Paylaş
Fakat bir o kadar önemli sorun da paranoyak bir toplum olmamızdır.
Türkiye’de hangi ideolojik kesim vardır ki paranoyaları olmasın?
Özal’ın ölümü de adli bir araştırmanın ötesinde paranoyaya bulandı, dallandırıldı, budaklandırıldı, akıl almaz komplo teorilerine konu edildi.
Yok derin devlet öldürdü, yok Alman derin devleti veya İsrail falan öldürdü!
Öldürüldü diyenler ortaya ‘olay’a dair tek bir bilgi ve bulgu ortaya koymadan bu tür zihni kurgularla komplo teorileri inşa etmişlerdi. Şimdi bilimsel sonuç ortaya çıktı: Özal zehirle öldürülmedi!
Tabii Kalaşnikof’la da öldürülmemişti!
Kesin, Özal zehirlenmedi
Merhumun vücudunda bulunan toksik ve radyoaktif maddeler, o yaştaki her insanda bulunabilecek normal miktardadır.
O halde rapor niye “ölüm sebebi tespit edilememiştir?” diyor!
TV’leri izliyorum, aman Allah! Ne Adli Tıp Kurumu’nun itibarı, ne uzmanlık bilgisi, ne teknik bir raporu okuma dikkati! Veryansın edildi.
Ahmet Özal da yurtdışından dönünce “önemli açıklamalar” yapacakmış! Niye şimdiye kadar açıklamadın sevgili kardeşim?!
Zehir değilse ne?
Dün savcılık da açıkladı. Adli Tıp raporuna göre, özetle “Özal’ın vücudunda öldürücü zehir yok, radyoaktif kalıntı da yok... Ama ölüm sebebi tespit edilemedi”.
Son derece açık, net bir rapor!
Zehir kimyasal bir maddedir, uzun yıllar sonra bile tespit ediliyor. Radyoaktif kalıntılar da öyle. Özal’ın vücudunda bu tür bulgular öldürücü dozda değil... Özal böyle sebeplerden ölmedi, bu kesin...
Peki neden öldü? Bu belli değil, çünkü Özal’ın kalpten mi veya başka bir fizyolojik sebepten mi öldüğünü tespit etmek artık tıbben imkânsızdır. Raporda
belirtildiği gibi “ölü üzerinden derhal alınması gerekli kan, idrar ve doku örnekleri gibi materyaller” zamanında alınmamıştır. Bu materyaller zehir ve radyoaktivite gibi yıllarca varlığını koruyan şeyler değildir, toprağa karışıp yok olmuşlardır.
Zaten önemli olan Özal’ın zehirlenip zehirlenmediği sorunudur ve kesinleşmiştir ki Özal zehirlenmemiştir.
Kardiyolog gözüyle
Amerikan Hastanesi’nde Kardiyolog Doç. Dr. Kemal Şençoban’dan bir mail aldım, şöyle diyor:
“Özal zehirlendi, yoksa sapasağlam insan nasıl ölür, şeklindeki haberleri hayretle izliyorum. Bir kardiyolog olarak, saçma sapan konularda tartışmalara giren Türk Kardiyoloji Derneği’nin de sessiz kalmasını hayretle karşılıyorum.
Kardiyolog olmaya gerek yok, her doktor bilir ki koroner kalp hastalığı tanısı olan, by-pass olmuş bir hastada ani ölüm hastalığın en doğal sonlanma şekillerinden biridir. Bu yeni bir enfarktüse bağlı olabileceği gibi, enfarktüs olmaksızın ağır bir aritmiye de bağlı olabilir. Aritmik ölümü, bırakın şu kadar sene sonra, hemen yapılan otopsi ile bile tespit etmek mümkün değildir, çünkü kalpte tespit edilebilecek bir değişiklik olmaz.
Kendini efor bandında yürüyebilecek kadar iyi hisseden birinde zehirlenme ile ani ölüm ancak birkaç dakika önce verilen yüksek miktarda siyanür, arsenik gibi maddelerle mümkündür. Özal’da bu durum söz konusu bile değildir.
Koroner kalp hastalığı gibi en çok görülen ani ölüm sebeplerinden biri varken ortalığın böyle velveleye verilmesini hâlâ anlamış değilim.”
Evet bu kadar basit!
Artık bu paranoyak tartışmayı kapatalım. Adli sürecin sonunu bari bekleyelim.
Bu vesileyle Türkiye’ye büyük ufuklar açan, reformatör lider ve insan, ağabeyim Turgut Özal’ı özlemle ve rahmetle anıyorum.
Paylaş