Paylaş
Önce filmin yönetmeni Carl Colby ile yaptığım konuşma. Sonra da Amerika’nın ‘Aile Mücevherleri’ denilen, geçmişteki kirli işlerinin ortaya saçılışının öyküsü. Kendinizi bir Amerikalı gibi düşüneceksiniz. Türkiye bölgesel süper güç olmuş. Ve tıpkı Amerika gibi kirli işleri ortaya çıkmış. Psikodramanın sorusu ise şu: Ne yapacaksınız? Kızacak mısınız? Böbürlenecek misiniz?
“Bir akşam tiyatroya gittik. Bir gece önce beraber yemek yediğimiz çifti gördüm. Yanlarına gidip ‘Buona sera, nasılsınız’ dediğimde kocam birden beni yana çekti. ‘Şşşttt, sessiz ol, o insanları tanımıyoruz’ dedi. Nasıl bir rol oynadığımızı, gerçekten kim olduğumuzu bilmediğim zamanlardı.”
Belgeselin en çarpısı sahnesi bu... 1950’lerin İtalya’sı. 1973 ile 1976 arasında CIA direktörlüğü yapan ajan William Colby, Amerikan diplomatı kimliğiyle Roma’da örtülü operasyonlar yürütüyor. Gladyonun kurulması ve antikomünist partilere destek için çalışıyor. Karısı Barbara Colby de, olan bitenden habersiz, etrafta karşılaştığı antikomünistlere selam veriyor.
William Colby’nin oğlu Carl Colby, bu belgeseli geçen yıl tamamladı. Ve o dönem uzun süre tartışıldı. O anekdotu hatırlatıp “Bir casusun oğlu olmak nasıl bir şeydi sizin için” dedim. Şöyle dedi: “Patetik ve kaba olmak istemem. Ancak belki biz de oyunun parçasıydık. Babamı gerçekten tanıyor muyum, emin olamadım. Bana ne verdi, ne öğretti, nasıl bir karakter aşıladı bilmiyorum. Ama kızgın değilim. Elinden geleni yaptı.”
Bir asker William Colby. Paraşütçü. Teklif gelince 2. Dünya Savaşı’ndan sonra CIA’ye katılıyor. Ve uzun yıllar Avrupa’da gladyo örgütünün kurulmasında çalışıyor. Norveç, İtalya...
İTİRAFÇI DİREKTÖR
William Colby, CIA’nin gelmiş geçmiş en önemli direktörlerinden biri. Hayır, gladyodaki rolü, belgeselin büyük kısmını kaplayan Vietnam’daki örtülü operasyonları için değil. Asıl... Örgütün tarihteki en önemli sırlarından ‘Aile Mücevherleri’ni ifşa eden isim olduğu için. Şöyle...
1970’lerde ortalık toz duman. Vietnam’ın üstüne Watergate patlıyor. Ve CIA’in skandalda Başkan Nixon’a destek olduğu iddia ediliyor. O dönemki direktör, bunun üzerine gizli bir iç soruşturma başlatıyor. “CIA’nin yasadışı işleri oldu mu” diye. Soruşturma tamamlanıyor. Ve ‘Aile Mücevherleri’ denilen raporlar ortaya çıkıyor. Watergate de neymiş! CIA’nin Castro’ya defalarca suikast tertip ettiği... Amerikalı gazetecilerin telefon konuşmalarını dinleyip ülke içinde takibe aldığı belgeleniyor. Raporlar hemen kasaya konuluyor. Sonra CIA’in başına Colby getiriliyor.
Ama hayır. İş orada kalmıyor. Sonra Amerikalı huysuz gazeteci Seymour Hersh karışıyor işe. Ve bir şekilde bu belgeleri öğreniyor. 1974’ün sonunda da New York Times’ta ilk defa mücevherlerden bahsediyor. Kongre giriyor devreye. Bir komisyon kuruyorlar. Ve Colby’yi ifadeye çağırıyorlar. Colby de, “Evet, Aile Mücevherleri doğrudur” deyince...
Rumsfeld dalga geçiyor
AMERİKA
Belgesel, sadece CIA’in geçmişte karıştığı pis işleri anlatan bir film değil. Aynı zamanda şuna da cevap arıyor: Niye? William Colby, Kongre’nin karşısına geçip niye bir sırdan bahsetti? Katolik ahlakı mı? Suçluluk duygusu mu? Naiflik mi? Neden?
“Buldunuz mu cevabını” dedim. “Bilmiyorum” dedi. “Ama babam bir Akdenizliydi. O dönem başkan tarafından ihanete uğradığına inandı. Ve dine, aileye, her şeye karşı inancını yitirdi. Yapması gerekenin o olduğuna inandı.”
Tartışılır elbette. Samimiyetine inanmıyorsanız, olabilir... Ancak hepsi bir yana... Colby’nin bir CIA ajanı için ilginç bir dünya görüşü olduğu da kesin. “Birbirimiz hakkında ne kadar çok şey bilirsek, o kadar güvende oluruz” demiş bir keresinde... Düşünsenize...
“Peki Colby’nin 1975’te verdiği o Kongre ifadesi, Amerika’da sistemi nasıl etkiledi” diyecek olursanız... Irak’a saldıran ekibin Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ile de konuşmuşlar belgeselde. “Colby niye anlatmış olabilir” diye. Suratında müstehzi bir ifade... “Colby hayatının büyük bölümünü gizli operasyonlarla geçirmiş biri. Kongre’yle başa çıkmak için sosyal ilişki geliştirebileceğin bir iş değil bu” diyerek dalga geçmiş.
O ekibi dikkate alırsanız... Nefret ediyorlar Colby’den. Hatta 11 Eylül’ü yaşamalarında Colby’nin mücevherlerden bahsetmesinin payı olduğuna inanıyorlar. Sistemi zayıflattı diye...
Ama bir de başkaları var ki.... 1975-2007. Onlar da Colby’nin doğrulamasından tam 32 yıl sonra kamuoyuna açıklanan Aile Mücevherleri’nin ortaya dökülmesiyle Amerika’nın daha güvende olduğuna inanıyor.
Richard Welch’i kim öldürdü
TÜRKİYE
Konuştuk elbette. Türkiye’de 1 Mayıs Katliamı’nın defterleri açılmışken, Carl Colby’ye Türkiye ile hatırladığı bir şey olup olmadığını da sordum. Katliamdan yaklaşık bir yıl önce CIA’deki görevinden ayrılan babasından bu konuda tek işittiğinin Türkiye’ye duyduğu hayranlık olduğunu söyledi. Türkiye ve gladyo konularında da uzman olmadığını... “Ama üstünde durmaya değer bir detay var” dedi sonra. Ve 1975’in sonunda Yunanistan’da suikaste uğrayan, Türkiye’ye de bakan CIA İstasyon Şefi Richard Welch Olayı’ndan bahsetti. “Kongre soruşturması CIA’yi sıkıştırmışken, Welch Yunanistan’da öldürüldü. Ve bu olay nedeniyle sonra Kongre soruşturması kapatıldı. Babamsa kısa süre sonra görevinden ayrıldı. Ben komplo teorilerine inanmam. Ama Türk okuyucular belki bu sorunun cevabıyla ilgilenebilir. Welch’i kim öldürdü? Welch’in kimliğini kim sızdırdı?”
Karar zamanı
SONUÇ
Gelelim baştaki tiyatroya... Birkaç ay önce bir think tank’çiyle Suriye’yi konuşuyoruz. ABD ne yapabilir, Türkiye’nin opsiyonları ne... “Türkiye çok hazırlıksız yakalandı” dedi bir yerde. “Neden” diye sordum. “Çünkü Suriye’ye silah sızdırmak istese Türkiye’nin çalıştığı silah kaçakçıları var mı, ondan bile eminim değilim” dedi. Bahsettiği durum çok normalmiş gibi...
İşte o konuşmadan sonra... Carl Colby’nin de söylediği bir şeyin, Türkiye’nin önümüzdeki dönem en büyük sınavlarından biri olacağını düşünüyorum.
Başından beri Amerika’yı konuşuyoruz. Örtülü operasyonlarını... İllegal faaliyetlerini vesaire... Peki aynı refleksi Türkiye için de sergilemeye hazır mısınız? Colby, “Türkiye bölgenin süper gücü haline geldi. Amerika’nın yerine geçecek ve muhtemelen tüm operasyonları Türkiye yönetecek” dedi. Bugün suçladığınız örtülü Amerikan operasyonlarının yerine yeni süper güç Türkiye’nin operasyonları geçince bakış açınızı koruyabilecek misiniz?
İki yol çıkacak karşınıza... Ya buradaki Cumhuriyetçiler gibi “Bizimkiler nasıl devirdi” deyip böbürleneceksiniz. Ya da gerçeğe bağlı kalacak, herkesin hukuka saygılı olmasını isteyeceksiniz. Kendi hükümetinizin de...
Paylaş