Bayram arifesinde internete girip MySpace ve Last Fm sayfalarını açmak isteyen kullanıcılar, muhtemelen başlangıçta şaka olduğunu düşündükleri bir sürprizle karşılaştılar.
Her iki siteye de erişim, Müyap’ın açtığı dava sonucu mahkeme kararıyla engellenmişti. Şaşkınlık yerini kısa sürede öfkeye bıraktı. Bloglarda, internet sitelerinde, Twitter, Facebook gibi sosyal paylaşım mecralarında kıyamet koptu. Peki işin iç yüzü neydi?
İŞİN İÇ YÜZÜ
Last Fm’i bir internet radyosu, müzik kütüphanesi olarak kabul edebiliriz. Ama MySpace’in müzik endüstrisinin son 5 yılı üzerindeki dönüştürücü etkisi çok büyük. Hem herhangi bir şirkete bağlı olmadan kendi müziğini özgürce paylaşmak isteyenler, hem büyük şirketlerce farkedilmek isteyenler, hem büyük plak şirketleriyle sözleşmesi olanlar hem de tüm bu müzisyenlerin şarkılarını dinlemek isteyenler için kolay vazgeçilebilecek bir mecra değil. En çok da müziğini kitlelerle paylaşmak isteyen amatör müzisyenler için önemli. MySpace müzik endüstrisinin dijital dönüşümünü simgeleyen devrimin ta kendisi.
TELİF ÖDEMEK İSTEMEDİLER Mİ
Davacı Müyap bir meslek örgütü. Asıl amacı, bir müzik albümü üzerindeki yapımcı haklarını korumak, toplamak ve üyesi olan yapımcılar arasında hakça bölüştürmek. Ancak buradaki durum farklı. Müyap bu davayı diğer meslek örgütlerini de kapsayan bir konsorsiyum adına açıyor. Yani söz konusu olan sadece yapımcıların değil; eser sahibi, yorumcu ve aranjörlerin de haklarını üzerinde mutabık olunan bir tarife üzerinden toplayıp ilgili meslek örgütlerine pay ediyor. Bugün Turkcell’in, Power Grubu’nun, Coca Cola’nın, Mynet’in, Türk Telekom’un kullandığı altyapıyı Müyap’ın oluşturduğu şarkı havuzu sağlıyor.
Peki Myspace ve Last FM bu telifleri ödemem mi diyordu? Hayır, uzun bir süredir görüşmelerini sürdürüyordu Müyap bu şirketlerle. Tarifeler konusunda bile anlaşmaya varılmıştı. Her iki şirket de yurtdışı menşeili oldukları için kimi pürüzler vardı halledilmesi gereken. Peki görüşmeler sükunet içinde yürürken Müyap neden erişimin engellenmesini sağlamak amacıyla dava açtı? İşte orası muamma. Çünkü bunun adı olsa olsa tahsilatı hızlandırmak için aba altından sopa göstermektir ki, sonuçları vahim olmuştur.
MÜYAP AYIKLASIN PİRİNCİN TAŞINI
Şimdi Müyap “sansürcü”, “kendi çıkarlarını kollayan” bir meslek birliği olarak algılanmasına neden olan yaftaları temizlemekle uğraşsın dursun. İşin en tuhaf yanı, MySpace’de müzisyen profiline sahip ve şarkılarını paylaşan üyelerin küçük bir yüzdesinin haklarını temsil ediyor Müyap, MSG, Mesam ve Müyorbir. Büyük çoğunluk meslek örgütü üyesi değil. Erişimin engellenmesi o bağımsız müzisyenlerin kendini ifade haklarını da ellerinden aldı. Müyap görüşmeler sürerken dava açarak hata yaptığını düşünüyor mu şimdi, bilmiyorum. Yasal gerekçelerle de olsa sansüre çanak tutmakla, bu yöntemle insanları bilinçlendirdiğini iddia etmekle çözülecek meseleler değil bunlar çünkü. Endüstri büyük bir hızla değişirken yarın özgürlüklerini ellerinden almanız sebebiyle meslek örgütü üyeliklerinden vazgeçmeyi bile göze alabilir yeni kuşak müzisyenler. Yasaklamaya değil uzlaşmaya çalışın lütfen.
Orhan Atasoy’un ardından
Türkiye onu doksanların başında “Gemiler” adlı şarkısıyla tanıdı. Umur Turagay’ın klibi, Fikret Kuşkan’ın oyunculuğu ve Orhan Atasoy’un büyülü sesi, zaten iyi olan şarkı için “Demek bizde böyle şarkılar yapılabiliyormuş” diye düşündürmüştü. Yıllar sonra Teoman da yorumladı. Uzun süredir Amerika’da motoru, teknesi huzurlu bir hayat yaşayan Orhan Atasoy, kısa bir süre önce ortaya çıkan ve hızlı seyreden bir hastalık sonucu aramızdan ayrıldı. Ruhu denizlerde dolaşsın, unutmayacağız!