Öyle eskisi gibi, “tutan birilerini bulalım, onun benzerlerini çıkartalım, ilgi biraz azalınca verelim magazin gazını” düşüncesiyle ne şirketin ne de sanatçının para kazanma şansı var artık.
Şimdi şirketler çıkartacakları albümleri anahtar teslim olursa kabul ediyorlar ancak. Hatta klip maliyetini bile sanatçıya yüklemek istiyorlar. Satış gelirinden zaten pay alamayan sanatçı da haliyle tek ekmek kapısı olan konser gelirini paylaşmak istemiyor şirketle. Ama bu işte bir yanlışlık var. Bir şirketten albüm çıkartmak sadece simgesel bir anlam ifade ediyor bugün. Sanatçı “bir albümüm olsun bari de konser yapabileyim” diye düşünürken, şirketin durumu “aman para harcamayalım, dağıtımcı olalım bize yeter” şeklinde. Bunun böyle yürümeyeceği kesin. Şirketlerin artık kendi inandığı müziği yapan insanları anlayacak, onları nasıl konumlayacağını bilecek ehil yöneticilere ihtiyacı var. “Bu albüm burada satmaz”cı, dokuz sekizlik ritme, ya da nağmeli gırtlağa odaklanmış kimi cahil yöneticilerin gidip yerlerine dünyada müzik sektörünün nereye gittiğinin farkında olan, interneti ve nimetlerini idrak etmiş, vizyon sahibi insanların gelmesi gerekiyor. Yahu, albümler zaten satmıyor. Sen kendi müziğini yapan o insanları alıp nasıl bir yere getiririm, nasıl o adamlardan para kazanırım diye düşünmek yerine günü kurtarmaya çalışıyorsun elindeki üç beş tane uyduruk işle. Çünkü örneğin “yeni trend” Türkçe rock’ı da elektro gitarla türkü söylemek sanıyorsun. Tam da bu noktadan hareketle mart başında çıkan FOMA albümü “Albüm”den söz etmek isterim. Olaylar pek yakınımda cereyan ettiği için en başından beri izliyorum gelişmeleri. Bu adamlar neredeyse 2 yıl önce başladılar bu maceraya. Adamlar dediğim de büyük çoğunluğu yıllarını müziğe vermiş ustalar. Şarkılarını yazdılar. Kayıtlarını yaptılar. Bir gün bir şarkıda yaylıları Apocalyptica çalsın diye bir hayal kurdular. Dünyaca ünlü grup tereddüt etmeden kabul etti şarkıları dinleyince. Sonra ünlü Finnvox Stüdyoları’na gittiler mix ve mastering için. Her şey bittikten sonra da gururla plak şirketlerinin kapısını çaldılar. Bu vesileyle açık söylemek istiyorum. Ben plak şirketlerinde çalışanların bir bölümünün ne dinlediğini anladığından bile emin değilim. İnsanlar inandıkları için ceplerinden harcayıp böyle bir iş çıkartmış, dünya standardında bir rock albümünü getirip masana koymuşlar. Ama işte galiba o masada bir sorun var. Elec-trip Records’un bu anlamdaki vizyonunu bizzat kutlamak istiyorum. Geçtiğimiz iki yıl içinde FOMA’nın müziğiyle söylemek istediklerimi çeşitli vesilerle söyledim. Ama ben albümle ilgilenmiyorum. Bu plastik parçasının adının da “Albüm” olmasını rastlantı olarak görmüyorum. Öte yandan FOMA’nın müziğinin eninde sonunda kitlesiyle buluşacağına inanıyorum. Hem de sadece Türkiye’de değil? Tüm albümü dinleyebileceğiniz www.myspace.com/fomaband adresindeki hareketlilik de beni doğruluyor. Bu çok güzel 10 şarkı için kendilerine teşekkür ederim. Bir de inandıkları değerler ve kararlılıkları nedeniyle?