Paylaş
Madalyonun bir tarafı şöyledir: Bölgede Kürt vatandaşlarımızın hendek ve barikatlara karşı olduğu açıkça bellidir. PKK’yı ve HDP’yi açıkça eleştiren sesler artık yükselmektedir. HDP’nin çağrıları havada kalmaktadır.
Fakat sosyolojik gerçeğin tamamı bundan ibaret değildir. PKK ve HDP’den soğuyanlar devlete ve AKP’ye mi yöneliyor?!
Esnaf PKK’ya kızıyor fakat gençler arasında niye hâlâ PKK’ya katılım devam ediyor?!
Hem seçim sonuçları hem Türkiye’nin sosyolojisi bakımından son derece önemli bir unsur olan “muhafazakâr Kürtler”in tavrı nedir?
‘MUHAFAZAKÂR KÜRTLER’
HDP Diyarbakır milletvekili Altan Tan, PKK geleneğinden değil, İslamcı gelenekten bir politikacıdır. Batılı demokrasiyi benimsemiştir. Merhum Aydın Menderes’le birlikte parti kurmuştu. Annesi Türk, babası Kürt kökenlidir. Belki bu özellikleri sebebiyle, değişik açılardan bakabilen, daima PKK terörüne karşı çıkan bir Kürt politikacıdır.
Gözlemlerini ciddiye almak gerekir.
Son olarak Haber Türk’teki açıklamasında, Kürtlerdeki genel duygu hakkında şunları söyledi:
“AKP’ye de kızıyor, PKK’ye de devlete de öfkeliler. Çözüm ve barış arıyorlar.”
Altan Tan muhafazakâr Kürtlere dayalı yeni bir partinin doğabileceğini söylüyor.
Etyen Mahçupyan da Karar gazetesinde AK Parti’nin bölgede sempati kaybettiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “mitingini vilayet önündeki dar alanda yapmak zorunda” kaldığını, örgüte genç katılımının ise “neredeyse aynı hızla devam ettiğini” yazdı.
DUYGUSAL KOPUŞ
Akademik bir gözlemi de buraya aktarmak istiyorum. Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Bölümü öğretim üyesi Dr. Mehmet Yanmış’ın çok önemli saha araştırmaları vardır. Dr. Yanmış, AK Parti ile dindarlığın özdeş sayılması yüzünden, AKP’ye kızan Kürtlerde “dini sembollerden ve ibadetlerden uzaklaşma”, hatta bir kısım gençlerde de “İslamofobi” duygularını gözlemlediğini belirtiyor.
Bu duyguların önemli bir sebebi de IŞİD barbarlığı...
Tan, Mahçupyan ve Dr. Yanmış’ın söyledikleri muhalefet önyargısıyla söylenmiş sözler değildir, ciddiye alınması gereken gözlemlerdir. Özeti “duygusal kopuşlar”dır.
Çok ayrıntılı tahliller gerektiren bu tabloda, muhafazakâr Kürtlerde bile duygusal kopuşun artıyor olmasıdır. Bu kitlenin AKP’den de soğuması iktidara muhalif olanlarda memnuniyet yaratabilir. Fakat bu kopuşun diğer bir anlamı muhafazakâr Kürtlerin bile siyasi sisteme yabancılaşmasıdır!
Hemen belirteyim, bir ilçe terörden temizlendikten sonra mehter marşı ve milli marşlar çalınması bu duygusal kopuşları körüklemekten başka bir etki yaratmaz.
TERÖRDEN İBARET DEĞİL
AKP’nin 14 yıllık iktidarında bu konudaki politikaları ve söylemleri, bazen HDP tabanından, bazen MHP tabanından oy alma hesaplarına göre değişti. Konjonktürel olarak oy getirdi fakat güven aşınmasını da yarattı.
Çatışmacı söylem ülkede genel bir gerginlik yarattığı gibi, yumuşak ve birleştirici söylemin sıcaklığına duyulan ihtiyaçlar siyaseten karşılıksız kaldı.
Netice olarak, Kürt meselesi terörden ibaret değildir. Terörle mücadeleyi “kıyamete kadar” (?) sürdürsek bile duygulardaki kopuşlar artarak devam ederse siyaseten daha büyük sıkıntılar ortaya çıkabilir.
Terörle mücadelenin yanında, sakin, bilgece, rafine, ince ayarlı, ülkenin bütününde tansiyonu düşüren, mutlaka demokratik değerlere saygılı yeni politikalar geliştirmek gerekiyor.
Paylaş