Bir liraya Cicibebe

Cicibebe, zeka pırıltısının, isimsiz bir grubun diğerleri arasından sıyrılmasını nasıl sağladığına güzel bir örnek.

Korsan tezgâhlarında satılan CD’ler de çok zarar verdi sektöre ama uzun süre boyunca sinsice büyüyen asıl tehlikeyi fark edemediler: İnternet... Yasal satışlar büyük oranda düştü. Müzik şirketleri artık prodüktörlük işlevlerini yerine getiremez hale geldi. Bu girdaptan çıkmak için konser gelirlerine ortak olmak gerekiyordu, ama birçok şirket bunu öngöremediği için o şekilde yapılanmamıştı. İşlerin sarpa sardığı, sektörün çöküşe geçtiği, krizin de bastırdığı bu dönemde, dönüşmek için geç kalınmıştı artık.
Müzik şirketleri, günlerini kurtarmak için masrafsız projelere yönelirken, olan kendini o şirketlere teslim eden yeni ve yetenekli müzisyenlere oldu. Çünkü bir atımlık şansları vardı ve müzik şirketleri kendilerini saldı çayıra, umdu ki Mevla kayıra. Ne olursa olsun bir albüm çıkartmalıyız diye düşünen genç müzisyenlerin büyük çoğunluğu kurban edilmiş oldu.
Albümden umudu kesenler, farklı yollar deneyenler oldu. Ama iş, albümünü internetten bedava yayınlamakla bitmiyor. Bunu bir pazarlama fikriyle birleştirmek, internetle savaşıyor değil uzlaşıyor olmak, hatta mümkünse müzik şirketiyle ortak hareket etmek en doğru strateji. Zardanadam, Demir Demirkan, Yakup gibi isimler çeşitli projeler yaptılar. Başkaları da var, hepsini saymaya gerek yok.

Ancak kimse Cicibebe kadar etkili bir pazarlama fikriyle ortaya çıkmadı. İsimsiz bir rock grubu... Ama hem medyanın ilgisini çektiler, hem de sistemle ilgili vermeleri gereken mesajı layıkıyla verdiler.

Cicibebe ilk CD’si “Tabuttaki Son Çivi”yi yayınladı. CD’yi müzikmarketlerde bulabiliyorsunuz. Bir kabı var, kitapçığı var. İçinde bir de CD var. Ancak o CD boş. Doldurulabilir bir CD. İçinde bir şifre, bir link, bir program, audio ya da video bir kayıt; hiçbir şey yok sizin anlayacağınız. Bu ürünü 1 TL’ye satın alabiliyorsunuz. Sonra gidip yasal olarak bedavaya indiriyorsunuz albümü internetten. Ve satın aldığınız boş CD’ye kaydediyorsunuz.

Elbette buradaki amaç 1 TL’ye satılan boş CD ve kabından gelir elde etmek değil. Ama söz konusu fikir büyük bir pazarlama değeri yaratıyor işte. Bu fikir sayesinde medyanın ilgisini çekiyor, programlara konuk oluyorsunuz, gazetelerde haberiniz çıkıyor. Çünkü diyorsunuz ki; “Aslında dolu bir CD ile boş bir CD’nin farkı kalmadı!”
Zeka pırıltısının, isimsiz bir grubun diğerleri arasından sıyrılmasını nasıl sağladığına güzel bir örnek. En önemlisi de televizyona çıkıp cahil cesaretiyle “Albümümü almıyorsanız, internetten de indirmeyin!” diye martaval okuyan nice büyük ismin anlayamadığı bir gerçeğin altını çiziyor olması bu projenin. İnternetle savaşma, interneti düşman belleme. Sen onu yenemezsin! Yapacağın tek bir şey var, o da işbirliği yapmak. Orada oluşan ekonomiden direkt ya da dolaylı olarak payını almak. Biraz vizyon, biraz da zeka...
Yazarın Tüm Yazıları