Paylaş
BİR denizcinin derdi, çevresindeki herkesin denizci olması değildir kuşkusuz. Ben de bu köşeyi, okuyan herkes koşa koşa gidip tekne alsın, denizlere açılsın diye yazmıyorum. Amaç, denizi seven, onu tanıyan ve koruyan, ondan koruyarak yararlanan bir toplum oluşmasına katkıda bulunmak. Bu nedenle kitleleri denizle yakınlaştıracak her projeye sıcak bakıyorum, bakmaya çalışıyorum. Örneğin, Mudanya’da yapılan dolgu sahile, zaten doldurulmuş bir sahili insanların erişimine kapatıp aynı dolguyu yeniden yaptıkları ve esasen değişen pek de bir şey olmadığı gerekçesiyle ilk başta anlamsız bulmuştum. Fakat projenin, sadece betondan değil, denizin üzerinde yürünebilecek, kazıklar üzerine bindirilmiş platformla -bana göre- güzelleştirildiğini öğrendiğimde hoşuma gitti. Çünkü hafta sonları Mudanya’ya akın eden insanların denize yakınlaşmasına onu daha çok sevmesine ve sonuç olarak denizin korunmasına yönelik bir bilincin oluşmasına katkıda bulunacaktı. Bu nedenle kişisel olarak bu yapıyı destekledim, inşası tamamlanır tamamlanmaz da üzerinde yürümeye başladım. Eksikleri vardı, giderilirdi, her şeyi de problem haline getirmemek gerekirdi.
POYRAZ HESAPLANDI MI?
Fakat aklıma takılan bir şey vardı: Güçlü poyraz Mudanya’da çok deniz kaldırır, yani büyük dalgalar yapar. Rüzgâr tarafından itilen iri dalgaların gücü, tahmin edilenden çok daha fazladır. İçi demirlerle takviye edilmiş beton rıhtımları kırar bu dalgalar, kayaları yerinden kaldırıp başka tarafa atarlar. Onlarca hadiseye gözlerimle tanığım. Deniz, azdığı zaman hiç hafife alınmaz. İşte poyrazı ile meşhur Mudanya’ya böyle bir yapı inşa ederken, acaba gerekli hesaplamaları yapmış, gerekli önlemleri almışlar mıydı? “Herhalde denizi tanıyan birilerine danışmışlardır” diye düşündüğümü çok iyi hatırlıyorum.
BİR ŞEY OLMAZ KOLAYCILIĞI
Bir yaz mevsimi gelip geçti. Görünen o ki ya denizi tanıyan birilerine danışılmamış ya da danışılanlar denizi tanımıyormuş. Fotoğrafı görüyorsunuz, 5 Eylül Çarşamba günü bizzat çektim. Bütün o yürüyüş platformu, bunun gibi kabarmalarla, sökülmelerle dolu. Deniz bir kez daha “Beni hafife almayın” demiş ve bildiğini okumuş. İnsan da bir kez daha “Bir şey olmaz” kolaycılığını kanıtlamış ve bir şey olmuş!
YOL YAKINKEN DÜZELTİLMELİ
Hele o iri dalgaların sahilde patlayıp, hemen kıyıdaki gölgelik metal panoların üzerine çullanması sonucu altlarına yağmur gibi deniz suyu yağdırmaları ve deniz kabarıkken koca sahilde bir tek bankta bu nedenle oturulamadığı komikliğinin üzerinde hiç durmuyorum.
Belli ki bu projede denizi, Mudanya’yı, poyrazı, dalgaları tanıyan kimseye danışılmamış. Belli ki danışılanlar da “Bir şey olmaz” deyip kestirip atmışlar. Halbuki gerçekten güzel bir düşünce bu. İnsanları denize yaklaştıracak, denizi sevdirecek bir proje. Umarım yatırımın yani paranın tamamı çöp olmadan gerekli önlemler alınır da, bu güzel düşünce, kimsenin başına ciddi bir iş gelmeden hayata güzellik ve iyiliklerle yeniden gelir. Yoksa bu haliyle çok zor!
BU HAFTA SONU HAVA VE DENİZ
FIRSATLAR SUNAN BİR HAFTA SONU
RÜZGÂRSIZ, yağışsız (şimdilik öyle görünüyor, yağarsa sorumluluk kabul etmem) ve keyifli bir hafta sonu bizi bekliyor. Oltacılar için olduğu kadar su kayağı vs. sevenler için de mükemmel bir zaman. Kayık kiralayıp denizin tadını çıkartmak isteyenler için nefis bir fırsat. (Can yeleği takarak tabii.) Evet hava sıcaklığı fena değil ama eylül etkisi kendisini akşamları hissettirir merak etmeyin. Yani geceleri, yaz boyunca olduğundan biraz daha serince. Akşamüstleri eylül şıkırtısını izlemek için sahillerde olmayı ihmal etmemenizi öneririm. Tüm denizcilere selamet, hepimize bol neşeli bir hafta sonu dilerim. #tayfuntimocin
Paylaş