DENİZLİ’de geçtiğimiz pazartesi günü Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ve Pamukkale Üniversitesi’nin birlikte organize ettiği APHRODISIAS-LAODİKEIA Festivali törenle başladı...
Bilindiği gibi olimpiyatların kurucusu Baron Pierre de Couberten’in temel amacı spor kanalıyla dünya gençliğini bir merkezde toplayıp birbirlerini tanımalarını ve böylece barış içinde yaşamalarını sağlamaktı. İşte spor, kültür ve sanatı bir araya getirmemiz IOC’nin Kültür Komisyonu tarafından takdirle karşılandı ve geçen yıl başladığımız bu girişimimiz komisyon tarafından en başarılı organizasyon olarak görüldü.
Dünyanın her köşesinden gelen pırıl pırıl gençlerle bir araya geldik. Ülkemizi ve insanlarımızı tanıtmanın en güzel ve en etkili yolu budur. TMOK’un ve Kültür Komisyonu’nun gönüllü üyeleri ile bu organizasyonun sponsorlarını kutluyorum.
Olimpizm felsefesinin en çarpıcı örneğini Türkiye’nin sergilemesinden de büyük mutluluk duyuyorum.
Çifte standart
F.BAHÇE’nin Şampiyonlar Ligi elemesindeki rakibi B36 Torshavn, Faroe Adaları’nın şampiyonuydu. Faroe Adaları aslında bağımsız bir ülke değil. Danimarka’nın yönetimi altında yaşıyorlar. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne (IOC) yaptıkları üyelik başvurusu kabul edilmedi. Ancak FIFA, Faroe Adaları’nı üye kabul etti. İşin tuhaf yanı Türkiye Lig ikincisi ile oynadılar.
Şimdi gelin de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için üzülmeyin. Bağımsız bir devleti olmayan Faroe Adaları FIFA’nın üyesi, ama devleti, hükümeti ve her şeyi ile bağımsız bir ülke olan KKTC üye değil. Bu çifte standart hiçbir zaman bitmeyecek mi?.. Ortada ayıp olan bir ayırım var. Üstelik bu ayırım insan haklarına aykırı...
Bir yanda Danimarka’nın yönetimi altındaki ülkeye üyelik verilirken Kuzey Kıbrıs’a aynı hakkı tanımamak, çok dramatik bir çelişki oluyor. Buna benzer Pasifik Okyanusu’nda daha çok ülke var.
Şike varsa ispatlayalım
BİZ şimdi kendi içimizde renk kavgası yaparken, herkes Üsküdar’ı geçmiş gidiyor. Şike var, ama ispatı zor diyoruz. Doğrudur, bunun için de Futbol Federasyonu’nun resmi başvurusu ile her tür araştırmayı yapabilecek kanuni yetkiye sahip bir spor mahkemesi kurulması gerekir. Sadece içimizde kavga ediyoruz. Çözüm ortada.
Ayrıca hakemler de ikaz edilecek. Saha içinde futbolcuların konuşmalarından ve oyunda yapılan bilinçli hatalardan hakemlerde şike kanaati olabilir. Ve hiç kimse hakemin verdiği kararı bozamaz. Bu nedenle hakemlerin bu konuda da MHK tarafından eğitilmeleri ve uyarılmaları gerekmektedir.
Devamlı laf üretiyoruz. Ama asıl işimiz spor mahkemesini kurmak olmalı...
Teşvik primi komedisi
TÜRKİYE enteresan bir ülke... Eski Kulüpler Birliği ve ülkemizde en uzun süre kulüp başkanlığı yapan Gençlerbirliği’nin ve Türk futbolunun duayen yöneticisi İlhan Cavcav, "Teşvik primi şike değildir" diyor.
Sevgili Cavcav, adı üstünde buna teşvik primi deniyorsa bal gibi şikedir. Daha açık konuşalım. Sen rakip takımın futbolcularına vurun, kırın, her türlü pisliği yapın, maçı kazanın veya puan alın diyorsun ve bunu gerçekleştirdikleri taktirde bu rakip takımın oyuncularına para veriyorsun ve de bunun şike olmadığını iddia ediyorsun. Peki, şike nasıl oluşuyor?
Yapma Sayın Cavcav. Herhalde dalgınlığına geldi. Teşvik primi şikedir. Bunun başka türlü açıklanması olamaz, daha doğrusu olmaz... İşte bu nedenle Futbol Federasyonu’nun önerisi ile her türlü araştırmayı yapacak bir Spor Mahkemesi derhal kurulmalıdır. Her geçen gün futbolumuz daha fazla bir batağa sürükleniyor.