Kişisel gelişimciler buraya

PÜF NOKTASI

Haberin Devamı

Bugünlerde nereye baksak bir kişisel gelişim uzmanı görüyoruz. Enflasyon var. Gelin sizinle, Öğretmenler Günü arifesinde, hocaların hocasını, en bilge kişisel gelişim uzmanını ziyaret edelim.

Kişisel gelişimciler buraya
Güzellikleri fark edersiniz mutlaka.

BİLİRİM ki aramızda kişisel gelişimi önemseyen, onun için para harcayan, konuya ilişkin çıkan kitapları takip eden, kurslara/seminerlere giden pek çok kişi var. Kişisel gelişimin önemini asla reddetmem, ben de zaman zaman, belirli alanlarda, bazı teorik ve pratik bilgileri almaya çalışıyorum. Ancak öyle bir piyasa oluştu ki, elini sallasan kişisel gelişim uzmanına çarpıyor bugünlerde. Uzman enflasyonu yaşanıyor. Herkes kişisel gelişim uzmanı. Bu işin eğitimini almış, emek vermiş, yıllarını harcamış gerçek uzmanları tenzih ederim, onlar başımızın tacıdır. Lakin, kerameti kendinden menkul, ne eğitimi belli, ne bir üretimi olmuş bugüne kadar, küt diye ortaya “hu huu, merhaba ben uzmanım” diyerek çıkıvermişlerden söz ediyorum. Aman dikkat, kalabalıkların cepçileri aramızda. “Bu hengamede arada biz de nasiplenelim” mantığıyla ortaya atılan bu yan ve ruh kesici tayfaya ne kendimizi, ne de cüzdanımızı kaptıralım. Uzmanın da gerçeği var, onu arayıp bulmak gerekir.

Haberin Devamı

EN BİLGE KG UZMANI

Bugün sizi kişisel gelişimin en hakiki uzmanı ile tanıştırmak istiyorum. Telefon numarası ne yazık ki yok. İnternet sitesi, İnstagram veya Facebook hesabı, şusu busu yok. Görmek isterseniz sadece bir deniz kıyısına gitmeniz, ondan yararlanmak isterseniz de küçük bir kayık kiralamanız yeterli. (Elbette can yeleğinizi seyre çıkmadan önce takarak.) Öyle bir kişisel gelişim uzmanı ki bu, yaklaşık dört buçuk milyar yaşında. Uluların ulusu, bilgelerin bilgesi. Tahmin ettiniz değil mi? Denizden söz ediyorum. Deniz, hocaların hocasıdır. İnsanın kişiliğini öyle bir geliştirir, çoğu zaman değiştirir ki, insan neye uğradığını şaşırır.

Kişisel gelişimciler burayaHer anı güzeldir denizin.

Haberin Devamı

DAĞINIKLIĞI TOPLAR

İster dört metrelik bir kayıkla balığa çıkın, isterseniz 15 metrelik bir yelkenli ile Bursa’dan Bodrum’a seyre hazırlanın hiç fark etmez, bir şekilde planlama yapmak zorundasınızdır. Limandan çıkış, balık tutulacak yer, limana giriş bir yana, öncesinde motorun yakıtı var mı, kürekler yerinde mi, oltalar-yemler alındı mı, giyecek, acıkıldığında ağza atacak birkaç lokma bir şey, içme suyu, balık tutarken başka şey içmekten hoşlanılıyorsa işte o başka şeyler alındı mı, kaç kişi olunacak, güneş altında olunacaksa şapkalar, yağmur yağacaksa yağmurluklar, yüzülecekse havlular ve kayığın merdiveni vs. gibi bir sürü kalemi düşünmek zorundadır denizci. Bu da zaman içinde en plansız insanı bile başkalaştırır, dönüştürür. Planlı olmaya başlar dağınık mizaçlı kişi.

Haberin Devamı

KİBİR BOĞULUR GİDER

Kişisel gelişimciler burayaDalgayı o yapar. İnsan dalga geçemez denizde.

Denize açıldığınızda onun büyüklüğü karşısında kendi küçüklüğünüzü fark edersiniz. Eski bir Batı tekerlemesinde, “Tanrım! Deniz ne kadar büyük ve teknem ne kadar küçük” denir. İnsan, çaresizliğini ve bir başınalığını görür. Karada tavan yapan egolar, denizde yavaş yavaş sönmeye, normale dönmeye başlar. Deniz, insanın kibrini törpüler. Çünkü denize açıldığımız anda doğanın kuralları geçerlidir. Karada bir holdingin CEO’suymuşsunuz, falanca yerin genel müdürüymüşsünüz, profesörmüşsünüz, doktormuşsunuz, avukatmışsınız, yazarmışsınız, memurmuşsunuz, denizin umurunda bile değilsinizdir. Deniz, herkese aynı tokadı atar. Herkes aynı rüzgârda basar yelkenini, herkes aynı dalgada asılır küreklere. Kimsenin ayrıcalığı yoktur. İnsan zamanla fark eder bunu da. Şişirilmiş egonun ve kibrin, insanı insan yapan şey olmadığı fark eder. (Edebilen eder diyelim.)

Haberin Devamı

Kişisel gelişimciler burayaBazen köpürür kükrer o.

KENDİNİZE GÜVENEBİLECEĞİNİZ EN DOĞRU YER

Kamyonla paranız olabilir veya meteliğe kurşun atıyor olabilirsiniz. Deniz bunu da umursamaz. Fırtınayı para vererek dindiremezsiniz. Rüşvet almaz ki doğa. Denizin zengini fakiri yoktur. Denizde sadece iyi denizci-kötü denizci vardır. İşte bu yüzden insan kendine güvenmeyi, kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenir. Denize arkası imzalı bir kartvizit veremezsiniz, “Hâmil-i kart yakınımdır” diye. Kendi kendinize sıyrılmak zorundasınızdır fırtınalardan, kasırgalardan, yıldırımlardan… Ve eğer iyi denizci iseniz, şansınız da yaver gitmişse sıyrılırsınız da zaten. Sıyrıldıktan sonra, işte ancak ondan sonra kendinize güvenmenin yüceliğini anlar, boynu kalın kurdun kendinden emin duruşunu aynada görürsünüz. Ama kibirsiz, ama şişinmeden. Bu, insanı mutlu eder. Hem de nasıl eder, bilseniz…

Haberin Devamı

BAK NASIL GELİYOR ELİNDEN!Kişisel gelişimciler buraya

İnsanı becerikli yapar deniz. “Elimden de gelmiyor” deseniz de, buna inansanız da, öyle bir zamanda öyle olmadık bir sorun çıkartır ki karşınıza, birkaç dakika içinde o elinizden gelmediğine inandığınız işin ustası oluverirsiniz. Çünkü tarlada doğum yapan kadının kendi göbek bağını kendisi kesmesi gibidir denizdeki dertler. Çığlık da atsanız, haykırsanız da, etrafta bu sesi duyup gelecek kimse yoktur çoğu zaman. Yalnızlığın bilgeliğidir bu. Yalnızlık insanı bilge, tembellik mucit, çaresizlik usta yaparmış. Kendi çaresizliğinizi kendiniz yıkar, onun yıkıntıları üzerinde bir usta olarak dimdik yükselir ve bilge kişinin burçlarını dikersiniz zaman içinde. Denizin size neler öğretebileceğini önceden bilemezsiniz. Ama öğretir. Mutlaka öğretir.

Kişisel gelişimciler buraya

Kibrin yok olur denizin büyüklüğü karşısında. Aman öyle hemen değil, zamanla...

GÜZELLİKLERİ FARK ETMEK

Gündüzü başka güzeldir denizin, gecesi başka. Yazı da ayrı lezzetlidir, kışı da. Her hali, her anı, her saniyesi güzeldir denizin. Fırtınanın göbeği bile güzeldir. O güne kadar görmediyseniz, o güne kadar güzellikleri takdir edemediyseniz üzülmeyin, deniz size bunu da fark ettirecektir. Bir süre sonra hayranlığınızı açıkça belli etmeye başlarsınız. Hiç etmediyseniz bile eminim şükretmeye başlarsınız. Güzellikleri fark ettirir size deniz. Artık bu manzara da olur, bir süredir ihmal ettiğiniz aileniz de, çevrenizdeki güzel insanlar da, dostluklarınız da… Deniz, güzel şeylerin altını çizer. Siz de eninde sonunda görürsünüz. (İstisnalar her zaman vardır.)

ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN

Kişisel gelişimciler buraya

Başöğretmenim.

Daha çok fazla şey sayabilirim burada. Ama izin verin, onları da başka bir platformda dile getireyim. Fakat denizin öğretmenliğini sanırım anlatabilmişimdir. Her öğretmen gibi o da kişisel gelişimin duayenidir. Bugünkü kişisel gelişim uzmanlarını hep belirli bir yaştan sonra, okulları bitirmiş, genellikle çoluğa çocuğa karışmış halde görüyoruz. Oysa söyler misiniz lütfen, ilkokul birinci sınıftaki öğretmenimiz, bir kişisel gelişim uzmanı değil midir? Bize kazandırdıklarını şöyle bir gözden geçirsek, bunu fark etmez miyiz? Hangimizin hayatında ona gerçekten dokunmuş, onun kendisini bulmasını sağlamış veya o yolda büyük bir çığır (yol) açmış en az bir öğretmeni yoktur?
Bu vesileyle, başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm öğretmenlerimizin ve elbette denizin Öğretmenler Günü’nü kutlar, yaşı kaç olursa olsun ellerinden saygıyla öperim vesselam.

BU HAFTA SONU HAVA VE DENİZ

YAĞIŞLI, SİSLİ, PUSLU

Bugünden (Cuma) pazara kademelerle hızını azaltacak, pazar günü iyice zayıf düşecek poyrazımız var yine. Fırtına falan yok. Bugün ve yarın biraz canlı, o kadar. Yağmur bulutları üzerimizde dolanıp duruyor ama cumartesi ve pazar günleri pek de etkili olacağını sanmıyorum. Yağmaz demiyorum, etkili olmayabilir diyorum. Hava sıcaklıkları 10 derece civarında, bir iki derece alta üste oynar, tabii gündüzleri en yüksek halinde. Geceleri ise 5 derece santigratın altına da iniyor.
Deniz suyu 14-15 derecelerde olduğu içindir ki sabahları denizi görenlerimiz pus ve yer yer bildiğimiz sis görüyor. Denizin üzerinde buharlaşan su, soğuk havanın içinde hapsoluyor ve buhar olarak bir yere kıpırdayamadan kalıyor öyle. Biz de bunu sis ve pus olarak görüyoruz. Şartlar değişmezse pus ve siz uzunca bir süre de varlığını koruyabiliyor tabii. Elbette rüzgâr varsa iş değişiyor, sağ olsun rüzgâr kardeş bu buharı silip süpürüyor. Güneş çıkıp etrafı ısıtırsa da iş değişiyor, o zaman da havanın suyu hapseden soğukluğunu kırıyor ısı. Ama şu sıralar Güneş’ten medet ummak pek akıllıca değil. Tüm dostlara keyifli bir hafta sonu ve tüm denizcilere selamet dilerim. #tayfuntimocin

Yazarın Tüm Yazıları