Yıllar önce şöyle bir şey yazmışım: “Mor ve Ötesi benim en büyük vicdan azabımdır...”
Neden, onca yıl bu kadar kaliteli işler yapan bir grup hak ettiği yerde değil öyle değil mi? Sonra bir vesileyle gruptan Kerem Özyeğen’le konuşmuştuk. Kerem de “sana vicdan azabı çektirmek istemiyoruz” demişti şakayla karışık. Şimdi o günlerin üzerinden çok zaman geçti. Ama nelere direnerek bugünkü konumuna geldi Mor ve Ötesi onun üzerine bir düşünmek lazım. “Pinhani diye bir grup var”, “Asfalt Dünya diye bir grup var” diye yazdım defalarca yılmadan. Kimse dizi müziği ya da magazin malzemesi olmadan ilgi göstermeyecek mi bu adamlara? Duman eski köprünün altından söz ederken ve kimseler umursamazken “Duman, Duman” diye yırtındım. Şebnem Ferah’ın Volvox döneminden beri konserlerine gidiyorum; inandım kendisine. Serdar Ortaç’ı, Mustafa Sandal’ı radyo dj’liği yaptıkları zamanlardan beri takip ediyorum. Ceza’ya ve rap işiyle iştigal eden nice insana seneler önce inanarak danıştım bu işi nasıl büyütebiliriz diye. Hakan Eren; dedim içimden, bir prodüktör olarak orada önemli bir şeyler yapıyor. O eski kırkbeşliklerin ortaya çıkması için illa “Issız Adam” mı lazım? Belkıs Özener’e ve çoktan klasik olması gereken isimlere hak ettiği ilgiyi göstermek için bunca yıl niye bekledik? Bu kadar mı ilgisiziz müziğimize, bu yola baş koyanlara... Gökhan Özen bir şarkı yaptı çok beğendim; adam orda içten içe yırtınıyor ben “müzik” yapmak istiyorum diye; ama kimse farkında değil. Gökhan nasıl çıkacak peki bu çarkın içinden? Gökhan, Tarkan, Murat, Serdar, Ceza, Şebnem; yarın Ayşe, Ali nasıl yapacaklar bu işi? Bizim prodüktörler mi becerecek de yönlendirecek? Sponsorlar mı fark edecek de doğru kişiye yatırım yapacaklar? Bence çok zor... Sonunda ne olacak biliyor musunuz? Internetti, krizdi, seçimdi derken iyice küçülen bu işin tadı kalmayacak. Kalmayacak çünkü bu işle uğraşan sanatçıların, emekçilerin ekmeği olmazsa; o iş de maalesef olmayacak. En iyimser tahminle de meydan, müzik yerine tamamen işin magaziniyle iştigal eden insanlara kalacak. Biz de yüzlerce yıllık müzik mazisi olan bir toplum olarak Anadolu topraklarında bu kuraklığı yaşayacağız. Diyeceksiniz ki “bunca derdimiz var ona sıra gelene kadar...” Ama unutmamak lazım ki bugün doğrudürüst şarkılar dinleyen çocuklar değiştirecek her şeyi. İyi filmler, tiyatro oyunları izleyenler politikacıların gazına gelmeyecek. Operanın gürültü olmadığını düşünenler; onlar geliştirecek bu ülkeyi. Kendi müziklerinin ne kadar değerli olduğunu bilen bugünkü küçük çocuklar... Bir albüm alırken de, konsere giderken de bunu düşünmek lazım. Çünkü bu işi yapan insanlar idealleri uğruna aç kalıyorlar.