Teoman’ın kroşesi

Teoman, gece dışarı çıkmayan bir adam olsaydı, daha doğrusu çıktığı yerlerde paparazzi ekiplerine yakalanıyor olmasaydı, siz bu kadarına tanık olmayacaktınız belki.

Öte yandan, magazinci arkadaşların alkol konusunda Teoman’ın üzerine özellikle gittikleri de bir gerçek. Evet, Teoman da sütten çıkmış ak kaşık değil; alkol, güzel kadınlar ve eğlence ekseninde yaşamayı seviyor ve bol bol malzeme veriyor magazincilere.

Güneşli bir pazar sabahı Boğaz hattında bir kafede kahvaltı edip gazetesini okurken yakalama olasılığınız düşüktür Teoman’ı. Gündüz uyur çünkü. Gece hayatını sever. İçerek eğlenir, içti mi de çok içer. Durumunun özeti bu.

Benzer bir muameleyi Engin Günaydın’a da yapıyorlar magazin muhabirleri. Günaydın, artık nasıl kaçacağını bilemiyor. Takıyor kapüşonunu; önüne bakmadan, konuşmadan yürüyor. Geçen gün böyle bodoslama giderken yolda duran bir kamyona çarptı.

Şimdi bir insanı bu duruma mecbur ederek haber çıkartmak ne kadar ahlaklı bir davranıştır? Gece çıkmış, eğlenmiş, evine doğru ilerleyen ünlü birinin yürümesini engelleyebilir misiniz? Bir barın önünde nöbet tutup, sabahın 5’inde içerden çıkan ünlü insanlara "alkol var mı efendim?" diye sormak akıllı işi midir; o insanların alkollü hallerinden faydalanıp üzerlerine giderek haber çıkarmaya çalışmak ayıp mıdır yoksa mubah mı?

Magazin kameraları silah mıdır yoksa amaç halka mal olmuş kişilerin hayatını haber yapmaktan mı ibarettir gerçekten...

İnsanlar ne kadar kontrollü olmaya çalışırlarsa çalışsınlar, herkesin bir kendini kaybetme noktası var. Hele bir de alkol varsa işin içinde.

Geçtiğimiz hafta televizyonlarda Teoman’ın o can sıkıcı görüntülerini izledim. Taksiye binmek üzere hızlı adımlarla yürürken nasıl hiddetle dönüp muhabir arkadaşı yumrukladığını, sonra hırsını alamayıp iki tane daha salladığını eminim sizler de görmüşsünüzdür.

Gördüğüm kadarıyla oradaki hiçbir muhabirin payı yok olayda. Yani bir kışkırtma, damara basma da söz konusu değil. Teoman da o bildiğiniz halleri kadar alkollü değil. Sadece, bir yanlış anlaşma oluyor ve aşırı öfkeleniyor Teoman; vuruyor yumruğu.

Yaptığı ayıp; o hareketin affedilecek bir tarafı yok, orası kesin. Profesyonel anlamda da hiç doğru değil. Ancak magazincilerin, kimi ünlülerin hoşgörü çıtalarını ne kadar aşağı çektikleri de kolayca görülüyor bu olayla.

Şimdi diyeceksiniz ki, "Teoman’ın yumruk atmasından álá magazin malzemesi mi olur?" İşin kilitlendiği nokta da burası bence... Magazinci arkadaşlar, gözlerinin üzerine yumruğu yiyip, içten içe seviniyorlar şahane bir haber yakaladık diye. Olayın mağduru olmalarının da pek bir değeri kalmıyor o zaman. Tıpkı, aslında yakalanmak isteyen, yakalanınca olay çıkartan magazin güllerinin yaptığı gibi...

Çok kısa bir süre sonra, Teoman müthiş bir projeyle hayranlarının karşısına çıkacak. Dillere pelesenk olmuş Teoman şarkılarını ünlülerle birlikte yorumluyor, düet yapıyor yeni albümünde. 2008’in iddialı projelerinden biri. O zaman belki bu yumruklar reklam maksatlıdır. Öyle biri olsaydı, hanlar hamamlar dikerdi Teoman; planlı, programlı, oyunu kuralına göre oynayan... Zaten öyle biri olmadığı için bu kadar öfkeli olan bitene. Şimdi attığı yumruk nedeniyle de içtenlikle üzülüyordur, eminim.

Mor ve Ötesi Eurovision’da

Söylenenlere göre TRT; Mor Ve Ötesi ile Eurovision için prensipte anlaşmış. Ancak şarkının dilini belirleme inisiyatifi grubun elindeymiş. Gene başlamayalım lütfen bu İngilizce mi Türkçe mi meselesine... Hiç ayrıntıya girmeden birkaç şey söyleyip kapatayım konuyu. Evet, Mor ve Ötesi doğru seçimdir. Çünkü son iki albümle yarattıkları Türkiyeli ve modern sound orada da ilgi görecektir. Bana sorarsanız grubun potansiyel Avrupa kariyeri açısından şarkının İngilizce söylenmesi daha doğrudur. Artık TRT ile el ele verip, ne karar verirler bilmiyorum.
Yazarın Tüm Yazıları