Paylaş
- Erkekler 2013 yılında 214 kadın ve 10 çocuğu öldürdü, 167 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti ya da tecavüz girişiminde bulundu.
- Her 10 kadından biri şiddet gördüğü için kolluk kuvvetlerine, mülki amirlere ve savcılara defalarca şikâyette bulunmasına ya da koruma tedbiri için karar çıkarmasına rağmen ağır yaralandı. Kadınlar en çok kocalarından şiddet gördü. Öldürülenlerin yüzde 15’i boşanma hakkını kullanmak istedikleri için öldürüldü.
- Tecavüzcülerin yüzde 52’si kadınların tanıdıkları erkeklerdi.
Yukarıdaki verileri Hacette Üniversitesi “Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Yüksek Lisans Programı”ndan Gizem Merve Beşli’nin “Bildirisi”nden aldım.
EĞİTİM VE EKONOMİ
Gelişmiş ülkelerde ve eğitimli nüfusta da “kadına yönelik şiddet” sorunu vardır fakat dozu bizdeki kadar değildir. En azından eğitimli ve meslek sahibi kadın şiddet gördüğü zaman hakkını savunabiliyor.
Düşük eğitimli ve özel geliri olmayan kadın ise çaresiz boyun eğiyor.
Eğitim ve ekonominin kadına yönelik şiddeti azaltan önemli bir faktör olduğu kesindir.
Hacette Üniversitesi’nin “Kadına Yönelik Şiddet” araştırmasına göre:
- Hayatın herhangi bir döneminde fiziksel şiddete maruz kalan kadınların oranı, düşük eğitimli kesimlerde yüzde 52’dir. Lise ve üstü eğitimli kesimlerde bu oran yüzde 25’e inmektedir.
- Düşük gelirli kesimlerde şiddet oranı yüzde 47, yüksek gelirli kesimlerde yüzde 27’dir. Gelişmiş Marmara Bölgesi’nde yüzde 25’e düşen kadına yönelik şiddet, Orta Anadolu ve Doğu’da yüzde 48-53 arasındadır. Şiddet türleri arasında “cinsel şiddet” oranı da artmaktadır.
ERKEK EGEMEN ÇAĞLAR
Gelişmiş ülkelerde ve iyi eğitimli kesimlerde de kadına şiddet probleminin bulunması insanoğlunun güç duygusuna bağlı “hayvani” bilinçaltıyla izah edilebilir. Amerika’da her yıl 1.9 miyon kadın fiziki şiddete maruz kalıyor.
Fakat düşük eğitimli ve az gelirli kesimlerde şiddet oranının daha yüksek olması eğitimin, kültürün, ekonominin büyük rolünü göstermektedir.
Tarihin çarkının kol gücüyle döndüğü uzun asırlarda kökleşen “erkek egemen kültür” diplomayla kolayca “eşitlikçi” kültüre yerini bırakmıyor. Eğitimde verilen “değerler”in eşitlikçi, insaniyetçi ve demokratik olup olmaması, öğretilen maddi bilgilerden daha önemlidir. Bu noktada üzerinde durulması gereken konu “toplumsal değerler”dir.
‘KADIN’ KAVRAMI
Şiddeti güç gösterisi sanan kol kuvveti kültürünün yanlışlığı topluma uygun dille anlatılmalıdır. Bu noktada kadın kuruluşlarının faaliyetleri son derece önemlidir. Evinde ezilen çaresiz kadın, ekranlarda kendisinin haklarını ve onurunu savunan hemcinslerini gördüğünde kendi halinin kader olmadığını fark edecektir: Birçok araştırma, annelerin kendilerinin ulaşamadığı toplumsal statüyü kızlarında görmeyi çok arzuladıklarını ortaya koyuyor. Bunun nasıl değerli bir toplumsal enerji olduğu açıktır.
Bu konuları politize etmekten ve farklı hayat tarzlarını suçlamaktan da dikkatle sakınmak gerekir. Bu vahim sorunun üstesinden gelmek için inancı, partisi, hayat tarzı ne olursa olsun, yükseltilmesi gereken kavram “kadın”dır.
Başı açık ve türbanlı kadınların aynı platformlarda beraberce cinsiyet eşitliğini ve kadın haklarını savunmaları, değerler kargaşası yaşanan anomik toplumda her kesimden kadınlara verilen çok değerli mesajlardır. Evet, umudumuz kadın hareketinin gelişmesidir.
Paylaş