Halki Kusursuz yol arkadaşı

Ege’de ve özellikle Bodrum civarında epey denize çıktım. Önce Bodrum’un Gündoğan Köyü’ndeki balıkçı kayıklarıyla şimdi yasaklanan gece dalışlarına, daha sonra guletlerle...

Ege değişmedi, değişmeyecek ama guletler büyüdü, çoğu eski zarif formlarını kaybedip birer deniz minibüsüne dönüştü. Bu deniz minibüslerine binenler, Ege’yi guletlerin kıçlarındaki dev teraslardan, bir binanın ikinci katından sokağa bakar gibi izler oldular. Yüzyıllarca Ege’nin yükünü ve insanlarını taşıyan tırhandiller piyasadan iyiden iyiye çekildi çünkü onları guletlerdeki gibi, kıçları minibüse dönüştürmek zordu. Sonra, yabancı turistler Ege’yi keşfetti. Türkiye ve Yunanistan’daki limanlardan demir alan çoğu yabancı bayraklı tekneler, Ege’de yelken basar oldu. Ve sonunda, bu yıl ben de, Ege’de yelken yapan şanslıların arasına katıldım.

Halki ile Yunanistan’ın İstanköy Adası’ndaki marinadan ayrılırken, hedef Gökova Körfezi’ydi. Karaada’yı iskelemize (sola) alıp, sertleşen meltemin önünde yelken bastık. Ege’nin sert meltemli lacivert sularında Halki, ağır bir tekne olmasının getirdiği avantaj ile dalgalı denizde bir buzkıran gibi ilerliyordu. Birkaç yelkenli dışında tekneye rastlamadık. Guletler, sabah erkenden yola çıkıp kuytulara sığınmıştı.

Viyadan (arkadan) gelen dalgalar hızlanıp, teknenin hızını aştığında hafif rahatsız, biraz da serpintili bir seyir başladı. Akşamüstü Orak Adası’nın saçağına girip baştan çıpa, kıçtankara bağlandık. Yakınımızdaki birkaç büyük gulette hayat, bu koyun güzelliğini bozmadan sessizce sürüyordu. Çok keyifliydi.

*

Hakli, 15 yaşında bir tekne. Elden geçirdik geçirmesine ama hálá eksikleri var. Bu eksikler ilk uzun Ege seyrinde keyfe keder sorunlar olarak ortaya çıktı. Bunların notlarını aldık. Yani kışın yapılacak işlerin listesi büyüyor...

Geçen yıl aldığım ama uzun süre kullanma olanağı bulamadığım elektronik harita yüklü GPS cihazı çok işe yaradı ama yine de bildiğimiz kağıt haritalar olmazsa olmaz. GPS’i harita üzerinde çizilen rotanın teyidi için kullanmak sanırım çok daha akıllıca. Çünkü insanın gözünü haritanın bir ucundan diğerine gezdirirken geçirdiği sürede, GPS bir milin hesabını zor yapıyor. Daha sonra, İngiltere’de bir teknenin, kaptan içeride el GPS’ine bakarken kayalara çarpıp 45 saniye içinde battığını okuyunca, eski usul rota planlamanın ne denli doğru olduğunu düşündüm.

Orak Adası’ndeki dingin akşam ardından, adını en ucundaki kampingden alan Amazon Koyu’na gitmek üzere yelken bastık. Harika bir seyirdi. Namık Kaptan’ın yaratıcı çözümleri ile Halki’nin artık yenilenmesi gereken yelkenlerini istemeden kavança (rüzgarın arkadan geldiği durumlarda yelkenlerin yön değiştirmesi) riskini azaltıp, "ayı bacağı" ile GPS üstünde 7.5-8 knot hızlara ulaştık.

İngilizce’de "kaz kanadı" denen ve rüzgarın arkadan geldiği durumlarda ana ve ön yelkenlerin iki yana açılması ile rüzgardan daha fazla yararlanmayı sağlayan bu düzene, biz neden "ayı bacağı" deriz? Konuştuk ama nedenini anlayamadık. Ayı ile yelken bağlantısı kuramadık...

Amazon Koyu ve ardından İngiliz Limanı’nda geçirilen jeneratörsüz geceler, Gökova’nın sessiz güzelliğini yaşattı. İstanbul’a, iş nedeniyle kısa keserek dönme kararı verdiğimizde rotamız Orak Adası üzerinden Bodrum’du.

*

Ege’nin bize yarayan melteminin, dönüş yolunda bizi zorlayacağını bilerek sabah güneşle beraber demir aldık. Öğleye doğru rüzgar çıktı; birkaç saat sonra rüzgarı tam kafadan almaya başladık. Sağanaklarda 25 knotu bulan rüzgarın yarattığı yalpayı önlemek için ön yelkeni basarak makine seyri ile Orak’a geldiğimizde, Halki iyice yıkanmış, bizler de bayağı yıpranmıştık. Maşallah deyip, Halki’ye teşekkür ettikten sonra, saçak altında olmasına rağmen, sert rüzgarın ürperttiği koyda denize girdik.

Ertesi sabah Bodrum yolundaydık. Akşam ise İstanbul’da, Kilyos’taki evimizde.

Halki, umduğum gibi, tümümüze kusursuz bir yol arkadaşlığı ve ev sahipliği yaptı. Tekneli yaşamı seçebilenlere yıllar yılı imrenerek bakan ben, bu hayata az da olsa bulaşabilmiş olmanın mutluluğu ile şimdiden Ağustos sonundaki Göcek seyirleri için gün saymaya başladım.

Kaç zamandır Halki Halki deyip duruyorum ama geçen yaz İstanbul’da çıktığımız günübirlik yelken seyirleri dışında onda yaşama deneyimimiz yoktu. Hiç ısınamadığım guletli mavi yolculuk deneyimlerinden sonra, Halki’de 5-6 gün yaşayacak olmanın keyfi, İstanköy’den (Kos) Gökova Körfezi’ne gitmek üzere ayrılır ayrılmaz hissettirdi kendini. Ege’ye ve sert meltemine bu denli yakın olmak, içime iyi ki düşen yelken böceğini iyice güçlendirdi.

Güneycan Kaptan

Dünya Şampiyonluğu’na gidiyor


Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya Eyaleti’nde, Los Angeles, Santa Monica Körfezi’nde yapılan Laser Radial Dünya Gençler Şampiyonası’nda Bodrumlu yelkenci Güneycan Kaptan birinci gidiyor. Yaşları 15 ile 18 arasında değişen 181 sporcunun katıldığı yarışmada ilk beş yarışta, üç birincilik, bir yedincilik ve bir dokuzunculuk kazanan Kaptan’ın yarışmayı kazanıp kazanmayacağı bugün belli olacak. Bodrum’daki Era Yelken Kulübü’nün sporcusu olan Kaptan, Haziran ayında 17 yaş altında Laser Radial Avrupa Şampiyonu, genel klasmanda ise ikinci olmuştu. Santa Monica’daki milli ekipte Barbaros Tuna ve Reşat Yalaz da bulunuyor.
Yazarın Tüm Yazıları