Kime yarar?

ÇINAR ilçesinde terör örgütü 1 ton bomba yüklü araçla emniyet binasına saldırdı, çevredeki evlerde hayatını kaybedenler arasında 4 yaşındaki İrem’le 2 yaşındaki Ecrin bebek de var!

Haberin Devamı

Küçücük tabutlarında, körpe bedenleri toprağa verildi.

 

PKK vahşeti bir kere daha “bebek katilliği” ile tescillendi.

 

HDP’liler nasıl suskun kalabiliyor?!

 

Peki, HDP’nin PKK ile ilişkisi öteden beri apaçık belli olduğu halde niye bu partinin kapatılması yanlış olur?

 

Çünkü kapatmak daha kötü siyasi süreçleri tetikleyebilir.

 

İşte, HDP eleştirilmeli fakat niye kapatılmamalıysa, malum bildiriyi yayınlayan akademisyenler de eleştirilmeli fakat gözaltına alınmaları, “kriminalize” edilmeleri aynı sebepten yanlıştır.

 

Haberin Devamı

İLACIN DOZU

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan YÖK’ü, rektörleri ve savcıları “göreve çağıran” ısrarlı konuşmalar yaptı.

 

Savcıların ifade almaları gibi normal işlemler bile, Cumhurbaşkanı’nın bu konuşmaları üzerine, emirle yapılmış izlenimini doğuracak, yarın uluslararası raporlarda karşımıza çıkabilecektir.

 

Bu kime yarayacak?

 

Başlatılan disiplin ve adli soruşturma işlemleri yargıdan, Yargıtay’dan, AYM ve nihayet AİHM’den döndüğünde böyle bir sonuç kime yarayacak?

 

Yıllardan beri “Amerika terörist devlettir” diye konuşan, yazan Chomsky’ye Amerika niye dokunmuyor?

 

Çünkü hem siyasi sağduyu hem evrensel hukuk en azgın terör örgütleriyle bile mücadele ederken “ölçülü” davranmayı, kılı kırk yapmayı gerekli görür.

 

Hastalığın ilacı “ölçüsüz” dozda verilirse zehir etkisi yapar da ondan.

 

Hatta öfkenin yayılması “kanlarıyla banyo yapmak” cinnetini bile tetikleyebilir de ondan!

 

Haberin Devamı

‘AYDINLAR’ KİM?

 

Avrupa, 19. yüzyıldaki nihilist terör salgınında ve 20. yüzyıldaki faşist ve komünist şiddet salgınlarında acı tecrübeler yaşayarak “ölçü” fikrine ulaştı.

 

21. yüzyılın evrensel hukuku sadece hukuk felsefesindeki gelişmelerle değil, bu acı tecrübelerle yoğruldu.

 

Merhum Ergun Göze’nin dilimize kazandırdığı “Aydınlar Yüzyılı” adlı kitabın yeni baskısı çıktı.

 

Radikalizm tutkusunun güçlü olduğu Fransa’da, Stalin’i alkışlayan aydınları anlatır!

 

Dreyfus davasındaki haksızlığa isyan eden Emile Zola’nın adalet tarihinde şerefle yer alan mücadelesini de anlatır.

 

Komünizme ve her türlü totalitarizme karşı liberal değerleri en güçlü akademik ve felsefi argümanlarla savunan sağcı Fransız aydını Raymond Aron’u da anlatır.

 

Haberin Devamı

Aydınlar ya da akademisyenler de ‘beşer’dirler.

 

İçlerinden faşistler, komünistler çıktığı gibi bilimin, felsefenin, sanatın yüz akı olanlar da çoktur.

 

‘Aydınlar’ diyerek toptan idealize etmek de mahkûm etmek de yanlıştır.

 

ELEŞTİRİ DİLİ

 

1100 imzalı bizde malum bildiriyi yayınlayan aydınları en kuvvetli şekilde eleştiren kalemlerden biri benim.

 

Geçen perşembe şöyle yazmıştım:

 

“‘Bildiri’ olarak kalacak bir hareket, öfkeli açıklamalar ve cezai işlemlerle adeta sansasyone edildi, adeta dünyanın dikkatine getirildi!
Batılı demokrasilerin böyle bildiriler kendi ülkelerinde yayınlandığında ‘ifade hürriyeti’ deyip geçmelerinin bir sebebi de büsbütün bilemekten sakınmalarıdır.”

 

Haberin Devamı

Başbakan Davutoğlu da bildiriyi imzalayanları eleştiriyor.

 

Bildirinin akademik ölçülerden ve maddi gerçeklerden uzak olduğunu, terörün vahşetini görmediklerini somut örneklerle anlatıyor.

 

Cezalandırma çağrısı yapmıyor.

 

Kendi kamuoyumuza da dünyaya da anlatmamız gereken, bildirinin gerçekleri çarpıtan bu özelliğidir.

 

Dilimiz ve davranışlarımız Türkiye’nin itibarını yükseltecek nitelikte olmalıdır.

 

Üniversiteden atma ve cezalandırma çağrıları ve gözaltı işlemleri ise Türkiye’yi haklı olduğu bir konuda “baskıcı ülke” suçlamasına maruz bırakacaktır.

 

Kime yarar bu?

Yazarın Tüm Yazıları