Paylaş
Köpekler, avcı oldukları zamanlarda gerçek birer carnivor’lardı (etçil) ama zamanla insan manüplasyonu ve insanla birlikte yaşamanın getirisi olarak avcılık davranışları köreldi, toplayıcı pozisyona geçtiler. Bunun sonucunda köpeklerin beslenme alışkanlıkları da farklılaştı.
* * *
Günümüzde köpekleri semi-carnivor (yarı etçil) olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır. Artık besinlerine az da olsa karbonhidrat, sebze ve meyveler eklenmiş durumdadır. Tıpkı biz beslenme alışkanlıklarımızı nasıl hayat tempomuza ve çalışma koşullarımıza göre belirlemek durumundaysak, dostlarımıza hazırlayacağımız rasyonları da bazı kriterlere göre değiştirerek dengelemeliyiz.
* * *
Beslenmede ilk dikkat edilecek şey, “köpeğin yaşı” olmalıdır. Köpeğin hayatın hangi evresinde olduğuna ve buna bağlı olarak metabolizma hızına göre gereksinimleri değişmektedir. Yavru bir köpeğin enerji ve besin ihtiyacının miktarı ve niteliğiyle, genç ya da yaşlı köpeğinki aynı değildir. Yavru köpeklerin daha yüksek protein ve enerji ihtiyaçları varken ve daha sık (günde 3-4 kez) beslenmeleri gerekli iken, genç ve yaşlı köpeklerin buna nazaran daha dengeli protein enerji ihtiyaçları vardır ve sıklık günde 2 ile sınırlı kalmalıdır.
* * *
Ayrıca köpeğin ırkı ve barındırılma koşullarıyla, bir iş köpeği mi yoksa evde beslenen bir pet mi olduğu beslenme prosedüründe önemli farklılıklara sebep olacaktır. Aktif ve hiperkinetik ırkların ve büyük ırkların daha büyük porsiyonlarla ve daha yüksek enerji ihtiva eden besinlerle doyurulmaları gerekir. Küçük ırk ve inaktif yaşantıları olanların ise, daha az miktarda besine ve enerjiye ihtiyaçları vardır. Yetersiz beslenen köpeklerde sağlık açısından nasıl birçok olumsuzluk şekilleniyorsa, fazla beslenme de aynı şekilde obezite gibi tehlikeli hastalıkların şekillenmesi ve köpeğin yaşam kalitesi ve süresinin düşmesine sebep olmaktadır.
* * *
Dostlarımızın beslenmesinde protein karbonhidrat ve yağ balansının tam olmasına, miktarın ve enerji kaynaklarının yaşam şekilleri ve egzersiz planlarına uygun şekillendirilmiş olmasına dikkat etmek gerekir. Unutulmamalıdır ki, bizden oldukça farklı enerji ihtiyacı olan ve farklı sindirim sistemine sahip olan dostlarımızı, kendi artıklarımızla beslemek yetersiz olduğu gibi ve doğru da değildir.
* * *
Dostlarımızın besin kaynaklarını organize ederken, besinini oluşturan protein karbonhidrat ve yağların miktarından daha çok nitelikli olup olmadıklarını kontrol etmemiz öncelikli olmalıdır. Eğer dostumuzu kuru mamalarla besliyorsak, paketlerin arkasındaki değer yüzdelerinden daha çok kullanılan kaynakların nitelik ve kaliteleri ile ilgilenmeliyiz. Yemeğini çiğ yada ısıl işlemli olarak biz organize ediyorsak da doğru ve sağlıklı kaynakları doğru miktarlarda hazırladığımıza emin olmalı ve miktar dengesine dikkat etmeliyiz.
* * *
Unutulmaması gereken şudur:
Dostumuzu doyurmakla beslemek birbirinden ince bir çizgiyle ayrılan farklı kavramlardır.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
SPHNYX, 1960’lı yıllarda Kanada’da bir kedi üreticisinin tesadüfi olarak ürettiği, genetik olarak deformasyon örneği olan bir kedidir. Farklı görüntüsünden dolayı insanlar arasında popülarite kazanan sphynx’ler, günümüzde üretim suistimaline maruz kalarak daha da sağlıksız hale gelmişlerdir. Genetik olarak birçok sağlık problemini bünyesinde barındıran bu kedilerin, malesef yaşam süreleri de diğer kedi ırklarına göre oldukça kısadır.
Paylaş