Paylaş
VARSAYALIM dün hiç bitmedi ve bugün hâlâ 8 Mart. Bursa’nın ilk ve şimdilik tek “kadın yelken takımı” ile yaptığım söyleşiyi dün yayımlamayı isterdim ama neyleyeyim ki bu köşe cumaları çıkıyor. Efendim altı iş güç sahibi kadının bir araya gelerek bir yelken takımı oluşturması, yoğun hayatlarının akışı içinde yelken sporuna, yarışlara vakit ayırmaları ve üstelik bol bol da kupa almaları, üzerinde durmaya, konuşulmaya ve herkes tarafından bilinmeye değer bir şey. Daha başlarken, hissettiğim bir huzursuzluğu dile getirmeme izin verin lütfen. “Kadın” lafını durmadan kullanmaktan çok hoşlanmıyorum aslında. Çünkü yelkencilerin “erkek” olanlarını yazarken hiç “erkek yelkenci” demiyoruz. Aslında hiçbir dalda “erkek’ lafını kullanmıyoruz. Erkek sporcu, erkek ressam, erkek manav, erkek şoför denmiyor ancak ne yazık ki günümüz koşulları bir işi yapan kişinin kadın olduğunu belirtmeyi adeta zorunlu kılıyor. İnsanların yarısı kadın, yarısı da erkekken ne diye bir tarafı özellikle belirtmek zorunda kaldığımız ise çok açık. Sebebi biz erkekleriz. Böyle bir dünya yarattık binlerce yıldır. Ama artık bu yanlıştan dönmek gerek ve ne mutlu ki dünya nüfusunun “kadın” olan yarısı, giderek daha fazla bu bilince ulaşıyor, sesini çıkartıyor. Ümit ediyorum gelecek nesillerde herhangi bir işi yapan kişinin cinsiyetini belirtmek zorunda kalmayacak insan soyu. Lafı uzatmayalım ve “Piranha Ladies Team” üyesi kadınları tanımaya başlayalım.
TESADÜF YA DA ŞANS DEĞİL İSTİKRAR
Dedim ya, altı kişiden oluşuyor takım. Bursa’nın ilk ve şimdilik tek kadın yelken takımı ve inanın, Türkiye genelinde de zaten çok az tamamı kadın olan yelken takımı var. Gamze Saygılı (dümenci), Nazan Nalcı Savaş (anayelken), Sibel Bayat (trim), Sevgül Alper (trim ve ikinci dümenci), Zeynep Yıldırım (balon) ve Elif Tuğrul (trim)’dan oluşan Piranha Ladies Team, Mayıs 2015’te kurulmuş. Gemlik Yelken Kulübü’nün (GYK) bünyesinde çalışmalarını sürdürüyorlar ve GYK Antrenörü Mustafa Öncü, onların da antrenörlüğünü yapıyor. Katıldıkları ilk yarış, Bursa Yelken Kulübü’nün düzenlediği Atatürk’ü Anma Kupası olmuş ve bununla gurur duyuyorlar. Üstelik ilk yarışlarında kendi kategorilerinde birinci oldukları için bu gururları katmerleniyor haliyle. Yaklaşık üç yıldır onlarca yarışa katılmışlar. Ancak İstanbul’da katıldıkları Turkcell Bosphorus Cup 2016’da kategorilerinde ikinci olmaları, işlerini ne kadar ciddiye aldıklarının ve başarıyı nasıl büyük bir disiplin ve tutkuyla kovaladıklarının açık kanıtı. Malum, İstanbul’da, bu işi yıllardır yapan onlarca ekip var ve onların içinde, yeni olmalarına rağmen böyle bir başarı elde etmeleri hiç de yabana atılacak şey değil. Bir şey bir kere olursa tesadüf, iki kere olursa şans, üç kere olursa istikrar denebilir. Bu süre içinde kupa üstüne kupa kazanan Piranha Ladies Team, başarılarının istikrar olduğunu çoktan kanıtlamış.
Çoğu anne. Çocuklardan kimi üniversite çağında, kimiyse henüz emzikli döneminde. Bebeklerini emzirip eşlerine emanet ettikten sonra (yani böyle güzel adamlar da var memlekette) yarışa çıkıyorlar. Hamilelik döneminde parkura çıkanları da var aralarında. Öyle büyük bir tutku bu kısacası.
Gelin tanıyalım onları.
- Dümenci Gamze Saygılı. Takımın, önceden yelken yapan tek üyesi. Diğer üyeler, takım kurulduğunda birlikte başlamışlar. Ama hepsi düzenli spor yapıyor. Gamze Saygılı, Risk Mühendisi. 90’lı yılların başında yelkenle tanışmış. Babasının aldığı 4,5 metrelik bir yelkenliyi kardeşi ile birlikte uzun süre kulanmış ve sonra yelkenden ayrılamaz olmuş. İki yaşında bir kızı var ve onu da yelkenci yapmaya kararlı. Şu sıralar işi gereği Fransa’da ama yarış olduğunda uçağa atladığı gibi soluğu Marmara’da alıyor, yarışıp pazartesi sabahı yeniden işinin başında oluyor. Yorucu mu? Elbette ama Saygılı o kadar mutlu ki…
- Anayelken sorumlusu Nazan Nalcı Savaş. Göğüs Hastalıkları Uzmanı bir hekim. Babasının teşviki ve desteğiyle küçücük yaşında sporla tanışmış ve tam bir spor insanı olmuş. Yıllarca artistik jimnastik yapmış. Hayatının her aşamasında sporun büyük katkısını görmüş. Denizi zaten çok sever, her daim denizle olmaya gayret edermiş, 2015’te bu proje ortaya çıkınca içinde yer almak istemiş. Ülke gençlerinin hangi dalda olursa olsun spora yönlendirilmesi gerektiğini düşünüyor. Şiddetin arttığı günümüz koşullarında gençliği kaybetmemek için sporun çok büyük öneme sahip olduğunda, ekibin tüm üyeleri ile hemfikir. 2 çocuk annesi.
- Trimci Sibel Bayat. Bir firmada Lojistik Müdürü. Hayatında hep deniz varmış ama yelken yokmuş. Bursa Yelken Kulübü ile Gemlik Yelken Kulübü’nün ortak geliştirdiği ve GYK bünyesinde süren bu projeyle yelkene başlamış. Sporun, hayatın her alanına katkısından kuşkusu yok. Yelken sporunun da doğru ve hızlı karar vermeyi kolaylaştırdığını, bunun iş yaşamında da canlandırıcı bir etki yarattığını yaşayarak öğrenmiş. Ayrıca denizin ve yelkenin büyük bir terapi olduğunu da söylüyor. Bu ekibin, kadınlara rol model olmak istediğinin altını çiziyor. O da 2 çocuk annesi.
- Trimci ve ikinci dümenci Sevgül Alper. Yönetici. Hayatında hep spor olmuş. Trekking, tenis, sörf ve başka pek çok spor dalında faal. Doğayı ve doğada yapılan sporları çok sevdiği için bu projeyi duyar duymaz dâhil olmuş. Denizin verdiği özgürlük duygusuna tutkun. Çok yoğun ve stresli iş hayatının bütün gerginliğini denizde atıyor. “Keşke daha önce yelkene başlasaymışım” diyerek yelkene karşı hislerini özetliyor. Türkiye’de çok daha fazla yelken kulübü olması gerektiğini, çocukların yelkene mutlaka başlatılması ve hatta okullarda yelken kollarının bulunmasının şart olduğuna inanıyor. Bursa ilk ve tek kadın yelken takımının üyesi olmaktan, diğer arkadaşları gibi çok mutlu ve gururlu. Emeklilik hayatını denizde geçirmeye niyetlenenlerden. 2 çocuk annesi.
- Balon sorumlusu Zeynep Yıldırım. Finans eğitimi almış bir pasta şefi. Londra’daki Le Cordon Bleu’dan mezun olmuş. Kendi pastanesi var. Günde en az 10 saat çalışıyor. Yoğun ve yorucu bir işi var ama denize çıkınca her şey geride kalıyor. Hayatında hep var olan spor onu açıkça mutlu ediyor. Hele yelken, bambaşka duygular tattırıyor. Ancak yelkenin ucuz bir spor olmadığını ve ülkemizdeki olanakların da henüz istenen düzeye gelmediğini düşünüyor. Gemlik Yelken Kulübü böyle bir fırsat sununca hayatının değiştiğini söylüyor. Antrenmanın veya yarışın olduğu her haftasonunu iple çekiyor. Ekibin en genç üyesi ve bekar.
- Trimci Elif Tuğrul. Yönetici. Yoğun bir tempoda çalışıyor. Ama bu yoğunluğu bahane etmiyor ve inanılmaz faal. Bowling Milli Takımı üyesi, resim yapıyor, giysiler üretiyor ve daha neler neler yapıyor. Denizde olmayı çok ama çok seviyor o da. Yelken yaparken doğa ile iç içe olmayı çok seviyor. Hava ve deniz sertleştiğinde daha da fazla seviyor yelkeni. Terapi olduğuna inanıyor.
‘BURSA FİRMALARI ŞU İŞE BİR EL ATSA...’
Gelelim takımın ortak görüşlerine. Gemlik Yelken’in desteği ile yarışıyorlar ama bir sponsora ihtiyaçları var. Bursa’nın ilk ve şimdilik tek kadın yelken takımı, İstanbul gibi canavar yelkencilerin bulunduğu bir yerde bile podyuma çıkıyor ancak istedikleri tüm yarışlara gerekli finansal desteğe sahip olmadıkları için katılamıyorlar. Örneğin 2017’de düzenlenen Ulusal Kadın Yelken Yarışı’nın 7.000 TL olan kayıt parası onları fazla zorladığı için katılamamışlar. Sanayi ve iş kenti Bursa, tek kadın takımını destekleyememiş. Tekneleri Piranha, Gemlik Yelken’in teknesi. Kıyafetlerini de kulüp sağlıyor. Onun dışında konaklamalarını ve tüm masraflarını kendileri karşılıyorlar ama büyük organizasyonlara katılmak, biraz daha destek gerektiriyor. Tekneyi Gemlik Körfezi’nden alıp İstanbul’a götürmek, marinaya bağlanmak, yakıt gibi giderleri karşılamayı gerektiriyor. Aslında olanak olsa, Türkiye’nin her yerinde ve hatta yurt dışında yarışmak, Türkiye ve Bursa’yı temsil etmek istiyorlar. Ancak bunlar bir destekçi gerektiren işler. Zaten yoğun hayat tempolarından yeterince fedakârlıkta bulunuyorlar ama istedikleri gibi yarışabilmek için fazlasına ihtiyaçları var. “Keşke Bursa’nın firmaları şu işe bir el atsa. Çocukları çok önemsiyoruz. Aradığımız destek, sadece kendimiz için değil bu nedenle. Çocuklara da aktarılmasını, onların yelken eğitimi için de arayış içindeyiz. Aslında insanlar çocukları için pek çok harcama yapıyorlar ama konu yelkene geldiğinde nedense bunu esirgiyorlar” diyorlar.
DENİZ DOSTLUĞU
Herhangi bir oluşum nedeniyle bir araya gelen kadınlar arasında bazen kıskançlıkların veya gerginliklerin olduğunu onlar da biliyorlar elbette ama bu ekibin içinde hiç böyle bir şey yaşanmamış. Birbirlerini çok seviyorlar. Belki de onları bir araya getiren deniz ve sözünü sıkça ettikleri terapi sağlıyordur bu güzel ortamı. Güzel ortam demişken, yelken sporuyla ilgilenen herkesin ya da başka deyişle yelken camiasının hep desteğini görmüşler, hep güzel ve iyi insanlarla karşılaşmışlar. Kimse “nereden çıktı bu kadınlar?” dememiş, herkes elinden gelen desteği vermiş. Buna deniz dostluğu adını vermişler.
HER ALANDA ÖZENLİLER
Her hafta sonu denizdeler Biliyorlar ki başarı tesadüf olamaz. Bu anlamda ağızlarından “disiplin” sözcüğü hiç düşmüyor. Onları bir araya getiren şeyin mücadele ruhu olduğunda da hemfikirler. Rüzgâra, rakibe karşı mücadele etmekten hem zevk alıyorlar, hem hayatlarına doğrudan katkısını yaşıyorlar. Ciddi bir ekip ruhu yakalamışlar Birlikte çok eğleniyorlar. Estetiğe de dikkat ediyorlar. Giysilerinden, teknede duruşlarına kadar özenliler. Yarış bittikten sonra tekneyi bırakıp gitmiyor, oturup saatlerce temizlik yapıyorlar. Faaliyetlerini “piranha_ladiesteam” instagram hesaplarından takip etmek mümkün. Umarım aradıkları desteği bulurlar, biz de başarılarını ve yeni denizci nesiller yetiştirmelerini yıllarca gururla izleriz.
BU HAFTA SONU HAVA VE DENİZ
ISINIYORUZ
BUGÜNDEN pazara kadar neredeyse hiç rüzgâr yok. Ama yerel dinamikler iş başına geçebilir ve yelkenleri dolduracak kadar etki yaratabilir. Yağış da kesildi görünüyor şimdilik. Yani son derece açık ve keyifli bir hafta sonunun bizi beklediğini söyleyebiliriz. Üstelik sıcaklık da artıyor. Dün bizi serinleten yağmur ortadan kalkınca ve rüzgâr da olmayınca, 20 derecelerin üzerini görürüz pazar günü. Tüm denizcilere selamet ve herkese keyifli bir hafta sonu dilerim. #tayfuntimocin
Paylaş