Paylaş
Mesela, şu görüş yeterli bilgilere dayanıyor mu: “İslam’da bilimler 12. yüzyıldan sonra gerilemeye başladı. Peki ne oldu 12. yüzyılda? Gazali yaşadı... Öyleyse gerilemenin önemli sebeplerinden biri Gazali’dir...” Doğru bir akıl yürütme mi bu? Bir konuda hüküm vermek için “zaman” faktörü yeterli midir?
Şimdi başka bir konuda akıl yürütme yapalım: Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923’te imzalandı. İngiltere yaklaşık bir yıl Lozan’ı parlamentoda onaylamadı. Ancak 6 Mart 1924’te Avam Kamarası’nda onay sürecini başlattı... Ne olmuşu bu arada?... 3 Mart’ta hilafet kaldırılmıştı...
Öyleyse Lozan, hilafetin kaldırılması karşılığında onaylandı!
Bu akıl yürütmeye ne dersiniz?
Ben ikisine de yanlış diyorum. Çünkü zihnin dışındaki sebepleri araştırmak yerine, zihin içindeki bir hükme bağlayıveriyor; o meşhur “zamanlama manidar” klişesiyle!
LOZAN VE HİLAFET
Lozan’ın İngiliz parlamentosunda onayının gecikmesinin sebebi, hükümet krizleridir! Sevr Anlaşması’nın mimarı olan Türk düşmanı Lloyd George iktidardan düşmüş, yerine istikrarlı hükümetler kurulamamıştır. Yenilenen seçimler ve geçici koalisyonlarda Lord Curzon’un Dışişleri Bakanlığı devam etmiş, Curzon bunu Ankara hükümetine baskı için kullanmıştır.
Fakat ne zaman ki, Ortadoğu sorunlarından sıyrılıp harp sonrası bitkin İngiltere’nin sosyal sorunlarına eğilmek isteyen İşçi Partisi lideri Ramsey MacDonald 22 Şubat 1924’te iktidara geldi, iki hafta sonra Lozan’ı onay için parlamentoya sevk etti.
MacDonald Dışişleri Bakanlığı’nı da kendi üstüne almıştı.
Hilafetin 3 Mart’ta kaldırılması tamamen Türkiye’nin iç politikasındaki gelişmelerle ilgilidir. İngiliz parlamentosundaki onay süreciyle hiçbir ilgisi yoktur. Ayrıntıları için benim “Bilinmeyen Lozan” kitabıma bakılabilir.
ŞEHİR VE MEDENİYET
İslam medeniyetinin gerilemesi çok daha karmaşık bir süreçtir.
Basit bir örnekle düşünelim: “Bakkal hesabı” köy veya mahalle bakkalına yeterli olabilir fakat şirketlerin daha çok matematik ve işletmecilik bilgilerine sahip olması gerekir. Tarihte de bilim, ona ihtiyaç yaratan sosyal, ekonomik ve kültürel ortamlarda, şehir kültürlerinde gelişmiştir. Colin McEvedy, medeniyetin gelişmesini şehirlerle gösteren haritalar çizmiştir. McEvedy’in haritalarına girecek büyüklükteki şehir sayısı 1212 yılında İslam dünyasında 30, Avrupa’da 17’dir...
1485 haritasında şehirlerin sayısı İslam’da 21’e düşerken, Avrupa’da 41’e yükselmiştir! Burjuvazi hızla gelişmektedir, bilimde Doğu gerilemiş, Batı öne geçmiştir. Çünkü...
TARİHİN DEĞİŞEN YÖNÜ
13. yüzyılda Mogol istilası İslam’ın bütün şehir medeniyetini yıktı, Fernand Braudel’in nitelemesiyle “kasaba”ya dönüştürdü! Milyonlar öldürüldü, kütüphaneler yakıldı.
Haçlı seferleri de İslam’ı Akdeniz’den uzaklaştırıp karalara kapattı. Bu maddi çöküşe psikolojik travmalar da eklenince mistisizm ve dogmatizm ağır bastı, fıkıhta da “içtihat kapısı kapandı”!
Avrupa’da ise Akdeniz’deki Haçlı Seferleri, İtalya’da denizciliği ve sermaye birikimini geliştirerek Rönesans’ın zeminini hazırladı...
Bilim tarihçisi Colin A. Ronan’a göre, 1472-1500 arasında Avrupa’da “tüccarlar, idareciler ve astrologlar için” tam 214 matematik kitabı basıldı!...
Bilgiye ihtiyacın nasıl arttığını görüyor musunuz?
İşte bu sebepten engizisyon bile bilimi engelleyemedi. Bilimlerin bu seyri hakkında Braudel’in “Medeniyetler Tarihi”ni tavsiye ederim. Netice: Akıl yürütürken, kendimize, aklımızı hangi araştırmalarla yürütüyoruz diye sormak lazım.
OKURLARA BİR KAÇ NOT
Bazı okurlarımın mesajları üzerine birkaç not… Yükselme ve gelişme çağlarında İslam kütüphaneleri hakkında bir bilgimiz yoksa, bu, kütüphanelerin olmadığı anlamına mı gelir?! Onun için Roma kütüphanelerini hatırlatıp “Bir tek İslam şehri söyler misiniz İslamın altın yılları dediğiniz 7. yüzyıldan?” diye sormak yanlıştır, çünkü var mıydı, yşok muydu diye araştırmadan ortaya konulan bir önyargıyı yansıtıyor.
Tarihçi Braudel, İslam medeniyetinde ilk büyük kütüphaneyi Harun Reşid’in kurduğunu, II. Hakem’in kütüphanesinde 400.000 cilt kitap bulunduğunu, Fransa Kralı V. Charles’in kütüphanesindeki kitap sayısının 900’den ibaret olduğunu yazar.
Bilmediğimiz şey, yok demek değildir. Var mı, yok mu diye araştırmak gerekir.
Diğer bir sorun: Asırlar önceki Moğol istilası, Haçlı seferleri falan, bugüne bak… Bugün ayrı bir konudur. İslam dünyasında bilimlerin sebeplerini araştırmak ise başka bir konu... İslam dünyasında mistisizm ve dogmatizm Moğol istilasının ve Haçlı seferlerinin yıkıcı etkileriyle başladı, zamanla devlet politikalarına dönüştü, kökleşti... Hala etkileri sürüyor. Müslümanların İbn Heysem’i, Harizmi’yi, Ebul Vefa’yı, İbn Rüşd’ü hatırlamaları bugün ne kadar gerekliyse, bilim ve medeniyet tarihi okumak ve bu konuları hatırlatmak da o kadar gerekli.
Bu konuda son olark. Braudel’in yukarıda bahsettiğim “Medeniyetler Tarihi” İngilizcedir, A History of Civilizations, Penguin Books, 1993.
Son olarak: Hilafetin İngilizler açısından ne kadar önemli olduğu… Elbette çok önemliydi. Fakat bu Hilafetin İngilizler istediği için kaldırıldığını göstermez. Hele Lozan’ın onaylanması karşılığında hilafetin kaldırıldığını söylemek için ortaya belge koymak lazımdır; “Atatürk’ün İhtilal Hukuku” adlı kitabımı hazırlarken bu konuyu kararınca kararınca ben araştırdım, böyle bir belgeye rastlamadım. Böyle bir belge bulunursa çıkarsa, ancak o zaman doğru kabul edilebilir.
Paylaş