Paylaş
Son gelen haber, kongreyi durduran kararın Ankara 2. İcra Mahkemesi tarafından kaldırıldığı yolundaydı... Gemerek Asliye Mahkemesi yeni bir tedbir kararı vermişti... Falan...
Beni birinci derecede ilgilendiren husus, partilerin iç süreçleri değil, yargıya güvenin yerlerde sürünmesidir: Yargının kaçıncı çelişkili kararları! Daha hazin olanı Yargıtay’ın o anlaşılmaz kararsızlığıdır.
YARGITAY’IN İŞİ NE?
Yargıtay’ın “kararı geciktirme” tutumu öylesine siyasi yorumlara yol açtı ki ilgili Yargıtay dairesi 11 Mayıs’ta açıklama yapmak zorunda kaldı: “Dosyanın ön incelenmesi tamamlanmıştır. Davacı tarafın, dosyanın öne alınması talebi incelenmiştir...”
Eeee...
E’si şu, “Mayıs içinde müzakere edilerek gerekli karar verilecektir!”
Yani kongre tarihi geçtikten sonra!
Tarafsız ve bağımsız olması gereken yargının bir parti kongresini geciktirmek gibi bir işlevi olabilir mi?! Niye geciktirildiği konusunda tatminkâr bir açıklama yapılmazsa bu durum adalet tarihine ağır eleştirilerle geçecektir.
Yaygın görüş iktidarın bu yolda Yargıtay’a baskı yaptığıdır. Ben siyasi yorumları bir tarafa bırakarak başta hâkim ve savcılar olmak üzere hukukçulara ve herkese tarihten bir olayı hatırlatmak istiyorum.
GÜCE GÖRE ADALET!
Yıl 1954, benim partim Menderes’in Demokrat Partisi iktidarda... Emeklilik Kanunu’nda bir değişiklik yapıyor: 65 yaşında emekli olan hâkim ve savcılarla profesörler bundan sonra 60 yaşında emekli olacaklar, ancak Bakanlar Kurulu ihtiyaç gördüğü durumlarda kişiler için emeklilik süresini 65 yaşa kadar uzatabilecek.
Ne demek bu? Bizden olanların emekliliğini uzatırım, diğerlerini emekliye sevk ederim!
Milli irade değil mi? DP Seyhan milletvekili Sinan Tekelioğlu 21 Haziran 1954 günü Meclis’te konuşuyor:
“Mahkemeler TBMM’ye bağlı birer teşekkül haline getirilmelidir!”
Ne demek bu?
Tek Parti devrindeki İstiklal Mahkemeleri’ni geri getirmek demek!
Güç kimdeyse ona göre çalışacak yargı cihazları yani!
TARİHİN UYARISI
Demokrat Parti Trabzon milletvekili büyük tarihçi Prof. Osman Turan kendi partisinin bu tasarısına karşı çıktı. Avrupa’da bile insanlar 70 yaşında emekliye sevk edilirken, yetişmiş insan gücü çok yetersiz olan Türkiye gibi bir ülkede 60 yaşında emekliye sevk etmenin yanlış olduğunu hatırlattı.
Kimseye sözünü dinletemedi, o kanun çıktı.
Selçuklular çağının büyük tarihçisi merhum Osman Turan oy vermedi ama netice değişmedi. Anayasa hukukçusu Prof. Ali Fuat Başgil’in de Demokrat Parti iktidarına benzer uyarıları olmuş ama maalesef o da etkili olamamıştı. Bu konular benim “Türkiye’nin Hukuk Serüveni” kitabımda ayrıntılı olarak anlatılır.
YARGIDA ENDİŞE
Birkaç gün önce yazmıştım; Adalet Bakanlığı Yargıtay ve Danıştay’da kadroları sıfırlayıp HSYK’nın yeni atamalar yapmasını öngören bir kanun hazırlıyormuş.
Yargıtay ve Danıştay’da “Benim hakkımda ne işlem yaparlar?” endişesi var.
HSYK “mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı” ilkesine göre çalışan bir kurum olsaydı, mesele yoktu... HSYK’nın da “yürütmeyle uyumlu” davrandığı yolunda yaygın endişeler var.
Siyasetin artık yargıdan elini çekmesi gerekmiyor mu?
Hukuk diliyle soralım; “uzlaşmazlıkların giderilmesi” nasıl sağlanacak? İhilafların sürüp gitmesi toplumu ne hale getirir?
Ey yargı, çelişkili kararlarınla ve karar vermeyi geciktiren kararınla bir partinin kongre sürecini ne hale getirdin, görüyor musun?
Yargıtay zamanında bir karar verseydi bunlar olur muydu?
Yargıya güvenin sarsıldığı bir ülke nasıl huzurlu olur?
Paylaş