Bir süre önce ABD’nin Washington kentinde Dünya Telif Hakları Zirvesi’nin ikincisi gerçekleştirildi.
Teması “Yaratıcılık İçin Yeni Sınırlar”dı. 55 ülkeden yaklaşık 500 delegenin;İnternet, bilişim, müzik, sinema ve yayıncılık sektörlerinden 100 konuşmacının katıldığı zirvede en çok tartışılan konu internet korsanlığı oldu.
Konuşmalardan ortaya çıkan temel sonuç şu: Telif hakları gelirleri gelişmiş ülke ekonomilerinin vazgeçilmeyecek kadar büyük bir parçası. Örnek verecek olursak bu parça Amerikan ekonomisinin yüzde 11’ini oluşturuyor. İnternet korsanlığının her yıl Amerikan ekonomisine verdiği zarar 58 milyar dolar civarında.
Bu nedenle Avrupa Parlamentosu’nun da zirvedeki konuşmacıların da buluştuğu payda şu: Erişimi engellemek çözüm değil, önemli olan kullanıcıyı aldığı hizmetin bedelini ödemeye ikna edecek formülleri geliştirmek. Zirveye Türkiye’yi temsilen katılan MESAM Başkanı Ali Rıza Binboğa’nın MESAM yayın organı Vizyon’a verdiği görüş şu: “Engelledim, hırsızlığı sona erdirdim demekle olmuyor. Çünkü yaratımın nedeni paylaşmaktır. Ancak paylaşmak isteyenlerin bedelini ödemesi gerekir?”
Sonuç olarak; hak sahipleri, internet servis sağlayıcıları ve dijital servis sağlayıcıları işbirliği yapacak, sistemi tam anlamıyla oturtmak için büyük finansman bulunacak, telif haklarının önemini vurgulamak için kampanyalar yapılacak. İnternetteyse bedavadır anlayışı değişecek?
Diğer bir deyişle garp cephesinde yeni bir şey yok. İnternet dünyayı yönetmeye başladı, gittikçe ağırlığını artırıyor. Ama zirvelerden çıkan sonuçlar hep aynı. Çok laf, az iş; çözüm önerileri genellikle kitap harfleri?
KORSAN PARTİSİ
Yenilik Korsan Partisi’nin manifestosunda. Özetle diyorlar ki kültür ve sanat ürünleri insanlığın ortak değerleridir ve özgürce paylaşılmalıdır. Bugünkü telif hakları uygulamalarını mantık dışı buluyorlar ve yasaların yeniden düzenlenmesi gerektiğini söylüyorlar. Korsan Partisi’ne göre telif hakkı, eserin oluşturulmasından beş yıl sonra sona ermeli. Yani toplum hızla gelişirken, muhafazakârlığı bırakıp yasaları hızla yeniden düzenlemeliyiz. Çünkü telif hakları yasası adaletsiz ve tek taraflı çalışıyor. Patent hakları halkın lehine işlemiyor. Bu da gelişimi önlüyor.
Bundan üç-dört yıl kadar önce İsveç’e başlayan hareket tüm dünyada hızla büyüyor. Özellikle İsveç ve sonra Almanya’da seçimlerde dikkate değer oy oranlarına ulaşan Korsan Partisi, Avrupa Parlamentosu’na, belediye meclislerine girmeye, devletten ödenek almaya başladı. Bugün 30’u aşkın ülkede faaliyet göstermekte olan Korsan Partisi oluşumları var. Ve evet Türkiye Korsan Partisi oluşumu da 26 Ağustos itibariyle çalışmalarına başladı.
“Ne yapacağız, korsanları mı destekleyeceğiz” dediğinizi duyar gibiyim. Hayır korsanları desteklemeyeceğiz. Sadece korsanın, artık “korsan” olmadığını kabul edeceğiz. Partinin adının korsan olması da bu tip bir metafora işaret ediyor zaten, paradoks değil. Yapılan büyük zirve toplantılarında eser sahiplerinin, meslek örgütlerinin bir araya gelip sızlanmasının hiçbir anlamı kalmadı artık. Çözüm de bildiğimiz ve ezberlediğimiz her şeyi unutup hızla değişmekten geçiyor. Yakında insanlar 4G hızıyla müzik, film indirirken, bırakın indirmeyi kesintiye uğramaksızın web üzerinden müzik ve sinema ürünlerini tüketirken siz hâlâ zirveler yapıp birbirinizi ağırlarsanız eser sahiplerinin ödediği bedel her geçen gün artacak. Amaç gerçekten yaratıcılığı beslemek için hak sahiplerine hakkını teslim etmekse, mutlaka ve süratle kafayı değiştirmek lazım. Çünkü hiçbir şey sizin kontrolünüzde değil ve kafanızdaki kalıplara sığmıyor artık.