İslam Üniversitesi

DİYANET İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez’in, dünyadaki çeşitli İslam eğitim kurumlarını sayarak, “Buradan çıkan âlimler, sorun çözmek yerine pek çok yerde sorun oluyorlar” diye açıklama yapması son derece önemlidir.

Haberin Devamı

Prof. Görmez, çok doğru bir teşhisle, İslam dünyasında “çöküşün başladığını” söylüyor. Gerçekten, İslam adına rejim kurup, hareket edip yüz ağartan tek örnek var mı?! Aksine, IŞİD’ler, Boko Haram’lar, El Şebab’lar, Taliban’lar, Nusra’lar nedir ve 21. yüzyılda neden İslam dünyasında oluyor bunlar?
Prof. Görmez’in teşhisi şöyle:
“Müslümanların en büyük sorunu, dinle hayat arasında, akılla vahiy arasında doğru ilişki kuramamak...”
Gerçekten temel mesele bu... Hayatın ve aklın kanunlarıyla vahyin ve dinin amaçları arasındaki ilişkinin doğru veya yanlış kurulması!


VAHİY VE AKIL

Bin dört yüz yıllık İslam tarihinde yer alan pırıl pırıl aydınlık ve geceler kadar karanlık tecrübelerin özeti budur: “Dinle hayat arasında, akılla vahiy arasında ilişki”yi doğru veya yanlış kurmak!
Hz. Ali gibi bir “ilim beldesinin kapısı”nı “tekfir” ederek yani kâfir ilan ederek kılıçla şehit eden azgın Haricilerin alınları namaz kılmaktan yara olmuştu! Bu Hariciler “dinle hayat arasında, vahiyle akıl arasında” nasıl bir ilişki kurarak Hz. Ali’yi katletmişti?!
Ve çağımızda bu Haricilerle IŞİD’ler, Taliban’lar, Boko Haram’lar arasındaki benzerlik!
Beri tarafta, Mevlana’nın, Yunus’un, Hacı Bektaş Veli’nin “dinle hayat arasında, vahiyle akıl arasında” kurdukları aydınlık ilişki... Mesele ne kadar hayati derecede önemli, görüyor musunuz?

Haberin Devamı


İKİSİ DE MÜMKÜN


Eğitim ikisini de verebilir; eğitimle hür düşünceyi de taassubu da geliştirmek mümkündür.
Tarihte İslam medeniyeti dediğimiz aydınlık asırlar “içtihat”larla, hür düşünceyle gerçekleşmişti...
Fakat “İçtihat kapısını kapatan” ve “tekfir” kapısını sonuna kadar açan karanlık bir eğitim de tarihte yaşanmış ve çöküş böyle başlamıştı... Bugün IŞİD’ler böyle yerlerden yetişiyor.
Muhterem Mehmet Görmez Hocamız, El Ezher’den, Suud’daki Medine Şeriat Üniversitesi’nden ve benzerlerinden bahisle, “Hangi şeriat fakültesinde nasıl bir eğitimden geçtiklerini İslam dünyası konuşmalı” diyor ve “Buralardan çıkan âlimler sorun çözmek yerine pek çok yerde sorun oluyorlar” diye uyarıyor. Yerden göğe haklı.

Haberin Devamı


YENİDEN DÜŞÜNMEK


Türkiye’de yüksek din eğitimi, ilahiyat fakülteleri çok daya iyidir, fakat sorunsuz ve yeterli değildir.
Daha büyük problem, kitle düzeyinde Arapçadan yapılan tercümelerin, Osmanlı tecrübesinden habersiz siyasal İslamcılar yetişmesine sebep olmasıdır.
Tanzimat devrindeki hukuki reformların mimarı büyük âlim Cevdet Paşa’yı bilmeyen, ama “Kadınlar memur olamaz” diyen Mevdudi’yi “büyük İslam âlimi” sayanlar vardır ülkemizde!
Diyanet, siyasetten özenle uzak durarak, Pakistanlı şair ve düşünür İkbal’in deyimiyle “İslam’da Dini Düşüncenin Yeniden Teşekkülü” yönünde çok şey yapabilir. Prof. Görmez’in YÖK’le görüşerek bu yönde bir İslam Üniversitesi kurulması girişimini çok isabetli buluyorum.
Ülkemizde “dinle hayat arasında, vahiyle akıl arasında” ilişkiyi Müslümanlara yeni ufuklar açacak şekilde kuran değerli âlimler ve eserleri vardır. Bunlardan bazılarının adlarını ve eserlerini zaman zaman burada yazdım.
Prof. Mehmet Görmez’in, bu yakınlarda okuduğum “Sünnet ve Hadisin Anlaşılması ve Yorumlanmasında Metodoloji Sorunu” adlı kitabını, ilgi duyan herkese önemle tavsiye ederim. Vahyin ve aklın ayrı yerlerini anlatıyor.(Otto Yayınları)
Evet, dinde, ilimde, hayatta bütün mesele bu, “metodoloji sorunu”!

Yazarın Tüm Yazıları