Paylaş
Marmara’da yaşayıp denize yakın olanlar, hiç kuşkusuz daha temiz ve daha yeşil olduğu için Ege ve Akdeniz’e açılmak isterler. Gerçekten de daha Çanakkale Boğazı tam olarak dümen suyumuzda kalmadan, suyun rengi değişmeye başlar, mavi koyulaşır, çevredeki bitki örtüsü kendisini belli etmeye can atar. Hele ki Boğaz geçişi bitip Ege’nin sularına girdiğimiz anda artık deniz laciverttir. Eminim sanayi hücumuna uğramadan, mesela 60 yıl kadar önce Marmara da aynı şekilde muhteşemdi. Hatta belki çok daha güzeldi. Örneğin İzmit Körfezi’nin şu an sanayi tesisleri ile dolu, oya gibi girintili çıkıntılı koylarında demirleyip yüzmüş olmayı çok isterdim. Eminim muhteşem bir doğa vardı. Muazzam bir canlı çeşitliliği, kıyılardaki mağaralara doluşan foklar, kılıç balıkları, kova kova tutulan lüferler, her türlü deniz böceği ve daha nicelerinin katkısı ile hayat fışkıran bir denizdi. Büyüklerimizin anlattıkları da bu yönde. Gel gör ki sanayi hamleleri (ki gerekliydi elbette ama galiba abarttık), aşırı nüfus ve kuşkusuz bilinçsizlik, Marmara’nın o sevimli ve canlı halini unutmamıza neden oldu. Ülke nüfusunun dörtte biri Marmara Bölgesi’nde yaşıyor. Bu nüfusun ürettiği ne kadar atık varsa, bu güzelim denizi boyladı! Kimyasal atıklar bahsine hiç girmeyelim, çıkamayız. Aşırı ve bilinçsiz (hatta bazen “benden sonra tufan” anlayışı ile bilinçli ve canavarca) avlanma da cabası. Yoğun gemi trafiği ise başka alem. Fakat son yıllarda alınan bazı önlemler ufak tefek sonuçlar vermeye başladı. Umarım daha fazla kirlenmesine izin vermeden iyileşmeyi sürdürürüz.
ÖNERİLER
Tüm bunlara rağmen, herkesin Çanakkale’den çıkıp Ege’ye, Akdeniz’e gitmeye zamanı, enerjisi, deneyimi vs. olmayabilir. Zaman en önemli unsur elbette. Örneğin Tirilye’den kalkıp Ege’ye inmek, en basitinden iki gün sürüyor. İstanbul’dan da öyle. Ama bereket versinki elimizin altında da gidilebilecek yerler var. Hâlâ var. Bu yazıda, bayram tatilini şehirde geçirmek durumunda olanların, kısa sürede ulaşabilecekleri yerlerden bazılarını ele almak istedim; belki bir faydam dokunur. Şunu da söylemek gerekir ki, burada ele alınan limanlar, sadece bizzat gidip sevdiğim yerler. Kişisel zevke göre başka limanlar da eklenebilir veya benim sevdiğim bir yer başkası için bir şey ifade etmeyebilir.
TİRİLYE
40° 23’ 34″ K
28° 48’
BURSA’nın en yeşil limanıdır Tirilye. Gemlik Kurşunlu, Güzelyalı, Mudanya Arnavutköy, Kumyaka (Siği) limanları da var elbette ama şehirden kısa sürede karayolu ile ulaşılabilen en yeşil liman olduğu için Tirilye’yi ele almak daha doğru. İstanbul’dan çok sayıda denizci misafir ağırlayan Tirilye’de sabahları kuş cıvıltılarıyla uyanılır. Limanda derinlik sorunu yoktur, karaya bağlanıp elektrik ve su almak mümkündür. Tirilye’nin günbatımı çok keyiflidir, limanda çok sayıda restoran güler yüzlü ve kaliteli hizmet sunar. Deniz manzarası olmasa da bana göre dünyanın en lezzetli ciğerlerini ise Vedat’ın Yeri’nde dokunduğunu lezzetli kılan Mesut Usta yapar. Pek çok tarihi binası bulunan Tirilye, Marmara’nın en sevimli limanlarından biridir kuşkusuz. Tirilye, dost limandır.
PAŞALİMANI
40° 29’ K
27° 36’ D
KOCA Marmara’da en çok huzur veren, en hoşuma giden yer Paşalimanı Adası’nın batısındaki geniş koydur. Aslında Ada’ya adını veren de bu koydur zaten. Paşa Limanı, Osmanlı döneminde donanmanın kışladığı, yaza girerken sefere çıktıklarında ise İstanbul’dan yola koyulduktan sonra konakladığı en önemli limandır. Adını buradan alıyor. Köyün camisinin ardındaki kabristanda göreceğiniz incelikli mezar taşları, size o “paşa”ları fısıldayacaktır. Burada kıçtankara olunmaz ama alargada keyifle yatılır. Kuvvetli batı veya lodosta duruma göre mevki değiştirip yatılabilir, Marmara’nın meşhur poyrazına karşı tamamen korunaklıdır. Köy bakkalından pek çok ihtiyaç temin edilebilir. Çıkıp sahilde yürümek, günbatımında sessizliğin ve renklerin armonisini doyasıya yaşamak ve elbette keyifle yüzmek, burada yapılabilecek en güzel şeylerden. Tam bir saklı cennet denilebilir. Ancak kuzeybatıdaki Koyun Adası ile arasındaki hem kuzey hem de batı geçidine dikkat etmek gerekir. Sığlıklar şamandıralarla işaretlenmiştir. Girişlerin detayları Sadun Boro’nun Vira Demir kitabında mevcuttur. Ancak gitmeden önce haritadan (aslında her zaman olması gerektiği gibi) dersimizi çalışmak gerekir.
AVŞA – YİĞİTLER
40° 30’ K
27° 31’ 32″ D
PAŞALİMANI’nın hemen karşısındaki (batısındaki) Avşa (Türkeli) Adası’nın doğu kıyısında bulunan Yiğitler Limanı da bence keyifli bir yer. Evet arada sırada gemi geliyor ama özel tekneler için her zaman bağlanacak yer var. Elektrik ve su almak mümkün. Limanın hemen karşısında bulunan restoran, tazecik balık ve mezelerle misafirlerini ağırlar. Avşa’da çıkıp gezmek, limana taksi çağırarak (veya bazen orada bekleyenlerden birine binerek) merkeze gitmek ve her türlü ihtiyacı temin etmek kolay. Avşa’nın kendi üzümlerinden elde edilen taze şarapların içimi rahattır. Gurmeyseniz bir şey diyemem ama “günü yakala” prensibiyle hayattan zevk alan biriyseniz, burası sizi mutlu eder. Ayrıca limanın hemen yanındaki plajda deniz sefası sürmek de cabasıdır.
MARMARA ADASI – SARAYLAR
40° 39’ 18″ K
27° 39’ 40″ D
MERMERİNİ Kleopatra’nın bile bildiği, binlerce yıldır dünyanın tanıdığı Marmara Adası’nın kuzey kıyısında bulunan Saraylar Limanı da son derece keyifli bir yerdir. Limanda yerel balıkçılar son derece yardımcı ve güler yüzlü. Size mutlaka bir yer ayarlarlar. Çevredeki birkaç restoranda neşeli bir akşam yemeği yemek mümkün. Pek çok market ve bakkaldan ihtiyaçlar temin edilebilir, eczane her daim yardımınıza hazırdır. Aynı şekilde Ada’nın güneydoğusunda yer alan Asmalı da (5) çok keyifli bir yerdir. Kısa süreli konaklamalar için tercih edilebilir.
HEYBELİADA ÇAMLİMANI
40° 52’ 11″ K
29° 05’ 05″ D
ROMA İmparatorluğu döneminden beri yeryüzü denizcilerinin tanıdığı bir limandır ve son derece güzeldir. Gerçekten de mehtaba çıkılacak bir yerdir. Kıçtankara olacak yer yoktur, alargada kalınır, dip iyi demir tutar. Botla karaya çıkıp yürüyerek veya faytonla merkeze gidebilir, birbirinden lezzetli yemekler sunan restoranlarda güzel bir akşam geçirebilirsiniz. Ama, buraya bayram zamanı gitmek hata olur. Ya yer bulamazsınız, bulsanız da pek sessiz sakin bir zaman geçiremezsiniz. Yazıyı bayram sayfasına almamın nedeni, saklı cennet bahsinde buradan söz etmemenin haksızlık olması. Bana göre sonbahar ve ilkbahardır Çamlimanı zamanı. Hele ilkbaharda, yaza doğru yakamozlar coşar, gece botla kürek çekerken fosfor tarlasında gezer gibi rüyalar içinde dolaşırsınız.
POYRAZKÖY
41° 12’ 14″ K
29° 07’ 42″ D
İSTANBUL güzel ama Boğaziçi bambaşka. İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’e doğru son limanıdır Poyrazköy ve gitmemiş olanların gitmesi gerekir. Boğaz seyri zaten başlı başına bir hoşluk, bir tatmin, bir zevk. Bu zevki tadarak (ve elbette büyük dikkatle) Boğaz’ı tırmanmak ve Poyrazköy’e ulaşmak, unutulmayacak bir deneyim. Ancak sığlıklar, şamandıralar, akıntı ve ince detayları yola çıkmadan önce iyice çalışmak gerekir. Boğaz’ın kuzeye doğru ikinci yarısında sizi yunus sürüleri karşılar. Çevredeki beton işgali azalır, yeşile doymaya başlar insan. Boğaz geçen gemiler dışındaki şehiriçi deniz trafiği de pek kalmaz. Tabii şimdi Yavuz Sultan Selim Köprüsü var orada ama etraf yine de güzel. Kıçtankara olmak da mümkün, alargada yatmak da. Yerel ilgililerle görüşünce elektrik su da alınabiliyor. Ama bayramda nasıl olur bilemem. Poyrazköy ile ilgili güzel anılarım var ama en çok midye dolmasını özledim.
MESAFE – SÜRE TABLOSU
(Süre, saatte 6 mil hızla ilerleyen bir tekneyle ortalama seyir süresini ifade eder.)
Tirilye – Paşalimanı: 57,5 mil – 9,5 saat
Paşalimanı – Yiğitler 3 mil – Yarım saat
Yiğitler – Asmalı: 10 mil – 1,5 saat
Yiğitler – Saraylar: 18 mil – 3 saat
Tirilye – Saraylar: 53 mil – 9 saat
Tirilye – Çamlimanı: 33 mil – 5 saat
Çamlimanı – Poyrazköy 25 mil – 4 saat
Fenerbahçe – Saraylar: 65 mil – 10,5 saat
Fenerbahçe – Tirilye: 38 mil – 6,5 saat
Fenerbahçe – Paşalimanı: 72 mil – 12 saat
GECE SEYRİ ZAMAN KAZANDIRIR
Diyebilirsiniz ki, “70 milleri bulan mesafeler var, nasıl gideceğiz bunları kısa zamanda?” Elbette küt diye gidilmez ama bazı kolaylıklar yok değil. Gece seyrini öneririm. Geceye doğru yola çıkıp ertesi sabah hedefinizde kahvaltı ediyor olursunuz. Vakit kazanır, aynı zamanda muhteşem lezzetli bir deneyim yaşamış olursunuz. Elbette fırtına vs. yoksa. Ama bunun için bazı uyarılarım olacak:
• Yanınızda gece seyri deneyimi olan biri olsa iyi olur.
• Deneyimli iseniz bile güvenebileceğiniz bir yedek dümenci olsa daha da iyi olur.
• Hava sertse ve deneyimsizseniz vazgeçin çünkü geceleri normal bir esinti bile karanlık yüzünden farklı algı ve korku yaratabilir. Ama emin olun korkacak bir şey yok. Deniz aynı deniz, rüzgâr aynı rüzgâr. Sadece algımız değişir.
• Parlak ışıklardan uzak durun, gözünüz geceye alışsın. “Gece görüşü” dediğimiz karanlığa alışmış gözün kıvama gelmesi zaman alır ama parlak bir ışık bir anda bu gece görüşünü bozar. İlle de bir yeri görmek istiyorsanız, kırmızı ışık kullanın. Kırmızı, gece görüşüne en az zarar veren ışık rengidir.
• Seyre çıkmadan önce yakınlarınıza haber verin, tahmini yola çıkış ve varış saatleriniz hakkında bilgilendirin. Yolda düzenli aralıklarla arayıp bilgi verin, mesaj atın ve hedefe ulaşınca da söyleyin ki rahatlasınlar.
• Yola çıkmadan önce alternatif limanların içinde bulunduğu bir B, hatta C planı yapın.
• Birden fazla teknenin birlikte yola çıkması daha büyük keyiftir ve daha güvenlidir.
• Birden fazla tekne ile yola çıktığınızda gece boyunca düzenli olarak telsizden kısa ama öz iletişim kurun.
• Alkol yerine çay-kahveyi tercih edin, ayık kalın. Sakız çiğnemek de iyi bir ayık tutucudur.
• Seyir öncesi rotanız üzerindeki tüm fenerleri çalışıp, elinizin altında bulunacak şekilde not edin. Gemilerin seyir fenerlerini bir kez daha çalışın ve en önemlisi, gemi trafiğinden uzak durmaya gayret edin.
• Balıkçı şamandıra ve ağlarına karşı uyanık olun.
• Yakıt tankınız dolu, fenerleriniz ve telsiziniz çalışır durumda olsun.
BİR DE GECE SEYRİNİN YARARLARI VAR:
• Kesinlikle zaman kazandırır, kayıp olabilecek koca bir gün sizin olur.
• Şehirde asla göremeyeceğiniz yıldızlar alemi ile baş başa kalırsınız. Samanyolu’nu doyasıya izler, takımyıldızlara verilen isimlerin anlamlarını keşfeder, insanın binlerce yıldır yaşadığı doğallığı yaşarsınız.
• Hiç unutmayacağınız bir deneyim kazanmış olursunuz.
Ama yine de karar sizin tabii. Gece seyri sadece önerimdir, elbette saydığım şartların yerine getirilmesi halinde. Unutmayalım lütfen: Marmara’da yaşayan bir denizcinin Marmara’da göremeyeceği yer yok.
Tüm dostlara iyi, mutlu, sağlıklı, neşeli nice bayramlar ve seyirlerinde selamet dilerim. #tayfuntimocin
Paylaş