
Biz eğlenceli ve korkusuz kadının amentüsüyüz. Fiorina ve Whitman’ı kastetmiyorlar belki ama Cosmopolitan dergisi öyle diyor. Dergi, yeni bir reklam kampanyası başlattı hafta içi. Daha doğrusu, herkesin başrole kendini koyabildiği bir reklam filmi formatı. Reklam, dergi için yapılan bir fotoğraf çekimini anlatıyor. Facebook’tan kendinizin ve beş arkadaşınızın fotoğraflarını seçiyorsunuz. İnteraktif hazırlanan filme yüklüyorsunuz. Ve kendinizi, arkadaşlarınızı bir Cosmopolitan çekiminin yıldızı olarak seyrediyorsunuz. ‘Korkusuz kadınlar’ demişler ama işin kadın olmayla ilgisi yok aslında. Esquire yapsa erkeklerden de aynı derecede ilgi görür böyle bir proje. İki boyutu var... Birincisi, sosyal medya dalgasından yararlanıyorlar. İnsanların Facebook ve Twitter üzerinden yaptıkları yayına girmeye çalışıyorlar. İkincisi de, egonuza oynuyorlar. Bir haber okudum geçen hafta. Bir papaz, bağış toplamak için Twitter’daki ünlülerle anlaşmış. Açık artırma yapıyor ve kampanyaya destek olmayı kabul eden ünlüler, en çok para verene Twitter’da promosyon uyguluyor. Şöyle... Mesela Twitter’da onu takip etmeye başlıyor. Ya da yazdığı mesajlardan bir tanesini kendi takipçilerine retweet etmeyi vaat ediyor. E bunun için ne açık artırması yapıyorlar diyorsanız, söyleyeyim. Ebay’de bazı ünlülerin retweet teklifine 15 bin dolar para verenler var. Şaşırdınız mı?.. Şaşırmayın!.. Bunun adı Twitter egosu... Cosmocuların da kaşıdığı yer...
Twitter egosu nedir
Her gün kaç takipçin oldu diye bakıyorsun. Yazdıklarını kaç kişi okuyor, önemli!.. Arkadaşlarının takipçi sayısını kolluyorsun. Seninkilerden çok mu, az mı?.. Ünlülerle tweetleşmek hoşuna gidiyor. Onlarla arkadaş olmuşsun gibi... Ama ünlünün teki densizlik etti mi de, ağzının payını veriyorsun. Twitter değneksiz köy değil!.. Yazdığın bir tweet’in retweet edilmesi en kıymetlisi. Fikirlerin yayılıyor!.. Öğlen yemeğinde senin yazdığın bir tweet’in tartışılması ise en güzeli. Sanal kalmıyorsun!..
Hesaplaşma vakti
Bazıları hayatta hep büyük soruların peşinden gider. Tanrı var mı?.. Kainatın sırrı ne?.. Ölünce ne oluyor?.. Bunların dışındakiler lüzumsuz teferruattır çünkü. Her insanın içinde bir kitap konusu vardır, denir ya. İşte önümüzdeki aydan itibaren büyük soruları sevenler, büyük olayları anlatacakları, içlerinde tuttukları kitapları bir bir çıkartmaya başlıyorlar. Önce eski başkan George W. Bush’un anıları geliyor. Sonra onun başkan yardımcısı Dick Cheney’nin. Sonra da dönemin savunma bakanı Donald Rumsfeld’in. Obama’nın iyice dibe vurduğu sırada, sözleşmiş gibi sırayla... Bir tür hesaplaşma olacak. Hem dünyayla, hem de tarihle. 2 Kasım’daki seçimden sonra, söz, Irak Savaşı’nın çıkaranlarda...