Nil Karaibrahimgil, en başından beri farklılığını belli etmiş bir kadın. O nedenle kimseye bir “proje” gibi görünmüyor.
Çok çekici, çok gerçek, çok samimi bir şey. Eksikleri, geliştirmesi gereken yönleri de var elbet. Ama artıları ağır basıyor. Nakarat melodisi yazma konusundaki doğal yeteneği, şarkı sözlerinde yakaladığı derinlikli basitlik, hepsinden önemlisi bizzat Nil’in duruşunun, giyiminin kuşamının öykünülecek bir kadın portresi çiziyor olması yaptığı işleri de albenili kılıyor.
Nil’in çocuksu bir merakı ve ilgisi var yaptığı işe karşı. Kendi inandığı şeyi yaptığı için de hala heyecanını koruyor. Ama yaratıcı da olsa, havada uçuşan o müzikal fikirlerin bir müzik direktörü, aranjör tarafından toplanması, bir müzik puzzle’ı yapar gibi yerli yerine oturtulması lazım. Nil de bunun farkında ki, uzun süredir Ozan Çolakoğlu ile çalışıyordu. Çok güzel bir ikili olduklarını en başta düşünen bendim. Büyük bir uyum oluşmuştu aralarında.
Son albüm “Nil Kıyısında”yla birlikte Ozan Çolakoğlu yerine Alper Erinç ile çalışma kararı aldı Nil. Alper Erinç de Ozan Çolakoğlu gibi müzikal anlamda son derece açık kafalı bir adam. Görüyorum ki Nil şarkılarını da bambaşka bir yerden bakarak okumuş. Duygusal tarafını, kadın tarafını daha ön plana çıkartan bir parça seçimi ve düzenleme matematiği var yeni albümde.
Nil artık kızları bir araya toplayıp kek yapmıyor, tek taş aldırmıyor onlara. Onun yerine aşk ve ayrılık acısı çeken bir kadının hikayesini anlatıyor yeni şarkılarda. Kadınların hep bir ağızdan söyleyip dans edeceği sloganlı şarkılar değil bunlar belki, ama kesinlikle daha olgun; başka kadınları duygusal olarak örgütlemek yerine tek bir kadından söz eden şarkılar.
İÇİNDEN BAŞKA BİR NİL ÇIKMIŞ
Nil Kıyısında’yı dinlerken aradan sevdiğiniz şarkıyı seçme ihtiyacı duymuyorsunuz, çünkü şarkılar arasında öykünün devamlılığı bakımından güçlü bir bağ var. Karanlık şarkılar mı? Bence değil. Özellikle Nil’in kadın dinleyicilerinin iç çekerek dinleyeceğine inandığım bir albüm.
Aşk acısı, ayrılık gibi konularda çok önemli yaralara usturubuyla dokunmuş çünkü. Fazlaca kelime oyunu da yapmamış. Alper Erinç’in, yönlendiren bir aranjör olarak Nil’in içinden bir başka Nil çıkarmayı becerdiğini rahatlıkla iddia edebilirim. Bazıları eski Nil’i özleyebilir. Bu şarkılarla yeni hayranlar da edinebilir. İnanın bunlar hiç önemli değil. Ben artık net bir şekilde önemli olanın bir müzisyenin yaşadığı müzikal yolculuğun yönü ve şarkıları olduğu düşünüyorum. “Bu albüm” diye bir şey yok; sadece yeni şarkılar ve farklı duygular var.
Nil de böyle düşünüyor olmalı ki, bu albümden sonrası için plak şirketi ile kontratını yenilememiş. Bir memnuniyetsizliği olduğundan değil.
Artık albüm fikrine inanmadığından. Klip çekemediği şarkıların heba olmasından, emeğinin boşa gitmesinden yorulmuş, o kadar. Artık yaptığı reklam jingle’larını sponsor edip her şeyini kendi yapmayı düşünüyor. Yeni şarkılar yapacak, klipler çekecek ve bunları çok önem verdiği web sitesi üzerinden paylaşacak. Konserler yapacak. Tabii Nil’e ve bu sisteme sahip çıkacak büyük sponsorlar da olacaktır. Bunu başarsa başarsa Nil’in başaracağına inanıyorum.