BÖYLESİNE bir skandal, böylesine acımasız ve insan haklarına aykırı bir olayın eşine benzerine spor dünyasında hiç ama hiç rastlanmadı.
İngiliz takımı Luton Town, Çetinkaya ile maç yapmak için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne geliyor ve İngiliz Futbol Federasyonu, Rumlar’ın tehditleri sonucu bu karşılaşmayı oynatmıyor. Halkı, seyircisi, futbolcuları, cumhurbaşkanı ve bakanları ile tüm Kuzey Kıbrıslılar üzüntü içinde bu utanç sahnesini izliyorlar. Yazık, çok yazık.
Faroe Adaları bağımsız bir ülke mi?
Peki, FIFA üyesi Faroe Adaları bağımsız bir ülke mi? Eğer olsaydı, IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) Faroe Adaları’nı başvurusuna rağmen üye olarak kabul ederdi. Kısaca dünyanın en büyük spor örgütü IOC, Faroe Adaları’nı bağımsız olmadığı için üye olarak almıyor ama FIFA, bu adaları üye yapıyor. Bu bir çifte standart ve anlamsız bir ikilem değil mi?
KKTC’nin en kısa zamanda yapacağı girişim önce İngiliz Futbol Federasyonu’nu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne vermek olmalı. Düşünün, KKTC ile ticari ilişkiler kuran, hava uçuşunu sağlayan, vatandaşlarının bu adada yaşamasını onaylayan İngiltere’nin futbol federasyonu, korkak ve acizce bir karar alarak Luton Town yöneticilerini tehdit ediyor. Kısaca hukuka, adalete ve insan haklarına aykırı bu olayın kötü ve utanılacak kahramanı oluyor. Üstelik İngiliz Futbol Federasyonu’nun başkanı, UEFA’nın da asbaşkanı. İngiltere’de insan hakları ve demokrasi böyle mi yürütülüyor?
İngiliz basını susacak mı?
Aralarında çok değerli arkadaşlarımızın da bulunduğu İngiliz spor basını, bu konuda susacak mı? Sanmıyorum. Böyle utanç verici bir olay dünyada yaşanmadı. İki takım da sahaya çıkacak ama İngiliz Futbol Federasyonu’nun baskısı ve tehditleri sonucu maç oynanmayacak. Nerede kaldı sporun barış, dostluk ve kardeşlik olduğu. Bu utanç verici durumu yaşatanlara yalnız KKTC değil, Türkiye de tepki göstermeli. E-mail ile İngiliz Futbol Federasyonu’na, FIFA ve UEFA’ya, İngiliz basınına, yapılan utanç verici olayın anlatılması gerekir. En kısa zamanda paraya çok düşkün İngiltere Futbol Federasyonu Başkanı görevinden ayrılmalıdır.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı da bu konuda İngiltere hükümeti nezdinde girişimde bulunmalıdır. İnsan hürriyetini kısıtlayan bu acımasız ve bağnaz düşüncelere karşı AB’nin yapacağı bir şey yok mu? Dünyada hiç yaşanmamış bir olayın çirkin sorumluları hakkında vicdani bir kamuoyu oluşturulmalı ve her konuda Kıbrıs’ı tek başına temsil etme bağnazlığına son verilmelidir.