Paylaş
ABD gibi bir süper gücün başında olduğu için dünyayı etkiliyor.
Devirmediği çam kalmayacak galiba, son olarak da göçmenlere “hayvan” dedi!
Dış politikadaki dili de aynı, dünkü sözlerine bakın:
“Çin çok şımarık bir hale geldi. Avrupa Birliği çok şımarık bir hale geldi. Diğer ülkeler de çok şımarık hale geldi, çünkü ABD’den ne isteseler her zaman yüzde 100 elde ettiler. Bunun daha fazla gerçekleşmesine izin veremeyiz.”
SEVİYE SORUNU
Düzgün, olgun, içerikçe zengin bir konuşmasını bulmak çok zor, tabii yazılı metinler hariç.
Senato’da konuşurken ayağa kalkmayan senatörler için “Bunlar vatansever değil” diyen Trump’tır! (7.2.2018)
Hızını alamayıp “Obama nasıl bu kadar alçaldı!” diye tweet atan da Trump’tır. (4.3.2017)
İlla hakaret edecek... “Obama buna tenezzül etmemeliydi” gibi seviyeli bir üslubun adamı değil.
Eski FBI Direktörü James Comey yeni çıkan anılarında Trump’ı “etik değerlere ve doğrulara bağlı olmayan, kendisine koşulsuz sadakat isteyen bir mafya babası gibi” diye tanımladı.
Bütün bunların psikolojik bir sebebi var: Washington Post’ta Greg Sargent’in yazdığı gibi Trump’ın “narsist ve megaloman” kişiliği... Amerikan tarihinde hiçbir başkanın yapamadığı şaşırtıcı, büyük, harika işler yapmalı, tarihe “Amerika’yı yeniden büyük yapan” başkan olarak geçmeli!
TRUMP’IN KAPRİSLERİ
İşte delice Kudüs kararı; bu deliliği hiçbir ABD başkanı yapmadı. Trump yaptı, Ortadoğu’da bütün barış ümitlerini imha etti.
Çin’le Amerika arasında bir takım ticari sorunlar var; müzakerelerle çözülebilir. Ama Trump söz ve davranışlarıyla dünyaya “ticaret savaşı” korkusunu salıyor.
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’ın sözlerinde haklıdır:
“Çin’in yükselişi ve Rusya’nın izlediği saldırgan politikalara yeni bir fenomen daha eklendi, ABD yönetiminin kaprisleri. Trump’ın son kararlarına bakılırsa böyle dostlar oldukça düşmana ihtiyaç duymayız.”
Tusk, Avrupa’nın kendini toparlaması gerektiğini söylüyor.
KURUMSAL DEVLET
Trump ülkesinin itibarına ve diplomatik ilişkilerine zarar veriyor. Fakat dikkat ettiniz mi, “piyasa” denilen büyük faktör Trump’tan çok Amerikan Merkez Bankası’na (FED) bakıyor!
Çünkü Amerikan demokrasisi kurumlaşmıştır, kurumlarıyla oturmuş bir sistemdir.
Trump ne derse desin, para politikasına FED karar verir, FED bağımsızdır, siyasetçinin oy hesaplarına göre değil, ekonomik dinamiklere göre rasyonel hesaplarla karar verir.
Demokrasilerde oyların dalgalanmasına karşılık, ekonomik yönetimin rasyonel olmasını sağlayacak olan, bağımsız merkez bankalarıdır.
Üç yıl önce “Merkez Bankası’nın bağımsızlığı milyarlarca dolardan daha önemli bir iktisadi değerdir” diye yazmıştım. (27.2.2015)
DOLAR YÜKSELİYOR
Trump’ın deliliklerine rağmen doların kazanması, “kurumsal iktisat”ın değerini bir kere daha ispat etti.
Piyasa ekonomisinin ve özgürlük felsefesinin büyük isimlerinden Frederich von Hayek şöyle yazmıştı:
“Demokrasilerde seçilmiş iktidarları nasıl anayasa ve kanunlarla sınırlıyorsak, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ile de sınırlamak gerekir; siyasi sıkıntılardan, beklenti ve çalkantılardan etkilenmeksizin kararlar alabilmesi için!”
Aynı şekilde temel hak ve hürriyetlerin güvencesi de bağımsız yargıdır.
Trump yargı ile de kavgalı.
Özetle kurallara bağlı sağlam kurumların yani hukuk devletinin önemi.
Paylaş