Paylaş
Washington’da Chinatown’ın bir blok aşağısında bir suç ve ceza müzesi var. Üç katlı... Loş, dar koridorları olan... İçi sinematografik bir bina. En üst katta 200 yıl öncesinin acı veren ceza yöntemlerinden başlıyorsunuz... Ve 1930’ların gangster çifti Bonnie&Clyde’ın filmde kurşunlanan otomobiline kadar... Amerika’nın kriminal tarihinde kısa bir yolculuğa çıkıyorsunuz.
Sergilenen materyaller bazen bir yetişkin için bile ürkütücü. Oyunlar eklemişler. Elinize silah alıp suçlu vurmalar, vesaire... Ama diyelim içeri çocuğunuzla girmek istediniz. Kimse çıkıp da “Sizi baştan uyaralım, burası çocuklar için pek uygun değil” demiyor. Hatta aksine... İçerisi çocuk kaynıyor. İşte müzeyi gezerken bir kere daha dank ediyor ki... Burası silahın serbest bırakıldığı... İdam cezasının 37 eyalette geçerli olduğu... Özgürleştirmek istediği ülkelere füze yollayan bir kovboylar ülkesi!..
Geçen hafta New Orleans’ta çok ilginç bir yürüyüş düzenlendi. Yürüyenler, St. Augustine Katolik Lisesi’nin öğrencileri... Yürüme sebepleri ise okullarında dayağı yasaklamaya çalışan New Orleans Başpiskoposu’nu protesto etmek.
Hayır hayır, yanlış okumadınız!..
Rahip, “Artık okulda dayak atılmasın. Bu iş öğrenciler arasında şiddeti körüklüyor” diyor. Öğrenciler de, “Hayır atılsın. Dayak bir karakter yaratıyor” diye karşı çıkıyor. Yerel bir gazete bir öğrenciyle konuşmuş. “Dayak okulu daha eğlenceli yapıyor. Bizi birbirimize bağlıyor” diyor çocuk.
Bugün ABD’nin 20 eyaletinde okulda dayak serbest. Dayağın yasak olduğu 30 eyalette ise New Jersey ve Iowa hariç sadece devlet okullarında yasak. Özel okullarda isterseniz yine dövebiliyorsunuz.
Uygulama ise şöyle... Öğrenci bir suç işledi. Elinde fırıncı küreğini andıran bir tahta, koridorları turlayan idareci geliyor. Öğrencinin poposuna hızlıca birkaç şaplak atıyor. ‘Disipline’ olan öğrenci de... Kızarmış poposunun üstüne oturup, beynini kemiren acıyla tekrar dersine konsantre oluyor. Davranışı düzeliyor!..
Çok gürültü çıkaran bir konu bu. “Nasıl bir utançtır ki, okulda dayağı serbest bırakan tek Batı ülkesiyiz” diye kampanyalar düzenleyen çok sivil toplum örgütü var. Ancak tıpkı New Orleans’taki gibi... Dayak yanlısı toplumsal refleks, bazen hiç beklemediğiniz bir yerden çıkabiliyor.
New Orleans’la aynı dönem, New Mexico Eyaleti de bir karar aldı örneğin. Okullarda dayağı yasaklayan bir öneri kabul etti. Eğitimciler ayaklandı. “Dayak olmazsa öğretmenin eli kolu bağlanır” deyip Cumhuriyetçi Vali yasayı imzalamasın diye ortalığı ayağa kaldırdı.
Bazıları da... Tıpkı nükleer silah argümanı gibi. “Dayak atılmasa bile tahta orada dursun. En azından caydırıcılığı devam etsin” demeye başladı.
Sonucu ölçemezsiniz
Amerika’da dayak karşıtı örgütlerden en aktif olanı Ulusal Okul Hemşireleri Derneği. Derneğin Araştırma Direktörü Martha Bergren’le konuştum hafta içi. Ve dayakçıların tezlerine nasıl karşılık verdiklerini sordum. Söylediği özetle şu...
Öne sürdükleri hiçbir şey bilimsel veriye dayanmıyor. Dayakla ne başarı oranı artıyor ne de dayağın sosyal ilişkilere bir faydası var. Tam aksine tüm araştırmalar, dayağın öğrencide şiddet eğilimini artırdığını... Başarı oranını da düşürdüğünü gösteriyor.
Okul hemşirelerinin neden bu konuya ağırlık verdiğini sordum Bergren’e. Dayaktan yaralanan çok mu öğrenci var diye. “Zarar görenler bize gelmez. Dışarıdaki hastanelere gider. Ama bu tür vakalar da çok az oluyor. Biz meseleye toplumsal kaygılarla yaklaşıyoruz” dedi.
“Okuldaki dayağın toplumsal sonuçlarını gösteren bir araştırma var mı peki” diye sordum. Bu sefer de kendinden örnek verdi: “Ben New York’ta bir Katolik okulunda dayak atılarak büyütüldüm. Fiziksel açıdan kalıcı bir zarar yok. Ancak sonucu ne oldu diyorsanız. Hâlâ dayak yediğim o anlar aklımdan çıkmıyor.”
Sorun... Ölçemezsiniz!.. Bugün karısını döven bir kocanın... İşyerinde altında çalışanlara kabalık eden bir yöneticinin... Ya da ülkesindekilere baskı uygulayan bir politikacının öğrenciyken ne kadar dayak yediğini bilemezsiniz. O yüzden de, “İşte sonuç budur” diye ortaya bir veri koyamazsınız.
Dinden besleniyor
Bergren’in de dayağı bir Katolik okulunda yaşamış olması tesadüf değil. Tartışmanın dinden beslenen çok güçlü bir damarı var çünkü.
New Orleans’ta 500 kişinin katıldığı dayak yanlısı yürüyüşün fotoğraflarına baktım. En öndekiler, ellerinde İncil’den alıntılarla yürüyordu. “Sopanı kullanmazsan çocuğunu şımartırsın” diye... “İtaat etmezse kadını döv” diyen İslam gibi...
Tamam. New Orleans’ta olduğu gibi... Din adamları bugün dayak meselesinde bazen kendi cemaatlerinin önünde yer alabiliyorlar. Sekiz çocuklu koyu bir Katolik, bir başpiskopostan daha bağnaz olabiliyor.
Ancak tartışmanın siyasi boyutuna baktığınızda da... Dinden güç alan muhafazakârlığın dayak konusunda kendini nasıl belli ettiğini görüyorsunuz.
Önünüze bir Amerika haritası açın. Okulda dayağın serbest olduğu eyaletleri kırmızıya boyayın. Ne dediğimi anlayacaksınız. Çünkü çıkan resim... Size başkanlık seçimlerinin Cumhuriyetçi eyaletlerini gösterecek.
Eğitim felsefesi konusunda şimdiye kadar yazılmış en büyük metinlerden, ‘Eğitimle İlgili Düşünceler’ kitabında, John Locke 300 küsur yıl önce söylemiş halbuki. Rasyonel bir birey yetiştirmek istiyorsanız, ödülden de cezadan da uzak duracaksınız. Çünkü körüne körüne bir disiplin, köle bir ruh yaratır.
Paylaş