Hani 3 gün gazete sayfalarında demeçlerini göremediğimizde, ilgili kulüp muhabirini arayarak “Hayırdır başkan, hasta mı oldu?” dedirtecek kadar medya müptelası olan o kulüp başkanlarına ait olan manşetler. 'Başkanlar' böyleyse, yöneticileri, taraftarları düşünün... Düşünün, ülke futbolu olarak dünyada eşi benzeri olmayan nasıl bir iklime sahip olduğumuzu... Sebep mi? O ülke futbolunun amir kurumu olan Türkiye Futbol Federasyonu’nun 'talimatlarının' ve kanunların gereğinin yapılamaması! Nasıl mı? Örneğin; “Beşiktaşımız'ın hakemler tarafından önünün kesilmeye çalışıldığını hissedersem emin olun taş üstünde taş bırakmam. Yer yerinden oynar” diyerek tehditlerde bulunan Başkan Ahmet Nur Çebi konusunda TFF’nin adeta üç maymunu oynaması gibi.
FUTBOL DEĞİL, BAŞKANLAR LİGİ
Sonra başka bir kulüp başkanı çıkar, “Bu 1 milyon nüfusla şehri hakemin başına yıkarım” diye tehdit de eder, hakemi soyunma odasına kilitleyip saatlerce mahsur da alır... Veya yine geçmişte olduğu gibi o başkanlar 'silaha sarılır' (sözde)!..
Arda’yı sevk ederken talimatla ilgili kılı kırk yaranlar, aynı talimatın aynı maddesinde 'hakaret' sözcüğünün hemen yanında yer alan o ‘tehdit’ sözcüğünün de ne anlama geldiğine, neleri içerdiğine TDK veya Google’dan bakmalıdırlar.
Çünkü bunların her konuşmaları 'tehdit'... Ya talimatın gereğini yapın ya da o talimattan 'kullanmadıklarınızı' (fazlalıkları) çıkarın! Çok federasyon gördük ama meydanı bu kadar boş bırakan bir federasyon görmedik maalesef... Futbol liginden çok başkanlar ligi mübarek...
<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiJuNnlCWHFtViIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>
BU TALİMAT REVİZE İSTİYOR
Öyle bir futbol iklimine sahibiz ki; 3-5-2’den 4-4-2’den çok TFF talimatlarını tartışıyoruz... Örneğin; Disiplin Talimatı’nın 38 ve 41. maddeleri o oyun versiyonlarından daha çok gündemimizde. Çünkü nereden bakarsan bir tuhaflık silsilesi önüne çıkıyor. Örneğin şu; 'UEFA Pro Lisanslı olmadığı için' maç sonu basın toplantılarına katılmaları yasak olan teknik adamlar meselesi... Düşünebiliyor musunuz, takımı hazırlayan, sahaya süren, kenarda yöneten, kısacası her şeyi yapması serbest olan teknik adamın sırf UEFA Pro lisansı olmadığı için basın toplantısına katılması yasak. Örneğin geçen sezondan önemli işlere imza atan Karagümrük Kulübü’nün teknik adamı Şenol Can hoca gibi... Keza Göztepe ve bugün Konya’da önemli işlere imza atan İlhan Palut ve diğerleri gibi... Her yerde onlar var, bir tek basın toplantı odasında olmaları yasak. Tuhaf değil, komik!
Peki ne yaptı? UÇK’nın (Uyuşmazlık Çözüm Kurulu) Oğulcan için kestiği 6 maçlık men cezasını 3’e indirdi. Sanırım yine ‘tahrik’ indirimi filan uyguladılar!
DAYANAĞI NE?
Gülüyorum, çünkü hukuken bunun bir karşılığı yok. Bakıyorum, soruyorum “Yok, yok...” Varsa da çıkıp açıklasınlar özür dileyeceğim.... Tövbe bir daha da Tahkim’in adını ağzıma alırsam. UÇK demiş ki; “Kardeşim sen ligin bitimine 6 hafta kala sözleşmeni feshettin gittin. Bu sebeple sana 6 maç ceza veriyorum” Olabilir... Doğrudur, yanlıştır ama ortada bir dayanak var. Peki senin verdiğin 3 maçın dayanağı ne?
<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiJweDBBcDg1dyIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>
İSTATİSTİĞE Mİ BAKTINIZ?
Tahkim Kurulu olarak çıkar ‘Ya hayır bu karar yanlış’ der, 6 maçı kaldırırsın ya da ‘Doğru’ der onarsın. 3 maç da neyin nesi? Ben de bir dayanak bulamadığımdan sadece tahmin yürütebiliyorum. Sanırım oyuncunun maç istatistliklerine bakarak “Bu çocuk bu 6 haftada oynasa oynasa 3 maç filan oynardı” diyerek böyle bir karara varmış olabilirler! Onlardan her şey beklerim...
ANLAYANA AŞK OLSUN!
Derbiyi geride bıraktık ama yankıları hala sürüyor... Tartışmanın ağırlıklı konusu da Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim’in Kadıköy’de takımının ısınmaya çıkarken bazı Fenerbahçeli taraftarların kendisine ve futbolcularına yönelik küfür ve hakaret ettiğini söylemesi. Tabii ekrana yansıyan bir şey olmadığından ne boyutta oldu bilmiyoruz ama ne olursa olsun çok çirkin ve yakışıksız bir durum. Tıpkı aynı müsabaka sonrası sosyal medyaya düşüp paylaşım rekorları kıran Galatasaray soyunma odasından yükselen o galiz küfürler gibi! Hele hele bu kişi kendini bilmez o taraftarlardan öte, herkesin bildiği isim ve koca bir camianın kaptanıysa...
GEÇMiŞi UNUTMAYIN
Terim “Küfür oldu” diyor... Fransız gibi davranmaya gerek yok. Küfürün ülke futbolumuzdaki yeri herkesin malumu. Kanser gibi futbolun her alanını sarmış durumda. Hatırlasanıza, daha birkaç hafta öncesi TFF yönetim kurulu üyeleri, Galatasaraylı idarecilerin kendilerine yönelik küfürlerinden dolayı protokol tribününü terk etmek zorunda kalmamış mıydı? Yine bir ay önce, bugün küfürden şikayetçi olan o sayın Terim’in müsabaka hakemine yönelik hakaret ve küfürleri ekranlara ve raporlara yansımamış mıydı? Keza başkanların protokolden sahaya yönelik sarfettiği galiz küfürler.
BU MU TARAFTARLIK VE TEKNiK ADAMLIK?
Kısacası küfür bizim her yerimizde. Tribünlerden, protokole, soyunma odasından yedek kulübesine. Maalesef golümüz yok ama küfürümüz çok. Onun için belki de kendi ülkesinde gol krallığı listesinde ilk 20’ye bile kendi vatandaşını sokamayan tek ülkeyiz! Onun için Avrupa’da nal topluyoruz. Çünkü uğraşımız ve gündemimiz ‘başka’! Ama asıl ilginç olan; birilerinin küfür ve hakaret konusuna; sanki ilk defa rastladığı bir şeymiş gibi reaksiyon göstermesi. Taraftara “Oradan geçeceksin ağzına geleni söyleyeceksin, bu mudur seyircilik?” diyenlere, birileri de artık; “Kenardan hakeme ağzına geleni söyleyeceksin bu mudur teknik adamlık?” hatırlatmasını yapmalıdır.
iŞTE BUNUN ADI SKANDAL
Çok değil, bir hafta öncesiydi. Ümraniyespor-Samsunspor maçında herkesi gülümseten bir hadise yaşanmış ‘hakem atışı’ konusunda komik bir hataya imza atılmıştı. Peki ya sonra?..
MHK bunun tekrar yaşanmaması adına hafta içi hakemlerini kural imtihanına aldı. Sanırım kurul, imtihan sorularının arasında ‘hakem atışını’ atlamış olacak ki (!), başka bir hakemimiz aynı hatayı bu defa İstanbulspor-Ümraniye maçında tekrarladı. Müsabakada hakeme çarparak taca giden ve kurallara göre taç atışı ile başlaması gereken oyun hakem arkadaşımızın ‘hakem atışı’ kararıyla başladı. Buyrun buradan yakın.
Sebep de; transfer penceresinin kapanmasına kısa bir süre kala Galatasaray’ın genç futbolcularından Erencan Yardımcı’nın Misli. com 2. Lig ekiplerinden Eyüpspor’a 4.2 milyon TL karşılığı transfer oluşu. Haliyle transfer penceremiz de, geçmişte olduğu gibi, yine ilginç bir kapanışa sahne oldu. Sebep? Dediğimiz gibi bir 2. Lig kulübünün 18 yaşındaki bir futbolcunun bonservisi için 4.2 milyon TL sayması. Sayabilir... Bugün çıkıp bu konuda ağzını açanlara da, “Ne var canım paramın kâhyası sen misin?” de diyebilir. Derler de, acaba “Gelecek vadeden bir futbolcu transfer ettik diye lanse ettiğiniz ve uğruna da 4.2 milyon TL saydıkları 18 yaşındaki bir futbolcunun sözleşme süresi 1.5 yıllık mı olur?” sorusuna ne cevap verirler? Hem 4.2 milyon TL vereceksin hem de 1.5 yıllık imza atacaksın? Güldürmeyin Allah aşkına! Fazla değil bundan yaklaşık 1.5 yıl önce amatör olan ve şu ana dek U16-U19 yaş grupları arasında 79 maçlık bir futbol kariyerine sahip olan bir çocuktan bahsediyoruz. Bari buradan açık vermeseydiniz!
<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiJweDBBcDg1dyIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>
BU TRANSFER NEDEN SON DAKİKAYA KALDI?
Peki ya; böyle bir transferin, transfer penceresinin kapanmasına adeta dakikalar kala gerçekleşmesi neden? Yoksa bu son dakikaya kalış, Mustafa Cengiz başkanın Erencan için kapıyı 8-9 milyon TL’lerden açıp taraflar arasında kıyasıya bir pazarlık yaşanmasından mı?! Yoksa iddia edildiği gibi; son gün gerçekleşen transferlerde hesap şaşmasından dolayı bu miktarda bir eksi bakiye kapatılmak istenmesinden mi? Yoksa aynı mevkide oynayan Mostafa Mohammed’in transferinin gerçekleşmesiyle Erencan’ın transferine onay verilmesinden mi?
MUSTAFA CENGİZ NE DEDİ, NE YAPTI?
Ne biz lafı geveleyelim, ne de siz. Niyet belli, arkadaşlar. Bu da ezeli rakipleri gibi bir şekilde apaçık işi kılıfına uydurma meselesi! Allah’tan ortada niyet okuyan filan yok. Düşünsenize Vedat Muriç’i gördüğü karttan dolayı ‘niyet okuyarak’ PFDK’ya sevk eden o TFF hukukçularının ‘niyet okuma güdülerini’ kaybettiklerini... Yanmıştı bu millet! Galatasaray’ın diğerlerinden farkı bu işi biraz açık etmesi. İkincisi de, kısa bir süre önce benzer yollara tevessül eden ezeli rakipleri için “Bize diyorlar ki siz de onlar gibi her türlü hileyi yapın, satın, alın. Hayır efendim, biz öyle bir şey yapamayız. Galatasaray asla yanlış yollara tevessül etmez” diyen bir başkanın kulübünün benzer bir işe imza atmasıdır.
ADRES YABANCI DEĞİL!
Bak şimdiden söylüyorum... Aldığım bilgiler ve hissiyatım bu işten biz ve bizim gibi bu konulara meraklı o birkaç meslektaş arkadaşıma çok ekmek çıkacak gibi. Çünkü adres yabancı değil. Hatırlayın, ben ve iki meslektaşımın aynı adresle ilgili yayınladıkları o fahiş rakamlara imza atılan menajer sözleşmelerini. Her neyse... Tekrar Erencan Yardımcı meselesine dönecek olursak... Nereden bakarsan bak, bir anormallik var. Elbette bu ilk de değil. Görünen o ki, son da olmayacak. Hele hele böyle bu tip konularda üç maymunu oynayan bir federasyona sahip olduğumuz bir yerde!
Bugünlerde gözümüz kulağımız Tahkim Kurulu’nda. Sebebi de sayın Ali Koç’un dediği gibi Galatasaraylı Oğulcan Çağlayan’la ilgili Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun ((UÇK) verdiği karar... Konunun ilginç bir özelliğinin de sadece taraflar Çaykur Rizespor ve Oğulcan’ı (dolayısıyla şu anki kulübü Galatasaray’ı) değil, taraf olmayan Fenerbahçelilerin de yakından takip ettiği bir dava olması.
BU KARAR BOZULUR
Acaba Tahkim Kurulu, UÇK’nın futbolcuya kestiği 1.2 milyon Euro (10,62 milyon TL) tazminat artı 500 bin TL ve 6 maç men cezasını onayacak mı veya bozacak mı? Biz “Bozulacak” diyoruz ve bu da bunu üçüncü söyleyişimiz. Sebebine gelince... Hatırlarsanız bir önceki yazımızda Tahkim Kurulu’nun Oğulcan dosyası ile bire bir örtüşen 2012’deki Bekir Ozan Has kararından bahsetmiştim... Hani kulübünün sözleşme gereği bir yıl uzatma opsiyonu hakkını kullandığı Bekir Ozan Has’ın sözleşmesini feshetmesi üzerine UÇK tarafından verilen 6 ay men cezasını, dönemin Tahkim Kurulu’nun ‘böyle bir şey kabul edilemez’ diyerek bozduğu karar... “... yapılan müzakere neticesinde, Bursaspor Kulübü ile futbolcu Bekir Ozan Has arasındaki sözleşmede kulübe tek taraflı olarak sözleşmeyi uzatma (opsiyon) hakkının tanınması hukuka uygun olmadığı gibi, kulübün tek taraflı olarak sözleşmeyi uzattığına dair beyanının futbolcu tarafından kabul edildiğine dair de herhangi bir maddi olguya rastlanmaması, aksine futbolcunun sözleşmenin uzamasına muvafakat etmediğini ihtar ile bildirmiş olması karşısında UÇK’nın futbolcuya sportif ceza verilmesine ilişkin kararının kaldırılmasına” ifadelerinin yer aldığı Tahkim Kurulu kararı.
BALCI VE YAZICIOĞLU
“Olabilir, o günkü hukukçular öyle düşünmüş, bugünkü hukukçular farklı düşünebilir” de diyebilirsiniz, haklı olarak. Peki ama o gün UÇK’nın futbolcuya kestiği cezayı kaldıran Prof. Dr. Murat Balcı’nın bugünkü Tahkim Kurulu Başkanı olmasına ne dersiniz? Keza yine o günkü Tahkim Kurulu kararının altında imzası olan Prof. Dr. Emine Yazıcıoğlu’nun da bugünkü Tahkim Kurulu’nun başkan vekili olmasına... Şimdi anladınız mı neden üçtür “Bu tahkim UÇK’nın kararını bozar” dememi?
SÜPER LiG’DE iLK 20 HAFTAYA DAMGA VURAN 20VAKA
Merkez Hakem Kurulu’nun (MHK), 12 Ocak’ta başlayan ve bugün sona erecek olan üst klasman hakem seminerinde ilginç gelişmeler olmuş. Önce MHK danışmanı Jaap Uilenberg, ardından MHK Başkanı Serdar Tatlı, içlerinde Fenerbahçeli Caner Erkin ve Alanyasporlu Efecan Karaca’nın da olduğu 6-7 isim konusunda hakemlere, “Bu oyunculara dikkat!” diye uyarıda bulunmuş.
Hem Uilenberg hem Tatlı, özel olarak hazırlanan pozisyon görüntüleri eşliğinde yaptıkları konuşmalarda, “Maçlara hazırlanırken, takımlarda oynayan futbolcuları iyi tanımalısınız. Bazı oyuncular hemen her maçta sizin için problem oluyorlar. Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp
size yedirmeye çalışıyorlar. Bunlara karşı dikkatli olun” ifadelerini kullanmış.
Uilenberg ve Tatlı, Caner’in hakemlere yönelik davranışlarına, Efecan’ın da kendisini yere bıraktığı pozisyonlara dikkat çekerken, bu durum söz konusu oyuncuların forma giydiği kulüplerin kulağına gitmiş ve ciddi bir rahatsızlık yaratmış.
ŞiMŞEK GERi DÖNÜYOR
Bu sezona damga vuran olaylardan biri de Fenerbahçe-Başakşehir maçını yöneten Bahattin Şimşek’in uzun bir süredir düdük çalamıyor olması oldu. “Şimşek’e düdük astırıldı” iddiası ortaya atılmasına karşılık MHK’nın bu hafta Şimşek’e TFF 1. Lig’de görev vereceği ortaya çıktı.
MHK Mi, ORGANiZE ŞUBE Mi?
Sonrasında ezeli rakip Fenerbahçe’nin topa girmesiyle de ortalık iyiden iyiye karıştı. Galatasaray’ın karara ilk tepkisinin ‘organize işler’ şeklinde olması da enteresandı. Şimdi top Tahkim Kurulu’nda. Kurul, Oğulcan’ın, kendisini 6 maç men ve 1.2 milyon Euro tazminat ödemeye mahkum eden UÇK kararına karşı yaptığı itirazı görüşüp karara bağlayacak. Peki Rizespor’la Oğulcan’ı karşı karşıya getiren sözleşme ne diyor? Ve Tahkim Kurulu’ndan bizi nasıl bir karar bekliyor? İşte bugün biz de; yaklaşık bir haftadır gündemi meşgul eden Oğulcan konusunda ‘ilk kez’ burada göreceğiniz belgelerle ve bilgilerle bu karara ışık tutacağız.
FUTBOLCU 'HAYIR' DEDİ, KULÜP TEK TARAFLI UZATTI
Rizespor ile Oğulcan arasında 27 Temmuz 2016’da imzalanan 3+1 yıllık sözleşmenin 6’ya (L) bendinde opsiyon hakkının nasıl kullanılacağı şöyle belirlenmiş: “Kulüp, 15 Haziran 2020 tarihine kadar bu sözleşmeyi 31 Mayıs 2021’e kadar uzatma hakkına sahiptir.” Rizespor Yönetimi de bir araya geldiği Oğulcan’la opsiyon konusunda anlaşma sağlayamayınca sözleşmenin kendisine verdiği hakla 15 Haziran 2020’de noterden bir ihbarname çekerek, opsiyonun kullanıldığını hem futbolcusuna hem de TFF’ye bildirmiş. TFF bunun üzerine resmi sitede güncelleme yapıp sözleşmenin bitiş tarihini 21 Mayıs 2021 olarak değiştirirken, futbolcu TFF’ye bir yazı göndererek bu tarihin düzeltilmesini talep etmiş. Oğulcan’ın avukatı TFF’ye gönderdiği bu ihtarnamede, “.... Sözleşme bitiş tarihinin 31 Mayıs 2020 (2019-20 sezonu sonu) olarak düzeltilmesini saygılarımızla vekaleten ihtar ederiz” demiş.
<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiI4YUZWRzBKcSIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>
TFF DÜZELTME YERİNE SÖZLEŞMEYİ FESHETMİŞ
Oğulcan Çağlayan, TFF’ye gönderdiği yazıda sadece opsiyon kısmının feshi, yani sözleşme bitiş tarihinin düzeltilmesini istemesine rağmen, TFF görevlileri bunu genel bir fesihname olarak görüp 26 Haziran’da mevcut mukaveleyi feshetmiş. Bu durum Oğulcan’ı o günden sonra forma giyemez hale getirince, genç oyuncu mecburen takımla yollarını erkenden ayırma zorunda kalmış. UÇK yargılamasında futbolcunun “Biz fesihname göndermedik. Sadece tarih düzeltilmesini istedik” görüşüne kurulun, mevzuatlardan bihaber “O zaman neden TFF’yi dava etmediniz?” yaklaşımı damga vurmuş. Çünkü bir futbolcunun dava açması lisansının iptaline sebep olmakta.
Türk futbolunun son dönemlerine damga vuran Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) yargı organlarına bir şok haber de Ankara’dan geldi... Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), Trabzonspor Kulübü’nün geçtiğimiz eylül ayında yaptığı başvuru üzerine TFF’den, yargı organları Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) ve Tahkim Kurulu’nun tarafsız ve bağımsızlığını sağlayacak gerekli düzenleme ve değişikliklerin yapılmasını istedi.
AİHM KARARINA ATIF
Kurum, 2 Eylül 2020’de Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu tarafından yapılan ‘Tahkim Kurulu kararının hukuğa aykırılığının tespiti talebi’ konusundaki başvurusunu 5 Ocak 2021’de karara bağladı ve TFF’ye 20 sayfalık gerekçesini gönderdi. Tebliğ edilen kararda; başvuruya esas olan ‘tarafsızlık ve bağımsızlık’ konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AiHM) tespit ve kararına yer veren KDK, gerekli değişikliğin yapılması konusunda TFF’ye bir ay süre tanıdı.
20 SAYFALIK KARAR
Gerekçesi 20 sayfada açıklanan kararın son bölümünde “Kurum, belirttiği bu gerekçelerle başvurunun kabulüne ve Türkiye Futbol Federasyonu’nun; TFF Statüsü, Disiplin Kurulu Talimatı ve Tahkim Kurulu Talimatı’nda tarafsız ve bağımsızlığı sağlayacak gerekli değişikliklerin yapılması; Tahkim Kurulu’nun kararlarını gerekçeli hazırlaması, bunların taraflara usulünce tebliğ edilmesi ve gerekçeli kararların internet sitesinde yayımlanması; İyi yönetim ilkelerinden ‘kanunlara uygunluk, şeffaflık, hesap verilebilirlik, nezaket ve kararların gerekçeli olması’na uygun davranması hususunda TFF’ye tavsiyede bulunulmasına, 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun 20’nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, TFF tarafından bu karar üzerine tesis edilecek işlemin 30 gün içinde kurumumuza bildirilmesinin zorunlu olduğuna, TBMM Kamu Denetçiliği Kurumu Baş Denetçisi tarafından karar verilmiştir” ifadelerine yer verildi.
AĞAOĞLU'NUN O SÖZLERİNE VERİLEN CEZA İLE SÜREÇ BAŞLADI
Süreç, Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu’nun TFF’nin sezon başında Süper Lig’deki takım sayısını 21’e çıkarması üzerine, “Kulüpler Birliği Vakfı’nın toplantısının üzerinden daha 24 saat geçmeden böyle bir karar alınıyorsa, demek ki bu karar çekmecedeydi. Bu net. O zaman küme düşme de olmadığına göre ligin üstü dizayn edildi. Ligin üstüne şekil vermek için biz maç oynadık. Ben bunu anlıyorum kimse kusura bakmasın” açıklamasına karşılık aldığı cezayla başladı. Ağaoğlu bu ifadelerine karşılık aldığı 45 günlük cezanın ‘insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönünden incelenmesi’ için 2 Eylül 2020 de KDK’ye müracaat etti. Kurum yaklaşık 4 aylık incelemesini 20 sayfalık gerekçeli kararla taraflara gönderirken, tavsiye kararında ilginç tespit ve ifadeler yer aldı.
AİHM DE GEREKLİ ADIMLARIN ATILMASI BEKLİYOR