Gencecik bir adamken, kendi parası ile Güney Kutbu’na komşu Falkland Adaları’nda bir koloni kurmuş.
Falkland’ın kolonileri meşhurdur; penguen ve ayı balığı kolonileri, sert rüzgarın bir ucundan aşıp geçtiği Trakya büyüklüğündeki bu adaların birkaç bini bulmayan insan nüfusundan ziyade asıl sahipleridir.
Bölgeyi kendi arka bahçesi gören İspanya ile ülkesi arasında Falkland kolonisi yüzünden ciddi siyasi sorunlar doğduğunu görünce, dönüp yerleştirdiği insanları gemilere yüklemiş ve Güney Okyanusu’na açılıp gitmiş. 37 yaşındaymış daha.
1986 yılında 4 yıl önceki Arjantin - İngiltere savaşının ardından durumu görmek için gittiğim Falkland’dan bu insanların ayrılması bana kalırsa çok hayırlı olmuş çünkü Falkland ancak oraya daha sonra yerleşen İskoç asıllı Britanya kolonicilerinin rahat edebileceği bir yer: Koyunlar var, sert bir okyanus rüzgarı altında golf oynayabiliyorlar ve genellikle karanlık.
İskoçya’nın en kuzeyi zaten böyle. Bir de para harcayacak yer yok pek; o da uyar İskoçlar’a.
Falkland Adaları’ndaki evlerini terk ettikten sonra gemilere binip Güney Okyanusu’na açılanlar, hemen değilse bile okyanuslardaki uzun gezintilerinin sonunda nihai duraklarına vardıklarında benzer şeyler hissetmişlerdir.
18. yüzyıla ait bir öykü bu.
*
Kont Louis Antoine de Bougainville bir Fransız soylusu.
Fransa’dan Kanada’ya, oradan Falkland Adaları’na uzanan, Macellan Boğazı’nı geçip Güney Amerika’nın Batı kıyılarından yukarıya ve Büyük Okyanus’un ortalarındaki Tahiti’yi ’keşfetmesi’ ve bu adaları Fransa’ya resmen ilhak etmesi ile süren bir yaşamı var.
1769 yılında La Boudeuse fırkateyninin komutasında Kanada’dan başlayan dünya turu, 1769’da Saint-Malo’da bittiğinde, emrindeki 200 kişiden 193’ünü geri getirmiş olması, o dönemin şartlarında dünya yörüngesine bir roketle fırlatılmak kadar riskli olan okyanus denizciliği açısından da önemli. Demek ki, çok adam öldürmeden de gemi komutanlığı yapmak mümkün olabilirmiş fikrinin elle tutulur ilk kanıtı bu.
Ansiklopedi okumaktan çocukluğundan beri hoşlanan bir adam olarak, ilk baskısı 1976’da yapılan ve 2005 ve 2006 yıllarında yenilenen Oxford Companion to Ships and the Sea kitabı beni denizlerin üstünde ve altında bir sürü yere götürdü, bir sürü insanla tanıştırdı. Bu Kont da onlardan biri.
*
Özellikle tarihi kişilerin hayatlarını okurken, eskiden insanların nasıl çabucak olgunlaştıklarını düşündüm bir kez daha. Kont Antoine de Bougainville, 37’sine geldiğinde kocaman bir maceraya imza atmış; insanları korumuş, kurtarmış, öldürmüştür de. Olsun.
Ve bir de 2 şeye adı verilmiş; biri Papua Yeni Gine’nin bir parçası olan Bougainville Adası, diğeri ise meşhur begonvil çiçeği. Ağaçlaşan, evleri hemen sarıveren, sert rüzgarda bile çiçekleri zor dökülen Ege kıyılarının mor begonvili.
Soyadımın evrensel bir çiçek adı olmasını ben de isterdim doğrusu ama artık iyice karta kaçmış durumdayım.
Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’un fethi sırasında 21 yaşında olduğunu öğrendiğimde 16-17 yaşındaydım. Ben de 21’e kadar bir çok şey sığdırmaya çalıştım ama yaşadığım yüzyılın yanlışlığı beni engelledi. Neyse, hem kendim hem de insanlık adına, bu konuyu geçelim hemen.
37’liklerin beşi bir yerde
Yelkenciler ailelerini de denize çıkmaya ikna ettiklerinde gidecekleri yol bellidir; paraları kadar bir yat, yani kamarası, küçük de olsa bir mutfağı ve tuvaleti olan bir tekne almak. Bu 8-9 metrelik bir tekne de olabilir, 20 metrelik bir tekne de... Kimin ne kadar parası olduğuna ilişkin bir karar bu.
Son yıllarda, uluslararası tekne üreticileri, Anglosaksonların teknecilikteki üstünlüklerini vurgular bir şekilde, onların uzunluk ölçüsü feet ile ifade edildiğinde 37-40 feet arası, yani 11.5- 13 metre arası teknelere kalite ve fiyatlandırma açısından büyük özen göstermeye başladılar. Aradaki 1.5 metre boy farkı yatların iç hacmi ve kullanılabilir mekanları açısından da, performans açısından da önem taşıyor ve bu da fiyata yansıyor.
37 feetlik tekneler, küçük yatlarda pişip de biraz daha büyümek isteyenlerin tercihlerinin alt sınırı oluyor iyiden iyiye. Bir sonraki durak ise genellikle 40 feet.
37 feet teknelerin 2, çok sıkıştırılırsa 3 özel kamarası bulunuyor. Tuvalet sayısı ise 1.
Verilen fiyatlar başlangıç fiyatları. Seçenekler arttıkça fiyat da artıyor. Tekne için kredi olanakları henüz çok sınırlı.
Elan 37
Slovenya’da kayak üreticisiyken tekne üretimine geçen Elan’ın bu modeli sportif, içi modern. İngiliz tasarımcı Rob Humphreys tarafından çizilen tekne Türkiye’de Yunanistan şirketi Argolis tarafından temsil ediliyor. Fiyatı: 110 bin Euro
Salona 37
Hırvatistan’da üretilen el yapımı tekne, 2006’da Avrupa’da Yılın Teknesi seçildi. Sportif performansı kaliteli işçilik ile sunuyor. Türkiye temsilcisi Sumarin. Fiyatı 120 bin Euro
Beneteaus Oceanis 37
Beneteau’nun yenilenen Oceanis serisinin son teknesi. Charter şirketlerinin talepleri doğrultusunda hazırlanmadığı anlaşılan bu tekne, performansı ve tasarısı ile güzel görünüyor. Türkiye temsilcisi Tezmarin. Fiyatı: 95 bin Euro
Hanse 37
Almanya’nın doğusundaki küçük bir kasabanın unutulmuş bir üreticisiydi Hanse. Sonra tasarımı ile dikkat çeken, kullanıcının istekleri doğrultusunda modüler olarak her türlü değişikliğin yapılabildiği tekneleri ile piyasada adını duyurmaya başladı. Hanse 37, bu teknelerden biri. Türkiye temsilcisi Megamar. Fiyatı: 95 bin Euro
Grand Soleil 37
İtalya’nın kaliteli markasının en küçük modeli. Gezi için dense de, aslında alan yarış için alıyor. Türkiye temsilcisi A & G Yatçılık. Fiyatı: 149 bin Euro.