Paylaş
Hande Yener dünya trendlerini yakından takip etti, etkilendi, denedi; kimi zaman başarılı oldu, kimi zamansa umduğunu bulamadı. Ancak kendisini Hande Yener yapan en önemli özelliği cesaretiydi ve sahip olduğu şöhretin hakkını verdi. Yaşadığı kafa karışıklıkları, düzenlemeleri ya da görsel tavrı açısından esinlenme sınırları dışına taşan seçimleri, kendini tekrar etmesi falan çok da önemli değil. Önemli olan kariyerinin 20’nci yılı şerefine ‘Carpe Diem’ gibi bir albüm yapabiliyor ve azımsanmayacak bir beklenti yaratabiliyor olması.
‘Carpe Diem’ 10 yeni şarkı içeren (son tekli ‘Bela’ dışında) Yener’in uzun süredir üzerinde Misha ve Berksan’la (Mete Özgencil’i de unutmayalım) çalıştığı ve pandemi koşulları nedeniyle ertelenen bir 20’nci yıl kutlaması.
Milano ya da Mahmutpaşa fark etmez
Albümle aynı adı taşıyan ilk video için Milano’ya giden, stilist Gabriele Papi’yle çalışan, Le Corbusier’nin meşhur şezlong sandalyesini kullanan, İtalyan bir model seçen ve sosyal medyada havalı şapkalarıyla konuşulan Hande Yener’e öncelikle söyleyeceğim şu: Bu görsel çağda dijital teknolojiler sayesinde oluşan sınırsız video fikri var. Görsel albüm dediğimiz şey de sadece styling, saç, makyaj ve aksesuarların ‘havalı’ olması anlamına gelmiyor. Milano ya da Mahmutpaşa fark etmez, yönetmen Aytekin Yalçın’ın yaratıcı fikirlerini yansıtabildiği bir videoyu yeğlerdim.
İkinci olarak; Yener bir dönem İngilizce söz kullanmakla kazanabileceğine inandığı yurtdışı başarısının asıl sırrı olacak; ‘bizden’ unsurlar kullanmayı unutuyor. 1980’ler pop sound’uyla ya da çağdaş dans altyapılarıyla bizim ezgileri buluşturarak yeni bir Hande Yener sound’u yaratmak yerine Berksan ya da Mete Özgencil şarkılarına Misha tarafından falanca yabancı şarkıyı anımsatan altyapılar yazılmasına göz yumuyor. Belki bizzat öyle istiyor. Bence onun kıvamında bir müzisyenin aracıya ihtiyacı yok.
Üzüldüğüm nokta şu; tek tek incelediğinizde iyi şarkılarla karşı karşıya olduğunuzu hemen anlıyorsunuz. Ancak Hande Hanım ‘konsept’e gereğinden fazla takılıyor. Ya da 20 yılın gerçek mucizesinin sadece ‘Hande Yener konsepti’ olduğunun farkında değil ki yeniliği ‘dışarda’ arıyor.
Dünyanın en başarılı kız grubu: BLACKPINK
Geçen yıl ne dünya ne de festival izleyicisi BLACKPINK fenomeninin henüz tam olarak farkındaydı. Büyük sahnelerin de yıldızı olmaları çok zaman almadı. Dört genç kadından oluşan grup güçlü vokal ve koreografisiyle kalabalıkları avcunun içine almayı bildi. BLACKPINK, K-pop’un sadece K-pop olmadığının ve anaakımı domine etmeye başladığının en önemli kanıtlarından biri.
2020’ye ‘Sour Candy’de Lady Gaga’ya eşlik ederek giren grup karantinanın en zor günlerinde Kore’de ilk albümün şarkılarını kaydetmekle meşguldü. ‘The Album’ adını verdikleri ilk albümlerinin ilk teklisi ‘How You Like That’ marş kıvamında nakaratıyla büyük ilgi gördü. Hemen arkasından yayımladıkları ve Selena Gomez’in eşlik ettiği ‘Ice Cream’ adlı ikinci teklinin başarısıysa albümün etkisine dair güçlü işaretler veriyordu. Bu ayın başında beklenen albüm geldi. ‘The Album’ sekiz şarkısıyla iddiasının arkasında duracak gibi görünüyor. Cardi B’nin eşlik ettiği ‘Bet You Wanna’dan başlayarak keşfettiğinizde göreceksiniz ki korkusuzca eğleneceği günler geldiğinde dünyanın bu tip albümlere ihtiyacı olacak. Yeni pop çağının dinamiklerine ve dünyanın en başarılı kız grubuna yakından bakmak isteyenler kaçırmasın.
Paylaş