Genç Yetenekleri Korumak

Piyano dehamız Fazıl Say, keman virtüözümüz Suna Kan, orkestra şefimiz Gürer Aykal, tiyatromuzun efsanesi Yıldız Kenter, balemizin yıldızı Meriç Sümen ve operamızın divası Leyla Gencer…

Haberin Devamı

Onlar sanat yaşamlarına başladıkları küçük yaşlardan, heykelleri dikilen sanatçılar olana kadar geçen sürede kim bilir ne mücadeleler verdiler.

Onların çocukluklarını düşünün. İlk keşfedildikleri zamanı...

Böylesine büyük yeteneklerin keşfedilmesi bir yana, eğitim hayatlarında onları koruyan, destek veren güçlü bir sistemin varlığı mücadelelerini kolaylaştırmaz mıydı?

80 milyonluk ülkemizde gizli kalmış yetenekleri keşfetmek için yeni bir düzen kurmaya ihtiyacımız var. Mesela Adıyaman’ın bir köyünden ya da Artvin’in bir ilçesinden “yetenek taramasıyla” seçilmiş çocukları sanata kazandıran bir çalışma için daha çok uğraşmalıyız.

Genç Yetenekleri Korumak

Haberin Devamı

İsmail Hakkı Tonguç’un “Köy Enstitüleri” fikrinden yola çıkarak ülkemizdeki her değeri keşfeden, onu elinden tutup konservatuvara yerleştiren, sponsorluk arayışına mecbur bırakmadan bu yetenekleri uluslararası platformlara taşıyan bir sistem üzerinde çalışmak zorundayız.

Bugüne kadar işler hep şöyle süregeldi: Bir tanıdık vasıtasıyla keşfedilen yetenekler, sınav açıp yeteneklerin başvurmasını bekleyen konservatuvarlar, yetiştirilen sanatçıları yarışmalara göndermek için aranan sponsorlar, çoğu kez firmalar tarafından bir defaya mahsus sponsorluk adına verilen “uçak bileti”.

 Genç Yetenekleri Korumak

Üzerine birkaç ciltlik kitap yazılabilecek bir konuyu genç bir yeteneğimizle sohbete dönüştürdüm. Can Alçiçek…

Beğendiğim genç yeteneklerden Can Alçiçek, Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarında okuyor. 2016’da “Youth America Grand Prix-Paris”te altın madalya, 2015’te “Indianapolis International Ballet Competition”da gümüş madalya, yine 2016’da “İstanbul International Ballet Competition”da gümüş madalya kazandı.

Bakalım 18 yaşındaki bir genç yeteneğimizin mesleğine ve sanat ortamına bakış açısı nasıl?

Haberin Devamı

“İYİ Kİ BALEYE BAŞLAMIŞIM”

Bale yapmaya nasıl karar verdin?

Baleyi hiç bilmezken, aklımda bile canlandıramazken tabii ki hayalimde bir balet olmak yoktu. Ama içimde hep bir dansçı ruhu yatıyordu. Evimde ve dışarıda dans etme konusunda kendimi özgür bırakıyordum. Bu içimden geliyordu. Müziğin kendi bedenimle buluşmasına her zaman izin veriyordum.

Babamın yakın görüştüğü bir arkadaşı bir gün evimize gelmişti. Ben de gözlemlendiğimin farkında olmadan, o an yine kendimi müziğe kaptırıp özgürce dans ediyordum. Daha sonra fiziğimin baleye uygun olduğunu ve eşiyle tanışmam gerektiğini söyleyen babamın arkadaşı beni çok heyecanlandırmıştı. Sonrasında tanıştığım eşi İzmir Devlet Opera ve Balesinden çok sevdiğim ablam Gökçe Telkıvıran beni bale ile tanıştıran kişi oldu. Her şey onların şirin stüdyolarında başladı.

Haberin Devamı

Günler geçtikçe balenin bana oldukça hitap ettiğini anladım. Balenin inanılmaz bir disiplin gerektirdiğini görmek beni daha çok teşvik etti. Ve Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı sınavını kazandım. Şimdi iyi ki baleye başlamışım diyorum. Benim için çok doğru bir karar olduğunu düşünüyorum.

Genç Yetenekleri Korumak

Yurt dışında birçok yarışmaya katılıyorsun. Oradaki genç dansçılara nasıl imkânlar sunuluyor?

Bale sanatını yapan tüm dansçıların meslek açısından imkânlarının yeterli olması bizler için gerçekten ciddiye alınması gereken bir konu. İmkânlar yeterli olduğunda, yapılan mesleğin daha önemli olduğunu, daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini anlıyoruz. En iyi olmayı hedeflerken, hele ki sanat dalında bir meslek icra ediyorsan, sana yeterli imkânlar sunuluyorsa, başarıya ulaşman daha mümkündür.

Haberin Devamı

Yurt dışında yetişen genç dansçıların her biri disiplin küpü. Çünkü sunulan imkânlar -örneğin çalışma ortamları- tamamen sanata ve mesleğe odaklı. Bale stüdyoları geniş, ferah, kullanışlı yani tamamen onların rahatça çalışabileceği ve dans edebileceği şekilde düzenlenmiş. Düzenli olarak Klasik Bale, Modern, Repertuar, Karakter, Pas De Deux, Jazz, Mimik, Bale Tarihi gibi, dansçıların cebinde bulunması gereken dersler işleniyor. Bale hocaları ise sahne tozunu fazlasıyla yutmuş, tecrübeli, deneyimli hocalar. Yurt dışında her bir sanat dalının çok kıymetli olduğunu ve korunduğunu söyleyebilirim.

“MAALESEF SANATA TUTUNAN BİR TOPLUM DEĞİLİZ”

Yarışmalara gidebilmek için sponsorluk arayışını nasıl yapıyorsun? Bulmakta zorluk çekiyor musun?

Haberin Devamı

Elimde olsa tüm yarışmalara katılabilmek, tecrübelenmek, bale adına daha fazla başarı elde etmek isterim. Ancak bu iş maddi olarak masraflı oluyor. Ülkemizde bale adına sponsor bulabilmek çok güç bir durum. Çünkü ülkemizde sanatımıza sahip çıkan bir toplum ve yeteri kadar ilgi yok. Bu yüzden sponsor bulmak benim için gerçekten çok zor oluyor.

Geçen sene Paris’te düzenlenen YAGP (Youth America Grand Prix) yarışmasına katılarak elde ettiğim birincilik ile ülkemi temsil etmiştim. Gönül ister ki birçok yarışmada ülkemi temsil edip Türkiye’yi sanat adına yüksek yerlere taşıyayım fakat maalesef sanata tutunan bir toplum değiliz.

Genç yeteneklerin keşfedilmesi için neler yapılmalı sence?

Öncelikle keşfedilmek çok minnettarlık içeren bir his. Ben de keşfedildim ve hayatım bambaşka bir yol izledi. Keşfedilerek, parlayan bir geleceğe ulaşabilir ve kendi emeklerini ortaya koyabilirsin. Ülkemizde çok güzel ve özel yetenekler olduğuna inanıyorum.

Her bir yetenek arayışından bambaşka dansçılar çıkacağını düşünüyorum. Bence şehirde olduğu kadar köy okullarımızda da yetenek avına çıkılmalı. Aynı zamanda yetimhanelerde yaşayan minik gönüllere de el uzatılmalı.

Yurt dışında bir sanatçı adayının seyirci önüne daha çok çıkması, performansını sergilemesi için çok imkân yaratılır. Örneğin okullarda yapılan gösterilerde deneyim kazanılır, hem de genç seyircinin sanatı ve mesleği tanıması sağlanır. Bu imkânları bulabiliyor musun?

Siz de biliyorsunuz ki bizim işimiz emek ve sabır işi. Çok zorlu uğraşlar sonucunda büyük eserler çıkarırız. İşimizi rahat bir şekilde seyirciye sunmamız için birçok imkân gerekir.

Bu konuyu şöyle açıklayabilirim: Mesela çalıştığımız ortamlar, okullarımızda bulunan bale stüdyolarımız rahatlıkla dans edebilmemiz için uygun stüdyolar değil. Okullarda hijyenin yeterli olmaması hem bizler hem de gelecek nesiller için bir engel. Türkiye’de bazı okullarda müfredat olarak sahnede seyirciyle buluşma imkânını az buluyorum. Bizler sahne aldıkça tecrübemiz artar; sanatımızı sergiledikçe ve tanıttıkça genç yetenekler bilgilenir ve şevk kazanır. Böylelikle sanatımız yüksek yerlere taşınabilir.

“SPONSORLARIN YARDIM ELİ UZATMASINI DİLERİM”

Geldiğin noktada bir üst başarıya erişebilmek için sana hangi imkânların sağlanmasını isterdin?

Aslında başarının temel ixkesi çalışmaktır. Fakat buna erişebilmek için imkânlar ışıkları yakar. Özellikle erkek dansçılar için gerekli olan spor aletlerinin okullarımıza getirilmesi çok yararlı olacaktır. Sahneye daha çok çıkarak dansı hissedebilmeyi, sponsorların maddi anlamda zorluk çektiğimiz zamanlarda yardım eli uzatmasını dilerim.

Geleceğe dönük hayalin nedir?

Geleceğe dönük hayalim; hayatta kalabildiğim sürece baleyi ileri götürmek. Daha sonra ülkemizde ve Avrupa’da başarılı bir dansçı olmak. Ve tabii ki bu konuda sizi örnek arak ülkemize sanatıyla, bilimiyle ve ilmiyle sahip çıkan tertemiz öğrenciler yetiştirmek.

Elinde sihirli bir değnek olsaydı neleri değiştirmek isterdin?

Her şeyden önce ülkemde barış ve adaletin egemen olduğu bir toplum ve devletin hüküm sürmesini dilerim. Bulunduğumuz ortamın sanatla daha iç içe olması ve gelecek nesiller için daha yüksek standart ve imkânların bulunmasını isterdim.

--------

Uluslararası ödüller kazanmış, benim de çok beğendiğim ve değer verdiğim genç yetenek Can Alçiçek bugünkü konuğumdu. Genç yeteneklerin korunması ile ilgili devlet ve millet olarak sahip çıkılmasını gerekli gördüğüm ilkeleri, ihtiyaçları bir dansçı olarak gereğince dile getirdi. Daha fazla imkânları olsaydı belki de ülkemizi daha birçok sanat platformunda başarıyla öne çıkaracak, ödülleriyle taçlandıracaktı.

Sanat bir toplumu rafine hale getiren, billurlaştıran, insani değerlerini en üst düzeye taşıyan olmazsa olmazlarımızdandır. Minicik yaşlardan başlayıp, bütün yaşamımızın içinde sanat aşkını yeşertmemiz, duygularımızı besleyecek, yüceltecek, ruhumuzu aydınlatacaktır. Sanat benliğimizdeki açlığı doyuracak, içimizdeki iyi insanı dışarıya taşıyacaktır. Sadece konservatuvar ve akademiler değil, anaokullarından itibaren sanat eğitimine daha fazla yer açmanın, daha iyi insan yetiştirmenin en temel ilkelerinden biri olarak görülmesi gerektiği inancındayım.

Yazarın Tüm Yazıları