Paylaş
Hani 3 gün gazete sayfalarında demeçlerini göremediğimizde, ilgili kulüp muhabirini arayarak “Hayırdır başkan, hasta mı oldu?” dedirtecek kadar medya müptelası olan o kulüp başkanlarına ait olan manşetler. 'Başkanlar' böyleyse, yöneticileri, taraftarları düşünün... Düşünün, ülke futbolu olarak dünyada eşi benzeri olmayan nasıl bir iklime sahip olduğumuzu... Sebep mi? O ülke futbolunun amir kurumu olan Türkiye Futbol Federasyonu’nun 'talimatlarının' ve kanunların gereğinin yapılamaması! Nasıl mı? Örneğin; “Beşiktaşımız'ın hakemler tarafından önünün kesilmeye çalışıldığını hissedersem emin olun taş üstünde taş bırakmam. Yer yerinden oynar” diyerek tehditlerde bulunan Başkan Ahmet Nur Çebi konusunda TFF’nin adeta üç maymunu oynaması gibi.
FUTBOL DEĞİL, BAŞKANLAR LİGİ
Sonra başka bir kulüp başkanı çıkar, “Bu 1 milyon nüfusla şehri hakemin başına yıkarım” diye tehdit de eder, hakemi soyunma odasına kilitleyip saatlerce mahsur da alır... Veya yine geçmişte olduğu gibi o başkanlar 'silaha sarılır' (sözde)!..
Arda’yı sevk ederken talimatla ilgili kılı kırk yaranlar, aynı talimatın aynı maddesinde 'hakaret' sözcüğünün hemen yanında yer alan o ‘tehdit’ sözcüğünün de ne anlama geldiğine, neleri içerdiğine TDK veya Google’dan bakmalıdırlar.
Çünkü bunların her konuşmaları 'tehdit'... Ya talimatın gereğini yapın ya da o talimattan 'kullanmadıklarınızı' (fazlalıkları) çıkarın! Çok federasyon gördük ama meydanı bu kadar boş bırakan bir federasyon görmedik maalesef... Futbol liginden çok başkanlar ligi mübarek...
BU TALİMAT REVİZE İSTİYOR
Öyle bir futbol iklimine sahibiz ki; 3-5-2’den 4-4-2’den çok TFF talimatlarını tartışıyoruz... Örneğin; Disiplin Talimatı’nın 38 ve 41. maddeleri o oyun versiyonlarından daha çok gündemimizde. Çünkü nereden bakarsan bir tuhaflık silsilesi önüne çıkıyor. Örneğin şu; 'UEFA Pro Lisanslı olmadığı için' maç sonu basın toplantılarına katılmaları yasak olan teknik adamlar meselesi... Düşünebiliyor musunuz, takımı hazırlayan, sahaya süren, kenarda yöneten, kısacası her şeyi yapması serbest olan teknik adamın sırf UEFA Pro lisansı olmadığı için basın toplantısına katılması yasak. Örneğin geçen sezondan önemli işlere imza atan Karagümrük Kulübü’nün teknik adamı Şenol Can hoca gibi... Keza Göztepe ve bugün Konya’da önemli işlere imza atan İlhan Palut ve diğerleri gibi... Her yerde onlar var, bir tek basın toplantı odasında olmaları yasak. Tuhaf değil, komik!
LİGDEN SONRA KUPADA DA 'İNDİRİM'!
Ülke futbolumuzun ekonomik durumu malum... Bir de buna pandeminin eklenmesi kulüplerinin gelirlerini önemli ölçüde eksiltti... Bunun en belirgin olanı, yayıncı kuruluş beIN Sports’un 2016 yılında imzaladığı 5 yıllık sözleşme şartlarında TL bazında neredeyse yüzde 40’lara varan bir kayıp olması. Ve buna en son Ziraat Türkiye Kupası gelirleri konusunda yaşanan kaybın eklenmesi. Bu konuda da ciddi bir düşüş yaşanmış. Mesela geçen sezon kupada şampiyon olan takım yaklaşık 5 milyon TL’nin üzerinde bir para alırken, sanırım yeni sistemde bu rakam 2.2 milyon TL’lere düşmüş. Ve bugün o kupa F.Bahçe, G.Saray, Trabzon’suz devam ediyor.
'UZMAN'MIŞLAR!
Türk sporunun önemli sıkıntılarından biri de spor medyası... Şöyle ki; bugüne dek mesela birçok defa tecrübe edilmesine rağmen hâlâ kim uzman, kim değil kestirebilmiş değiller. Özellikle şike süreci sonrası ortaya çıkan ve çıktıkları TV’lerde RJ’ye KJ’lerini “Uzman spor hukukçusu” diye yazdıranları hâlâ tartamamış olmasıdır. Bunun son örneği de yine bu uzman görünümlü hukukçu arkadaşların Oğulcan konusunda kanundan kararlardan talimatlardan bihaber, Oğulcan Çağlayan için iç hukuk yollarının tükendiğini söylemeleridir. Zaten tükenmediğini Oğulcan’ın Tahkim Kurulu kararını mahkemeye taşımasından anlıyoruz. İnsanlar 'uzman' olsalar da (!) hata yapabilir... Bir şeyi atlayabilir. Ama bunu düzeltmelidirler. Tıpkı bugün bizim TFF'nin Oğulcan’ın sözleşmesini fesihte bir hatasının olmadığını aktararak düzeltmemiz gibi.
THIAM'DA BONUS VAR MI?
Ligin ortası sayılır ama yaşananlara bakarsanız sonuna ramak kalmış gibi... Gerilim yüksek, millet birbirine girmiş, kılıçları kınından çıkarmış durumda. Her gün yeni bir iddia yeni bir tartışma. Mesela en son Kasımpaşa’nın Fenerbahçe’nin çıkışlarına destek olmasına, Galatasaray camiasından gelen “Thiam için vadedildiği söylenen şampiyonluk bonusu için mi tüm bunlar?” iddiası... İddia üzerine kulübün en yetkili ağızlarından biri olan sayın Fatih Saraç’a ulaştım, sordum. “Vallahi de yok billahi de böyle bir şey yok” dedi. Sanırım Kasımpaşa ile Galatasaray Diagne için şampiyonluk bonusu koyduğundan (Her ne kadar etik görünmese de) böyle bir varsayım da bulunulmuş olunabilir.
TÜRK TELEKOM STADI'NIN ÇATISI NE AŞAMADA?
Son G.Saray-Kasımpaşa maçı hafızalara kazınan fotoğraf penaltı öncesi Onyekuru’nun balçık tarlasına dönen zemin üzerinde elleriyle verdiği uğraş karesi oldu. Bunu görünce aklıma yıllar öncesinin bir numaralı tartışma konusu olan TT Stadı'nın çatısının kapatılma mevzusu geldi. Hatırladığım ve bildiğim kadarıyla, bu meblağ yapılan ödemelerden dolayı sözleşme üzerine G.Saray'ın kasasından çıkacaktı. Kulüp deyim yerindeyse bu konuda çamura yatıyordu. Unutulup gitti. Ankara’dan “Kulüp tazminat öder” tehditleri gelse de stadın üzeri değil, konunun üzeri kapatıldı. Belki de hafızalara kazınan Onyekuru’nun bu fotoğrafı konuyu yeniden gündeme getirir.
Paylaş