Üzerinize bir şey alın uzayda yürüyüşe çıkıyoruz

Gelecekteki yuvalarımızı biraz yakından tanımak lazım.

Haberin Devamı

Üzerinize bir şey alın uzayda yürüyüşe çıkıyoruzŞu güzelim dünyayı cehenneme çevirmeden yaşamayı becersek ya artık. Nasıl olsa bir gün onun da sonu gelecek. ◊ Foto: Pietro De Grandi

BBC’de ‘Güneş Sistemi’nin Sonu’ başlıklı belgeseli izleyince içim bir tuhaf oldu. Sevgili Güneş’imiz, önce Dünya’yı yaşanmaz kılacak, ardından yok edecekmiş. Yani, o kadar uğraş uğraş uygarlık kur, bir sürü kitap yaz, müzik yap, sonra Güneş gelip hepsini yaksın! Olacak iş mi? Gerçi bunun olmasına 3 milyar yıl falan varmış ama olsun, içim yine de bir acayip oldu. Beethoven’in Ay Işığı diye sonradan isimlendirilmiş o muhteşem sonatını bir daha hiçbir canlının duyamayacak olması ne kötü! ‘Ay ışığı’ demişken, Ay da yok olacakmış tabii, o niye kalsın. Zaten bize fantezi kurdurmak, romantizme sebebiyet vermek, bu sayede nüfus artışına katkıda bulunmaktan gayrı pek de bir işe yaradığı söylenemez. ‘Kendi çapında’ dönüp duruyor işte gariban!

Haberin Devamı

O GÜNLERİ DE Mİ GÖRECEĞİZ?

Ama yine de, belki, bir ihtimal, gelecekte kafayı ve teknolojiyi kullanan içimizden birileri, o şahane müzikleri dinlemeyi, birbirinden lezzetli kitapları okumayı sürdürüyor olabilir. Ama başka bir gezegende. Çünkü bu gezegen, güzeller güzeli Dünya’mız, artık olmayacak. Venüs’e benzeyecekmiş. Kupkuru bir zemin, saatte 500 kilometreden daha hızlı esen rüzgârlar ve yüzeyde 425 derece santigrattan yüksek sıcaklık! Ama uzmanlar diyor ki, “Birkaç milyar yıl kadar önce bizimki gibi güzel bir gezegen olmadığını söyleyemeyiz.”

YAŞANABİLİR BÖLGE

Konu şu: Güneş, tıpkı diğer yıldızlar gibi bir yıldız ve tüm diğerleri gibi o da yaşıyor, yaşlanıyor, yaşlandıkça daha parlak hale geliyor. Bu da giderek daha sıcak hale geleceği anlamına geliyor. Gezegenimiz Dünya, şu anda ‘yaşanabilir bölge’ denen halkanın içinde. Güneş ısındıkça ve ‘büyüdükçe’ bu halka daha ileriye gidecek ve artık yeni gezegenler ‘yaşanabilir’ olacak. Sizin için ellerimle hazırladığım ve orantısızlıktan nereye kaçacağını bilemeyen grafikten de anlaşılacağı gibi, yeşil hat, sözünü ettiğimiz yaşanabilir bölge. Bunun Güneş’e daha yakın tarafı yaşamak için fazla sıcak, dış tarafı ise malum, fazla soğuk. Yaşamaya en uygun bölge, şu an gezegenimizin yörüngesinin bulunduğu bölge. İşte Güneş yaşlandıkça bu yeşil hat da genişleyecek ve Güneş’ten uzağa doğru yol alacak. Bu sırada bizim gezegenimiz de ‘çok sıcak’ bölgede kalacak ve artık üzerinde hiçbir şey yaşamayacak.

Haberin Devamı

DAHA ÇOK VAR AMA OLACAK

Fakat paniğe gerek yok. Bu söylediğimiz olay, neredeyse Dünya’nın yaşı kadar zaman sonra olacak. Dünya, 4,5 milyar yaşında. Düşünsenize, dinozorlar 250 milyon yıl dünyaya egemen oldular ve biz hiçbirini görmedik bile. İnsan, sadece 2 milyon yıldır var. Bu sürenin ‘insanlık’ diyebileceğimiz kısmı ise çok çok daha az. 13 bin yıllık Göbeklitepe’yi bulduk da tarihe bakışımız değişti. İnsanın varlığı, Dünya’nın yaşının binde 4’ü kadar. Ve bu süre içinde kim bilir kaç bin tane nesil değişti. Her şey değişti. Değişmeyen tek şey, dünyanın en lezzetli yiyeceğinin Adana Kebabı olması.

GELECEĞİN GÖZDESİ

Üzerinize bir şey alın uzayda yürüyüşe çıkıyoruz

Güneş ve gezegenlerin boyut kıyaslaması.

Haberin Devamı

Dünya’dan önce Venüs, yaşanabilir bölge içindeydi ve belki de orada bizimkine benzeyen hayat vardı. Ama bugün kavrulduğu için hiçbir izinin kalmamış olması normal. Dünya kavrulunca da bizimkinden iz kalmayacak. Bizden sonra Mars yaşanabilir bölgenin uygun gezegeni olacak. Böyle böyle gide gide, milyarlarca milyarlarca yıl içinde sırasıyla Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve sonradan gezegenlikten aforoz edilen fakat her daim gönlümüzün gezegeni kalacak olan Plüton bu yaşanabilir bölgenin gözde gezegeni olacaklar.
İşte onun için bugün ‘insanlık, (bkz. 8 Şubat tarihli “Hangi İnsanlık?’ yazısı. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/tayfun-timocin/hangi-insanlik-41441793) Mars’a gitmeye, orada yavaş yavaş birşeyler yapmaya çalışıyor. Çünkü lazım olacak. Eğer birkaç milyar yıla kalmadan Mars’ta kolonimizi başarıyla kurar, başarıyla ve mutlulukla orada yaşamaya başlarsak, ondan sonra Jüpiter’e gitmeye başlayacak, orada yeni koloniler kurmaya gayret edeceğiz.

Haberin Devamı

DELİKANLIYI BOZAR MI ACABA?

Nasıl olsa teknolojimiz daha da gelişecek, bugün zorlanarak yaptıklarımızı yarın çok daha rahat yapabileceğiz. Ama gezegenlerin adına uyum sağlayabilecek miyiz, onu bilemiyorum. Yoksa hepsine Dünya mı diyeceğiz zamanı geldiğinde? Mars, Jüpiter falan tamam da Uranüs’e alışmak kolay olmayacak, elbet üzüleceğiz. 16 Ağustos tarihli yazımda anlatmıştım aslında, bu isimlerin hepsi Yunan-Roma mitolojisinin ürünleri/tanrıları. Hatırlayabilirsiniz: Annesi tarafından eline orak verilen Kronos, tutup babası Uranus’u hadım eder. Nedenlerini ve sonuçlarını anlatmaya gerek yok bu yazıda. Ama hadım edilmiş bir tanrının adını taşıyan bir gezegeni bizim bıçkın delikanlılar ne kadar içlerine sindirebilirler bilemiyorum. “Uranüs delikanlıyı bozar hocam, değiştirin şunun adını” diye dilekçe verebilirler. Belki o zaman Uranus yönetimi de bunlara der mi, ‘Ya sev, ya git’ diye? Olur mu olur. Hayır başka dünya yok ki, nereye gidecek?

Haberin Devamı

HEEEEYT! BABAMI KESEN BEN!..

Üzerinize bir şey alın uzayda yürüyüşe çıkıyoruzPeki Satürn delikanlıyı bozar mı acaba? Satürn, Roma tanrısı Saturnus. Saturnus kim peki? Az önceki öyküden uzaklaşamadık halen. Hani babası Unarüs’ün orasını burasını kesen evlat Kronos var ya, o işte. Helen (Yunan) dünyasında Kronos olan adı, Roma mitolojisinde (aslında inancında) Saturnus olmuş. Önemli tanrılarından biridir Roma’nın. Adına düzenlenen Saturnalia Festivali, her yıl aralık ayının sonunda gerçekleşirmiş ve bir hafta sürermiş. Hıristiyanlık ortaya çıkınca da Noel dedikleri dönemi buraya denk getirmişler. (Daha önce bahsetmiştim, tüm kutlamalar, bayramlar vs. hep eski pagan adetlerine dayanıyor diye.) Şimdi, oğlu tarafından hadım edilen Uranüs delikanlıyı bozarsa, babasını hadım eden evlat Satürn de delikanlıyı bozmaz mı? Bence bozar. Bizim bıçkınlar buna da itiraz edecekler bence. Bekleyip görelim... (Alt tarafı 4 milyar yıl falan...)

JÜPİTER’E SAYGILAR

Peki babasına kötü bir şey yaptığı için Satürn’ü tanrıların katından (neresiyse orası) kovan baş tanrıya nasıl bakılır acaba? Yunan panteonundaki Zeus, Roma’ya gelince Iuppiter olmuş. Latincedeki ‘j’ fukaralığı, ‘i’ ile yazılmasını gerektirmiş ama o aslında bir sessiz harf ve ‘y’ diye okunuyor. Kafa karışıklığına gerek yok. Bizim bildiğimiz Jüpiter’den bahsediyoruz. Hain evladı kovan Jüpiter’in saygıyla karşılanacağını zannediyorum. Ama yine de belli olmaz.

PALAMUT’U NEPTÜN’DE YERİZ ARTIK

Uzağa doğru giderken (aslında hiç de sırayla gitmedik, karıştırdık sıralamayı ama olsun) sırada Neptün var. Mitolojik masala göre bir zamanlar Kronos (Roma adı, az önce gördüğümüz Uranüs) tahttaymış. Birileri darbe yapıp onu tahttan indirmiş ve dünyayı üç oğlu paylaşmış: Bunlar gökyüzünü alan Zeus (Roma adı Jüpiter), yeraltını alan Hades (Roma adını biraz sonra konuşacağız) ve denizleri alan Poseidon. İşte bu Poseidon’un Roma adı Neptün. Roma deniz tanrısı yani. Neptün’de deniz olup olmadığını bilmiyoruz, bolca buz olduğu söyleniyor, Güneş ısıtınca bu buzun hepsi deniz olabilir tabii. Bizim gezegenimizin maviliğine şu haliyle en çok benzeyen o. Ama bizim bildiğimiz denizlere, yani dünyamıza 4,5 milyar kilometre uzaklıkta. Umarım adının hakkını verir de içinde sardalyenin, lüferin, palamudun dolaştığı güzel denizleri olur. Hayır, insanlık, Neptün’e taşınınca şöyle güzel bir palamut tava yemesin mi yani? Dilim dilim?.. Yanında kırmızı soğan?.. Bence böyle bir sofra görünce bizim bıçkın delikanlılar Neptün ismine tav olurlar, benden söylemesi. (Bu sezon hiç doğru düzgün palamut yiyemedik, farkındasınızdır değil mi? Kendi hesabıma çok özledim. Yoksa bu dünyanın çivisini çoktan çıkardık da Neptün’ün palamutlarına mı göz diktik nedir?!)

GÖRÜNMEYEN!

Son gezegen, gezegenlikten çıkartılan, ‘cüce gezegen’ adı verilen Plüton. Hayır, cüce müce... Güneş’in etrafında dönüyor mu, dönüyor! Ne diye gururuyla oynuyorsunuz zavallıcığın? Zaten yeterince uzak, kendisini zaten dışlanmış hissediyordur. Hani az yukarıda Yunan yeraltı tanrısı Hades’ten söz etmiştik ya. İşte o Hades’in Roma adı Pluto. Plüton, adını ondan alıyor. Hades, ‘görünmez’ demekmiş. Tevekkeli değil keşfi ancak 1930’da olabildi. Görünmez olması da normal, zira Dünya’ya 7,5 milyar kilometre uzaklıkta. Hani buradan oraya dümdüz bir otoyol olsa, saatte 200 kilometreyle giden bir arabaya atlayıp hiç durmaksızın ve yakıtımız hiç bitmeden gitmeye kalksak, 37 milyon 500 bin saatte gideriz ki bu da 1 milyon 562 bin 500 gün eder. Bu da 4.280 yıla denk gelir. Yok, oraya arabayla gitmek akıl kârı değil, indirimli uçak biletlerini takip edelim biz yine.

SAVAŞTAN BIKMADIK MI DAHA?

Güneş sistemi bitti ve yerim de bitti sayılır. Ama en yakınımızdakilerin isimlerine bakmadık. Kısaca onlara da bakalım. Bir kere Dünya’yı daha tam bitirmeden Mars’a taşınacağımız açık. Yunan savaş tanrısı Ares’in Roma versiyonudur Mars ama Yunanlarda gördüğünden çok daha fazla itibar görmüştür Roma’da. Çünkü Roma’nın en sevdiği şeydi savaş. Acaba biz dünyalılar oraya gidince bu isimle nasıl geçineceğiz? Sevecek miyiz yoksa pişmanlıklarımızla onu kendimizden uzaklaştıracak mıyız? Hayır zaten dünyada savaşa savaşa onu yeterince onurlandırdık, bari yeni dünyada olayın suyunu çıkartmasak. Bizim bıçkınların bu konuda ne diyeceklerini merak ediyorum.

HİÇ GİDEMEYECEKLERİMİZ

Üzerinize bir şey alın uzayda yürüyüşe çıkıyoruz

Yürüyüş güzergahımız

Hiç gidemeyeceğimiz Venüs’ün Yunan’daki Afrodit, yine hiç gidemeyeceğimiz Merkür’ün de tanrıların habercisi Hermes’in Romalısı olduğunu söyleyip, noktalayalım bu yazıyı. Sistemimizde biraz gezip, gelecekteki yuvalarımızı tanımaya çalıştık. Umarım çok üşümemişsinizdir. Kalın sağlıcakla.

BU HAFTA SONU HAVA VE DENİZ

NORMAL BİR HAFTA SONU

Islak başlayan hafta sonu pazara kadar böyle gidecek görünüyor. Bugün kuvvetli esecek kuzeyli rüzgâr, bu akşamdan itibaren yerini sükûnete bırakacak gibi, pazara hafif bir lodos görme olasılığınız var. Yani, normal bir şubat hafta sonu.

Yazarın Tüm Yazıları