Yine Çamlıca Camisi üzerine

ÇAMLICA için düşünülen altı minareli, ilaveten bir saat kuleli kocaman betonarme cami binasının projesini çok beğenen saygın bir mimar çıktı mı, bilmiyorum.

Haberin Devamı

Zaten birinciliğe layık eser bulunamadı.

Saygın mimarlarımızdan Doğan Tekeli’nin şu sözlerini dün bir gazete okuduğumda bayağı sarsıldım:

“Mesleğine saygısı olan hiçbir mimar, 36 gün içinde böyle büyük bir proje yapmaya kalkmaz!”

Sosyolog Nazife Şişman’ın ‘Cami Tasavvurunda Cem Olmak, Nitelik mi, Nicelik mi?’ başlıklı yazısında okudum Tekeli’nin bu sözünü. (Star, Açık Görüş 25 Kasım)

Tekeli’nin sözü bütün problemi özetliyor.

Daha büyük!

BÖYLE bir proje için üç ay mehil verirseniz, 36 gün içinde proje yaparsanız, “Yaptım, oldu” olur ve ortaya sadece “taklit” ve “kibir” karışımı bir betonarme projesi çıkar!

‘Selatin’ (sultanlar) tarafından Sinan Ağa, Mehmet Ağa, Davut Ağa, Simeon Ağa gibi mimarlık tarihinin büyük isimlerine yaptırılmış camileri “taklit” etmek ve bir de saat kulesi ekleyerek daha büyüğünü yapmak “kibrini” içime sindiremiyorum.

Tarihi miras ve manevi değerler konusunda daha hassas olması gereken muhafazakâr iktidar ve muhafazakâr belediyeler bunu nasıl yapar?! Güzelim İstanbul’a ve artık benzeri kalmamış yeşil Çamlıca’ya nasıl olur da “ikinci” derecedeki bir projeyi layık görürler?!

Çamlıca’da yapılacak olan bina yol, köprü, baraj değil, İstanbul siluetinde selatin camilerinin yanına sokulacak bir cami inşaatı! “Selatin camileri”yle yarışmak nasıl duygudur böyle?

Niye bu acele? Niye uluslararası bir yarışma değil? Niye ikinciliğe razı oluş?

Haberin Devamı

Sinan nasıl yapmıştı?

MİMAR Sinan, Süleymaniye’nin tasarımını ne kadar zamanda yapmıştı? Kanuni’nin bu konuda emir vermesiyle ilk kazma vurulması arasında ne kadar zaman geçmişti? Elimdeki kaynaklarda bir bilgi bulamadım. Değerli tarihçi Prof. Feridun Emecen’e sordum, bu konuda tarihi bir kayıt bulunmadığını belirti, şunu söyledi:

- Kanuni, İran seferinden Aralık 1549’da dönmüştü. Süleymaniye’yi bu sırada Sinan’a söylediğini düşünürsek, caminin temel atma töreni 13 Haziran 1550’de yapıldığına göre altı ay gibi bir zaman var.

Sinan, Süleymaniye projesi üzerinde çalışırken, birçok camiyi ve Şehzade Camisi gibi bir harikayı yapmış, bu birikime sahip bir mimardı. Prof. Emecen de söyledi, Kanuni belki sefere çıkmadan önce camiyi Sinan’a söylemişti.

Tabii bugün bilgisayar var, ama sorun tasarımdır, birikimdir. Değerli sanat tarihçimiz Doğan Kuban, Sinan’ın uzun yıllar içinde tecrübelerle projeler geliştirdiğini belirtir, Sinan’ın birikimi için “Bir deneyler serisi olarak dünya mimarlığında başka örneği yoktur” diye yazar.

Sultanahmet’in mimarı Sedefkâr Mehmet Ağa da çok uzun yılların birikimiyle yapmıştı projesini.

Haberin Devamı

Niye kocaman?

DOĞAN Kuban, selatin camilerine göre hayli mütevazi olan ve yine Sinan tarafından yapılan Kadırga Sokullu Mehmet Paşa Camisi için şu nitelemeyi yapıyor:

“Küçük ve olağanüstü tasarımıyla Sokullu Mehmet Paşa külliyesi, Sinan’ın tasarımındaki en başarılı noktalarından birini oluştur
.” (Halil İnalcık ve Günsel Renda, Osmanlı Uygarlığı, cilt II, sf. 327)

Çamlıca gibi İstanbul’un tek yeşil tepesine niye böyle zarif, ruhaniyetli, “küçük ve olağanüstü bir tasarım” değil de İstanbul siluetinde selatin camileriyle yarışan kocaman, betonarme ve taklit bir tasarım?!

Bunun estetik bir cevabı yok!

Başsağlığı:
Türk dünyasının bilge ‘hoca’sı Prof Dr. Turan Yazgan’ı rahmetle anıyor ailesine ve Türk dünyasındaki bütün dostlarına başsağlığı diliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları